Çin, Kutup İpek Yolu'nu mu bekliyor?
Çin Arktik’e olan ilgisini bu yıl ilk defa resmi bir belgeyle dile getirdi. Çin’in hedefi Arktik’te kıyıdaşlardan arta kalan alanlarda ekonomik ve siyasal getirisi yüksek projeler yürütmek. Ayrıca mümkünse buzul erimesiyle ortaya çıkan Kuzey Hattı’nı kendi gönlünce geliştirmek, hiç olmadı Rusya’yla beraber. Bunun yanında kıyıdaş ülkelerle de işbirliği projeleri Pekin’in masasında.
Beş kıyıdaşın kendi arasındaki gerilimleri, zengin enerji yatakları, balıkçılık sektörü, silahlanma ve bölgenin hassas dengesi... Evet Arktik’ten bahsediyoruz. Geçtiğimiz yaz beş yazı üzerinden kıyıdaşlar arasındaki gerilim çerçevesinde bölgeyi ele almıştık.
Arktik’i yeniden küresel gündemin üst sıralarına taşıyan, Kuşak ve Yol Projesi'yle dünyayı kendi ekonomik ve politik öncelikleri uyarınca çevrelemeye çalışan Çin’in bölgeye ilgisi. 26 Ocak’ta Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Kong Xuanyou Pekin’de bir basın toplantısıyla Arktik Politikası 'Beyaz Kitap'ını (white paper) kamuoyuyla paylaştı.
Pekin Arktik’te ne arıyor? Egemenlik ve toprak talebi var mı? Kuşak ve Yol Projesi'nin bir benzerini Arktik’te görmek mümkün mü? Çin ile yakın ilişkileri olan Rusya ve diğer kıyıdaşlar Çin’in bu hamlesini nasıl yorumluyor? Bu hafta değinilen soruların yol göstericiliğinde Çin’in yayınladığı belge üzerinden Çin’in Arktik projeksiyonuna mercek tutacağız.
TEK BİR BUZUL PARÇASI DAHİ ALAMAZSIN: TOPRAK VE EGEMENLİK STATÜSÜ
Arktik bölgesi beş kıyıdaştan oluşuyor, bu devletlerin doğrudan Arktik’te kıyısı olduğu için onların hakları daha geniş: Rusya, Norveç, Kanada, ABD, Danimarka. Arktik’e doğrudan kıyısı olmadığı için İzlanda, Finlandiya ve İsveç Arktik Konseyi’ne üye olmakla beraber kıyıdaş sayılmıyor, sadece konsey kararlarına etkili edebiliyorlar.
Kıyıdaşlar, aralarında sınır sorunu yaşasalar da yanlarına altıncı bir ülkenin gelmemesi durumunda tek vücut hareket edebiliyor. Nitekim Çinli uzmanlar konunun hassasiyetine vakıf olduklarını gösterircesine, “Arktik’te kıyımız yok, dolayısıyla herhangi bir toprak veya deniz alanı egemenlik talebimiz de” diyerek ilk adımda bölgede şimşekleri üzerine çekmek istemediklerini ortaya koyuyorlar. Doğrusu, kışkırtıcı bir açıklama bir millik alan için BM yollarını arşınlayıp donanmalarıyla gövde gösterisi yapan devletlerin hassasiyetlerini kaşımak olurdu. O zaman Çin bölgeye nasıl dahil olacak?
Sanılanın aksine Çin’in bölgeye ilgisi yeni değil. 2005’ten bu yana kıyı ülkeleriyle bilimsel projelere, keşif ve araştırmalara katılıyor. 2013’ten beri de Arktik Konseyi’nde gözlemci üye. Beyaz Kitap, Çin’in Arktik’e dahlini uluslararası hukuk kaideleri ve antlaşmalarını referans alarak yanıt veriyor. Arktik dışında kalan devletlerin bilimsel araştırma, seyr-ü sefer, uçuş, balıkçılık, deniz altından boru ve kablo hatları geçirme hakkı olduğunu ifade ediyor. Kıyıdaşların alanlarının dışında kalan bölgelerde enerji kaynağı arama ve çıkarma hakkının olduğunu BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve Spitsbergen Antlaşması’na dayandırıyor.
Çin, bölgeyle ile ilgilenen sıradan bir ülke olmadığını gösterircesine kendisini Arktik'te “yakın devlet” olarak tanımlıyor. Bu tanımlamayı, bölgedeki herhangi bir iklim, çevresel ve kaynak değişiminin kendisinin tarım, çevre, iklim, gemi taşımacılığı ve ticaretini doğrudan etkilemesiyle temellendiriyor. Dolayısıyla da bölgenin şekillenmekte olan yönetişimine katkı sunmak istiyor.
KUŞAK VE YOLUN YENİ GÜZERGAHI: KUTUP İPEK YOLU
2013’te Pekin’in ilan ettiği Yol ve Kuşak Projesi, deniz ticareti haritasının güncellenmesi ve 68 ülkeyi içeren proje ve işbirliği çerçevesine sahip. Proje; Afrika, Asya ve Avrupa arasında var olan bağların 21’inci yüzyıl dinamikleri uyarınca, barış ve işbirliği içerisinde yeniden güçlendirilmesini temel alıyor. 2013’teki vizyona güncel gelişmeler ışığında yeni bölgeler ekleniyor. Arktik İpek Yolu büyük projenin ayaklarından birisi. Fakat henüz yüksek perdeden ve ayakları yere basan bir yol haritasına sahip değil. Kutup İpek Yolu (the Polar Silk Road), temelde buzulların erimesiyle açığa çıkan Kuzey Hattı’nın Çin tarafından kendi öncelikleri uyarınca yeninden ele alınmasına dayanıyor. Pekin’in bu adımının açık nedeni, ihracat devinin kıtalararası özellikle Avrupa’ya mal taşırken sürenin uzunluğu ve maliyetini azaltma çabası.
Kuzey Hattı devreye girdiğinde Hamburg ile Şanghay arası Süveyş Kanalı alternatifine göre altı bin kilometre, başka bir anlatımla 20 gün kısalacak. Hattan en fazla faydalanacak ülke Çin’in alelacele kıyıdaşları es geçip “ben inisiyatif alırım maksat dünya kazansın” söylemi de buna dayanıyor.
BUZUL DİYARINDA MOSKOVA-PEKİN ORTAKLIĞI
Pekin’in Kuzey Kutbu’na dönük gelecek vizyonuna kıyıdaşlar bölgenin dengelerini gözeterek temkinli yaklaşıyor. Özellikle Çin’in bir süre sonra donanmasıyla buraya çıkma ihtimali bu temkinliliğin tedirginliğe dönmesine neden oluyor. Ancak Rusya, diğer kıyıdaşlardan farklı bir konumda bulunuyor, en azından kendi egemenlik sahası için. Batı yaptırımlarının teknolojik transferi yasaklaması Moskova’nın Karadeniz'i başta olmak üzere bölgedeki projelerinde ciddi aksamalara neden oldu. Rusya’nın Arktik’te hatırı sayılır oranda enerji rezervi olduğu biliniyor, teknolojik imkanlarının rezervleri sürdürülebilir biçimde çıkarmaya yetmediği de. İşte bu koşullar Rusya’nın Çin başta olmak üzere alternatif teknoloji devleriyle işbirliğine yönelmesine neden oluyor.
Çin’in Arktik’teki Rus enerji projelerine “daha fazla” katkı vermesini 14 Aralık 20017’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de yıllık basın toplantısında dile getirdi. Daha fazla, zira Çin halihazırda Rusya’nın en önemli doğal gaz şirketlerinden Novatek ile Arktik Dairesi’nin üzerindeki Yamal’da LNG projesi yürütüyor. Üstelik Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin (China National Oil Cor.) yüzde 20’lik hissesinin yanında Yol ve Kuşak Fonu yüzde 10 hisseye sahip. Bu önemli bir ayrıntı. Zira Çin’in şirketlerinden bağımsız fonun doğrudan enerji projelerine katılımı, kendisini enerji sektöründe finansal bir aktör haline getiriyor.
Yamal’daki üretim bu yıl 5.5 milyon tonla sınırlı kaldı, ancak yıllık kapasitesinin 16.5 milyon ton olması hedefleniyor. Novatek’in yanında iki Rus devi Rosneft ve Gazprom da Arktik’te projelere sahip. LNG’ye ağırlık vermek isteyen Rusya bu projelere Çin ve Suudi Arabistan’ın katılmasını istiyor. Çin Rusya’yla enerji ortaklığını artırırsa Rusya’nın Asya-Pasifik pazarında Katar ve Avusturalya’yla rekabette eli güçlenecek. Çin de belgede geçtiği üzere, Kuşak ve Yolun sloganı “kazan kazanla (win-win)” hem LNG üretiminde yer alarak üretim aşamasında elini güçlendirecek hem de tüketici olarak daha fazla ülkenin rekabet ettiği LNG pazarında ucuza gaz temin edebilecek. Ayrıca Kuzey Hattı’nda Rusya’nın yanında yer alma imkanı da çabası.
Sonuç olarak Çin Arktik’e olan ilgisini bu yıl ilk defa resmi bir belgeyle dile getirdi. Çin’in hedefi Arktik’te kıyıdaşlardan arta kalan alanlarda ekonomik ve siyasal getirisi yüksek projeler yürütmek. Ayrıca mümkünse buzul erimesiyle ortaya çıkan Kuzey Hattı’nı kendi gönlünce geliştirmek, hiç olmadı Rusya’yla beraber. Bunun yanında kıyıdaş ülkelerle de işbirliği projeleri Pekin’in masasında. Bu anlamda pek çok platformda ortaklık kurduğu Rusya en cazip alternatif, özellikle Moskova’nın yaptırım kıskacı nedeniyle bir damla teknoloji için ortak aradığı dikkate alındığında. Norveç, Kanada ve ABD halihazırda Çin’in teknolojisinin çok ilerisindeler, dolayısıyla Rusya kadar Çin’e ihtiyaçları yok. Hatta Çin’in Arktik’te yönelmesine de çok sıcak bakmıyorlar, ancak Çin hukuki olarak “kıyınızın olması, kutup bölgesinin tapusunu size vermez” argümanına yaslandığı için şimdilik temkinli bir sessizlik mevcut. Çin ve Rusya’nın kendi aralarındaki gerilimleri saklı kalmak koşuluyla bu ortaklık zemininden güçlenerek çıkmaları muhtemel. Bununla beraber akıllardaki esas soru: Arktik’in kırılgan çevresel dinamikleri bu güç yarışını ne kadar kaldırır?
Mühdan Sağlam Kimdir?
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.
Cumhuriyet'in 101. yılı: Demokrasi, laiklik, anayasa, eşit yurttaşlık 29 Ekim 2024
Etiyopya’nın darboğazına BRICS bir çare olacak mı? 25 Ekim 2024
'Çözüm Süreci'nde muhatap Erdoğan değil Bahçeli gibi görünüyor' 21 Ekim 2024
Cehenneminizi nasıl alırdınız? Nükleer seçeneklerimiz mevcuttur 16 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI