YAZARLAR

Performansın yükselişi

Performans sanatı son yıllarda yükselişte. Sebepleriyle birlikte bu hareketliliğin nasıl sürdürülebileceğine bakalım.

Performans sanatı dünyada olduğu gibi bizde de son yıllarda yükselişte. Yalnızca performans üretimi yapan sanatçılar, yalnızca performans üzerine çalışan kurumlar görmeye başladık. Bunun yanında büyük kurumlar performansa daha özenli yer vermeye başladı. Galeriler açısından da performans nihayet artık bir açılış gecesi hareketliliği olmaktan çıkıp başlı başına bir üretime dönüştü.

Emre Erbirer, İstanbul Art News dergisinin Ocak sayısı için yazdığı "Performans Sanatında Yeni Yaklaşımlar" yazısında son dönem hareketliliğe dair bir döküm sundu. Ve "bu alandaki hareketliliğin ardındaki nedenlere, ortaya çıkarılan işlerin etkisine ve bu sanatın geleceğine dair bir araştırma yapmanın gerekliliğinin altını çizebiliriz," diye ekledi.

Kısaca bir özet sunmak gerekirse... İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde 2007 yılında kurulan Sahne Sanatları alanı, Simge Burhanoğlu'nun iki yıl önce kurduğu sanatçı topluluğu olarak nitelendirebileceğimiz Performistanbul, Pınar Derin Gençer'in kurduğu İstanbul Performance Art, Ayça Ceylan'ın kurduğu bodyinperform, İzmir'de kurulan Açık Stüdyo hemen sayabileceğimiz örnekler. Mamut'un bir performans programına sahip olması ve her yıl elliye yakın üretim sunması da eklenebilir. A Corner in the World ekibinin bomontiada ALT'ın yürütücülüğünü üstlenmesi ve düzenli olarak karşımıza program çıkarması da performans alanını ivmelendirecek gelişmelerden biri.

İ. Ata Doğruel'in Sonsuz Tarla çalışmasından

Önümüzdeki günlerde performans alanında büyük prodüksiyonlu işlere tanıklık edeceğiz. Performistanbul ekibi İHTİYAÇ: SEN isminde 672 saatlik bir canlı süreç gerçekleştirecek. Bu etkinlikle beraber 2018 yılının sonunda açacakları araştırma mekanlarını da ilk defa görmüş olacağız. Etkinlikten elde edilecek bilet geliriyle performans videolarının ve performans alanındaki kitapların olacağı bir kütüphane oluşturulacak. Performansa dair bir tartışma ve araştırma platformu olarak önemli bir işlev görebilecek mekan hareketliliğin devamlılığı konusunda önemli bir rol üstlenebilir. Bu akşam başlayacak performans 16 Mart tarihine kadar sürecek. Pera Müzesi'nde de 2 Mart - 1 Nisan tarihleri arasında Aslı Uludağ tarafından Bir Avuç Hak isimli uzun soluklu bir performans izleyeceğiz. Müzenin koleksiyonuna yeni bir bakış getirmeyi amaçlayan performans İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden yola çıkıyor.

2015 yılında sahne sanatları festivali olarak çalışmalarına başlayan A Corner in the World, geçen ekim ayından bu yana bomontiada ALT'ın yürütücülüğünü üstlendi. Performans projelerine hem alan açan, hem de prodüksiyon desteği veren A Corner in the World özellikle deneysel üretim yapanlar için çekici bir merkeze dönüştü. Bu ay başlayan 29' 59" programıyla da her ay 30 dakikanın altında süren performans örneklerinden seçkiler sunacak.

Performansın son dönemde yükselişe geçmesinde birbiriyle ilintili birçok sebep bulunuyor. Bilgi'de Sahne Sanatları okuyan birçok kişinin mezun olup üretimlerini sunmaya başlamasını meselenin akademik arka planı olarak görebiliriz. Birçok bileşenden beslenen performansın yükselişinde görebileceğimiz etkenleri şöyle sıralayabiliriz.

.

İlk olarak büyük kurumların izleyiciyle kurdukları ilişkide yeni yöntemler aramasını sayabiliriz. Büyük kurumlar, özellikle kalıcı koleksiyonlarına yönelik ilgiyi tekrar çekmeye çalışıyor. Pera Müzesi'nde gerçekleşen performans projeleri çoğunlukla kalıcı koleksiyonları yeniden yorumlamaya yönelik. Kalıcı koleksiyonlar bir kere gezildikten sonra tekrar bakılmayan, süreli sergilerin yanında atıl duran bölümler olmaktan çıkmaya çalışıyor.

Kurumlar açısından ikinci sebep de kurumların artık sergi gezilip ya da film izlenip çıkılan mekan olmaktan ziyade yaşayan, içinde devamlı üretim gerçekleştirilen ve seyircinin devamlı ilgisini diri tutacak mekanlara dönüşme çabası. Buna ilişkisel estetiğin kurumlar tarafından da içselleştirilmesi olarak bakabiliriz.

Sanatçılar açısındansa en büyük etmenlerden biri feminist ve queer teori üzerinden bedenle ilgili daha fazla düşünen ve araştırma yapan bir kuşağın yetişmesi. Daha önce sahne sanatları alanındakilerin inceleme alanı olan beden, artık farklı disiplinlerden kişilerin de üzerinde düşündüğü bir alan. Daha fazla kişi, daha fazla sanatçı beden üzerine, bedeniyle nasıl ilişki kuracağı üzerine düşünüyor. Üretimleri de bu yönde gelişiyor.

Son olarak da çağdaş sanatın çekim gücünü buna ekleyebiliriz. Tiyatro ve dans alanlarındaki kurumlar güçsüzleşirken bu alanlarda üretim yapan sanatçılar çağdaş sanat kurumlarıyla daha fazla dirsek teması kuruyorlar. Çağdaş sanat alanı daha fazla sanatçıya kendilerini ifade etme olanağı sunuyor.

Gelişmelere baktığımızda önümüzdeki yıllarda performans alanında daha fazla ve daha iyi üretimleri görebileceğimiz muhakkak. Daha büyük prodüksiyonlar, daha derinlikli üretimler gerçekleşecek ve performans alanı daha derinlikli olarak incelenecek. Ancak benim merak ettiklerimden biri de bedeniyle ilişki kuramayan bir toplumda performans sanatının yükselmesi nasıl bir anlam kazanacağı.