Seks robotlarını dert etmeyen kalmadı Türkiye hariç
Gelen haberlere bakılırsa dünyada seks robotlarını dert etmeyen kalmamış. Herkesler bir şey söylemiş bu konuda. Tabii ki çoğu, insanlık bitecek, insanlar yalnızlaşacak, toplum dağılacak, durdurun bunları falan diyor. Hepsi İngilizce. Türkçede ise pek az şey var. Türkçe haberlerin hepsi çıktı, çıkıyor, geldi geliyor demekten öte geçmiyor. “Bunun nedeni memlekette seks robotlarının pek kimsenin ilgisini çekmiyor olması mı?”
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümüne başlayana dek bilgisayar görmemiştim. Hazırlık okurken bilgi işlem merkezine gidip o zamanlar merkezde kurulu olan ve camdan yapılmış bir odanın içinde çalışan Burroughs sisteme uzaktan bakmış, birkaç ay sonra da bilgi işlem merkezine yeni terminaller geldiğini duymuş ama anlamını pek kavrayamamıştım. O günlerden bu günlere her şey çok hızlı değişti. Hiç bilgisayar görmemiş bir çocuk olarak başladığım üniversiteden daha sonra “Bilgisayar Mühendisi” ünvanlı bir yetişkin olarak mezun oldum, mezun olmadan önce bölüme gelen kişisel bilgisayarları kullanabildim, mezun olur olmaz eve bir tane kişisel bilgisayar aldım. Bilgisayar mühendisi olarak çalıştığım ikinci ve son işim (Üniversiteyi bitirmemle EMO’da çalışmaya başlamam arasındaki 4 yıl içinde 2 iş değiştirdim), Hacettepe Üniversitesi’nde sürmekte olan bir DPT projesinde asistanlıktı. Proje prenatal tanı üzerineydi. Yani anne karnındaki bebeklere doğmadan önce tanı koyabilmeyi amaçlıyordu. Yapay zekâ uygulamalarıyla ve aynı zamanda da benim için hep çok değerli olmuş ve olacak insanlarla bu projede tanıştım. Sonrasında da kendime sosyal bilimler alanında başka bir yol çizdim. Tabii ki bilgisayar mühendisliği okurken biriktirdiklerimi ve Hacettepe’deki projede birlikte çalıştığım insanlardan öğrendiklerimi de sosyal bilimler alanına katmaya çalışarak...
Gazete Duvar yazılarımda da toplumsal değişimin iletişim teknolojileri ile ilgili boyutu yanında, diğer bir boyutu olan robotlar, algoritmalar ve yapay zekâ üzerinde duruyorum. İşte her iki, üç haftada bir robotlardan bahsettiğim için olsa gerek, Gazete Duvar’daki sevgili editörüm bana “şu seks robotları meselesini de bir ele alsanız” dediğinde robotlar ve yapay zekaya dair okurken karşıma çıkan internet kaynaklarının büyük bir kısmının tam da bu konuda olduğunu fark ettim. Önce bu konuyu yazmayı pek düşünmesem de, ilk karşıma çıkan haberleri özetlemeye çalışırken işte bu açıklamanın devamındaki “sevgili editörüme mektup” ortaya çıktı.
Sevgili editörüm,
Hani şu dediğin konuda bir guugiling yaptım. Açıkçası şaşkınlığa uğradım. Biliyorum aslında şaşırmamam gerekir. Ama efendim neler neler... Seks robotlarının çalıştığı genelevlerin Avrupa’nın pek nezih başkentlerinde açılmış olmasını mı ararsın, yüzde 50’nin seks robotu ile ilişkinin aldatma olduğunu düşündüğünü keşfeden kamuoyu yoklamalarını mı… Yorum yazıları dersen dünya kadar. Hatta seks robotlarına karşı bir uluslararası kampanya bile başlamış durumda. Çeşit çeşit seks robotu haberi, yorumu, yazısı. Tabii hepsi İngilizce. Türkçede ise pek az şey var. Türkçe haberlerin hepsi çıktı, çıkıyor, geldi geliyor demekten öte geçmiyor. “Bunun nedeni memlekette seks robotlarının pek kimsenin ilgisini çekmiyor olması mı?” (ki buna ihtimal veremiyorum), yoksa “başkaca bir şey mi?” bilinmez. Ama bu ne ilgisizliktir, bu ne lakaytlıktır, bu ne aymazlıktır dedim ve kendimi öncelikle bu haberleri seninle paylaşmak durumunda hissettim.
Bu hisle de bir Gugıl alört ayarladım. İşte böylece 15 gündür posta kutuma günde 8-10 İngilizce haber ve yorum düşmeye başladı. Şimdi bunca haber birikmişken ilk karşıma çıkan haberleri sana özetleyivereyim istedim.
Gelen haberlere bakılırsa dünyada seks robotlarını dert etmeyen kalmamış. Herkesler bir şey söylemiş bu konuda. Tabii ki çoğu, insanlık bitecek, insanlar yalnızlaşacak, toplum dağılacak, durdurun bunları falan diyor. Genellikle söylenenler de birbirine benziyor. Onları sana sonra anlatırım. Ama Gugıl alörtten önüme düşen haberlerden birisi farklı. Konu hakkında Satan kilisesinin bir açıklaması… Satan kilisesi 14 Ocak’ta (tarihin özel bir önemi olup olmadığını bilemiyorum) artifişıli intelicınt seks robotlarının toplumu kurtaracağını açıklamış. 15 Ocak’ta bir sürü internet gazetesi, hem Satan kilisesi, hem seks robotu anahtar kelimelerini aynı haberde geçirdiklerinde, Gugıl’da ilk sıralarda çıkabilecek olmanın dayanılmaz hafifliği ile bunu haber yapmış. İşte bu seks robotlarının dünyayı nasıl kurtaracağına gelmeden önce, merak ettim kimdir bu Satan kilisesi diye. Tamam, Türkçeye çevirince yeterince anlaşılıyor. Şeytan kilisesi de, “tek bir kilise mi var?” yoksa “onların da kendi aralarında farklılıkları, buna bağlı farklı kiliseleri falan var mı?” merak ettiğim o.
Hemen baktım. İyi ki de bakmışım. Çünkü adları Satan kilisesi olmasına rağmen, bu kilisenin üyeleri kendilerini “skeptik ateist” diye tanımlıyormuş. Şeytan dâhil hiçbir uhrevi varlığa da tapmıyorlarmış. Tabii bu bilgiyi yasaklı vikipedyanın başına 0 koyup hemen öğrenince “Yok ya şeytana tapmıyorlarmış” deyip konunun bu yanına ilgimi tamamen yitirdim.
Tekrar seks robotlarına döndüm ve Satan kilisesinin bu açıklamayı neden yaptığını keşfettim. Meğer bu kilisenin kurucusu ve ilk başrahibi olan Anton Lavey taa 20 yıl önce seks robotlarının yapılacağını tahmin etmiş. Yani koskoca Satan kilisesinin seks robotları hakkında açıklama yapması böyle bir fikr-i takipten kaynaklanıyormuş. Bu süper öngörülü ilk başrahip 1997’de ölmüş. 2001’de başrahip olan (burada elbet bir kilisenin dört yıl başrahipsiz kalmasının garipliğine dikkat çekmek için o tarihleri iş güç edinip yazdım) Peter Gilmore ise işte 14 Ocak tarihinde “Anton Lavey, insanların seksüel ya da diğer dürtülerini, diğer insanların katılımına gerek duymaksızın fantezilerini tatmin eden bir araçla tatbik etmelerinin bir yolu olarak yapay insan refakatçileri teşvik etti” demiş. Bana “insan karanlık bir varlık, hele işin içine seksüel fanteziler girince ne halt edeceği belli değil. Herkes fantezilerini robotlar ile tatbik ederse, başka insanların zarar görme olasılığı ortadan kalkar” demiş gibi geldi.
Bu insanlığı kurtaracak olan zeka küpü robotları daha yakından tanımak için 15 Ocak Gugıl alörtüne devam ettim. Sonraki iki haber erkek seks robotu ve transcendır seks robotu hakkındaydı. “Erkek seks robotu ne zaman kullanıma sunulacak? Erkek seks robotuna hazır mıyız?” başlıklı haber İngilizlerin bulvar gazetelerinden birisi olan Daily Stars’ın web sayfasından geldi. Haberin ilk cümlesi “zaten seks robotlarımız vardı – ve hiper-gerçek sayborg kızlar Roxxxy, Samantha ve Harmony ile buradan tanışabilirsiniz” diyordu. Aklımdan “ama bu robotların kadın olanı varsa, niye erkek seks robotuna hazır olup olmadığımız soruluyor” diye geçirdim elbet. Ama bu soruyu her zaman olduğu gibi ataerki işte diye yanıtladım ve üzerinde durmamaya karar verdim. Bir de bu ilk cümlede “Roxxxy, Samantha ve Harmony”den, şu word’ün Türkçesinin köprü dediği bir link ile başka bir habere atlanıyordu. Durmadım atladım. Atlayınca da Roxxxy, Samantha ve yine dikkatini talep edeceğim Harmony 3.0 ile karşılaştım. Açıkçası fotoğraflardan gördüğüm hani şu bildiğimiz şişme bebeklerin eli yüzü düzgün, muhtemelen plastikten değil de silikondan yapılmış hali. Biraz da Barbie’ye benziyorlar. Üstelik muhabir de benim gibi düşünmüş olmalı ki “gerçek boyutlu ve realistik seks bebeklerini bekleyiş uzun sürdü ve bebekler hâlâ geliştirilme aşamasında olmalarına rağmen yakında piyasaya sunulmaya başlayacaklar” diye girmiş habere. Dikkatini yeniden çekmek isterim, başlıkta seks robotu ama haberin içinde seks bebeği…
Haberin devamında Roxxxy, Samantha ve Harmony’i tanıtmak için söylenenler bana “yani ne diyeyim hayırlısı olsun ama hanım kızlarımız Samantha, Roxxxy ve Harmony’den insanlığı kurtarmasını beklemek aşırı saflık olur” dedirtti.
Yine de haberi okumaya devam edip, Harmony’nin bu yılın sonunda piyasaya çıkacağını ve 7 bin ile 15 bin İngiliz sterlini arasında satılacağını, Samantha’nın satışa çıktığını ve bin 800 ile 3 bin İngiliz sterlini arasında satıldığını, Roxxxy’nin ise bir süredir ortalıklarda olduğunu ve 7 bin 700 İngiliz sterlini ettiğini öğrendim. Bu arada da Harmony’nin yaratıcısı Matt McMullen’in “Roboseksüellik yaygınlaşıyor” cümlesini not etmeden geçemedim.
Erkek seks robotu haberine geri döndüğümde ise Matt yine karşımdaydı. Daily Stars’a münhasır konuşan Matt, erkek robotun ne zaman piyasaya çıkacağını söyleyemeyeceğini, ama “çıkartılabilir bir penise sahip olacağını, yakışıklı olacağını, hatta eğiliminiz varsa elf kulakları bile olabileceğini” müjdeliyordu. Elf kulaklarına eğilimin ne olduğunu anlayamadım ama biçilen fiyatın 7 bin 700 İngiliz sterlini, fotoğrafların ise yine şişme erkek bebekten hallice olduğunu söylemeden geçmeyeyim (bir de Barbie’nin sevgilisi Ken’e benzediğini ekleyeyim). Yani daha adı olmayan ama haberin içinde kendisine ha bire manken denilen bu beyefendiden de insanlığı kurtarmasını beklemek mümkün değil benden söylemesi.
Ben de geçtim transcendır seks robotu haberine. Haberin başlığı “transcendır seks robotu yakında geliyor” diyordu. Ama bu kez de haberin içinde ha bire droid denilip duruluyordu. Baktım bu droid nedir diye ve tabii ki utandım. İşte herkesin ayıla bayıla izlediği Star Wars’u izlemezsem böyle olur. Meğer droidler Star Wars karakterleriymiş. Gerçi robota karakter denir mi bilemedim şimdi. Yani Star Wars’ta şarj edilebilen ve düşük zekâlı bir grup robot varmış ve adları droid imiş. Tabii kadın görünümlü olanlara bebek, erkek görünümlü olanlara manken, transcendır olanlara ise neden droid deniyor sorusu üzerine düşünmeye değer. Ama bu konuda ilk aklıma geleni söylemeyeyim, biraz daha derin düşünme işini sonraya bırakayım. Bu arada da söylemiş olayım. Tamam satılan bebek diyelim, manken diyelim, droid diyelim bir şeyler var.
Bu arada ilerleyen haber ve yorumlarda daha ilginç tartışmalar gelmeye başladı. Bunlardan birisi Samantha hakkındaydı. Samantha’nın geliştiricisi ya da tasarımcısı artık ne derseniz, Sergi Santos, geliştirdiği artifişıl intelicıns algoritmasıyle yepyeni sulara açıldığını duyurmuş. Samantha’nın yakında ahlaki yargılarda bulunabileceğini, örneğin iyi bir insan olduğunuza karar verirse, libidosunun artabileceğini, daha istekli seks yapabileceğini falan iddia etmiş. Bu algoritmaya dair bir makale yazıp, International Robotics & Automation Journal’a göndermiş. Makale dergide yayınlanmaya yayınlanmış. Ama açıkçası makaleye diğer robotik uzmanlarından gelen yorumları düşmanıma dilemem. Bir yorumun “bence bu bir saçmalık” diye başladığını söyleyeyim varın gerisini siz düşünün.
Sonuçta sadece üç günlük haber ve yorumlardan benim anladığım, artifişıli intelicınt seks robotları hikâye, haber başlıklarında bunlara robot dense de haberlerin içinde kendileri seks bebeği, manken ya da droid diye isimlendiriliyorlar, ayrıca uzmanlar da meseleye “bu bir saçmalık” diye yaklaşıyorlar. Ha bu arada seyrettiğim vidyolar arasında da androidlerin Las Vegas’ta bir klüpte yaptığı egzotik direk dansından ilginci yoktu. Onun neden ilginç olduğunu, sana sonraki mektuplarımda anlatmayı istiyorum.
Şimdilik bu kadar… Ama açıkçası özetlenecek daha çok haber ve tartışma var. Sen “sıkıldım yeter artık” diyene dek, ben bu mektupları yazmaya devam ederim.