'5 dakikada Beşiktaş' ayıp başlık mıdır?
Fenerbahçeli kaleci Volkan Demirel, Başakşehir ile oynanan maçta hedefi belirsiz olan cinsiyetçi sözlerini "Türkçe'nin argosu bunlar" diyerek açıkladı. Bu açıklamanın ardından şimdi sizin aklınızda iki soru oluştu: Bir, argo nedir? İki, nerede kullanılır?
Türkiye Futbol Federasyonu bu sezonun ilk yarısında toplum vicdanını sızlattığı gerekçesiyle ve yayıncı kuruluşun kameralarına yakalanması üzerine Beşiktaşlı Caner Erkin'e, maçın hakemine söylediği hakaret içerikli sözlerden dolayı altı maç ceza vermişti. Bu kararın sonrasında futbolcuların ağzını okuma yarışına girildi. Emre Belözoğlu'na da ceza verilsin mi? Haliyle bazı maçların izleyen sayısı daha az olduğu için o maçta sarf edilen uygunsuz sözler toplum vicdanını daha az sızlatır diye ceza verilmeyebilir miydi? Ya da en son Volkan Demirel'in direkt olarak hakeme değil de uzayın derinliklerine doğru salıverdiğini söylediği sözler cezayı hak ediyor muydu? Yoksa Volkan Demirel belki de futbol kariyerinin son yıllarına doğru ilk defa mantıklı bir açıklama ve savunma mı yapmıştı?
BOZUK SAAT BİLE GÜNDE İKİ KERE DOĞRUYU GÖSTERİR
11 Şubat'ta oynanan maçtan sonra Volkan Demirel, bir pozisyon sonrası yan hakemin olduğu yöne baksa da havaya söylediğini belirttiği sözlerin Türkçe'nin argosunda olduğunu ifade ederek kendini savundu. Yalan mı? Değil… Bozuk saat bile günde iki kere saati doğru gösterir sonuçta. Volkan da haklıydı. Hulki Aktunç'un birinci baskısını Afa Yayınları'ndan 1990 yılında, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan ilk baskısını da 1998 yılında yapan Büyük Argo Sözlüğü'nde Fenerbahçeli kalecinin söylediği sözlerin karşısında, Fakir Baykurt'un Yüksek Fırınlar kitabından da referansla "(Bir şeyi) bozmak, berbat etmek" ve "(Birini, bir durumu) yenmek, karşısında başarı kazanmak" yazıyor. Yani, Volkan Demirel'in kendini savunurken haksız olduğunu söylersek yanlış söylemiş oluruz. Belki de Volkan, hakeme ya da uzaya "Berbat ettin!" demişti.
Şimdi ben bu söz öbeğinin argo olduğunu sözlüklerden referansla aktarıyorum diye bunu günlük hayatta kullanmanın meşru zeminini sağlamaya çalıştığımı lütfen düşünmeyin. Vartolu Saadettin'in virgül yerine kullandığı gibi kullanmayın. Çukur dizisinde örnek alınası çok daha güzel karakterler var. Ama benim niyetim var olan bir şeyin esas rahatsız edici tarafına dikkat çekmek. Bir sözün ya da söz öbeğinin argo olması onun rahatsız edici olmadığı anlamına gelmiyor. Zira bu sözler cinsiyetçiliğin zirve yapmış olmasıyla birlikte kadınları aşağılayıcı bir mana da barındırmakta. Esas rahatsızlık veren de zaten bu. Keşke TFF safi küfre ve toplum vicdanını sızlatıp sızlatmamaya, yayıncı kuruluşa takılıp takılmamaya değil de direkt cinsiyetçiliğe ceza kesse.
ARGOYU TANIYALIM
Peki argo nedir? Aslında birçoğumuzun az çok ne olduğunu bildiği bir şey argo. Fakat resmi kaynaklardan, tanımlardan yararlanmak her zaman iyidir. Hulki Aktunç'un Büyük Argo Sözlüğü'nde yazdığı üzere argonun 11 farklı tanımı vardır. Bu 11 tanımın bazıları, Neues Grosses Volks Lexikon, Meydan Larousse ve Ana Brittannica Genel Kültür Ansiklopedisi'nden alınmış.
Ferit Devellioğlu'nun Aydın Kitabevi Yayınları'ndan 1980 yılında genişletilmiş altıncı baskısında yer alan tanıma göre argo şu manaya gelmektedir: "Toplumda belli bir gruba veya sosyal bir sınıfa mahsus olan ve genel dilin koynunda asalak bir kelime hazinesi bulunan konuşma sistemlerine argo (tr. argot) adı verilir, hırsız argosu, talebe argosu, asker argosu, artist argosu, umumhane argosu vb. gibi."
Bunlardan biri de futbol argosudur. Mesela "otobüsü çekmek" ile "Çanakkale geçilmez" aynı manaya gelen iki farklı futbol argosudur. İkisi de sağlam savunma yaparak rakibin gol atmasına izin vermemek anlamına gelir. Biri evrenselken diğeri ise yereldir. Muhtemelen Tonga'da futbol izleyen biri yapılan sağlam savunmaya "Çanakkale geçilmezi oynadılar" demez ama "Otobüsü çektiler" diyebilir. "Çanakkale geçilmez" argosunu babalarımızın jenerasyonu muhtemelen daha çok kullanırken 2000'lerde doğan çocuklar çok daha az kullanacaktır, belki de 2010'dan sonra doğanlar da hiç kullanmayacaktır.
Hatta artık günümüz futbol spikerleri bile "Çanakkale geçilmez" demektense "otobüsü çekmek" argosunu daha çok kullanıyor, yani tek bir insan ömründe bile argo değişkenlik gösterebiliyor. Hulki Aktunç'un kitabında bahsettiği üzere argonun zamana, coğrafyaya ve çeşitli sosyal alanlara ve sınıflara göre nasıl değişiklik gösterdiğini ve gösterebileceğini örnekleriyle böyle anlatabilirim.
TUR HIZLICA GİDİNCE
Sokağın argosunun futbolun argosuna karıştığı bir örnekti Volkan Demirel'inki. Benzer bir hamleyi de, biz iki Volkan argoyu çok mu sevdiğimizdendir bilmem ama adaşı olan ben yaptım geçtiğimiz gün Beşiktaş maçından sonra. Bayern Münih'in maçın ikinci yarısında hızlıca golü attıktan sonra siyah beyazlı takımın işinin adeta bitmiş olmasına ve Beşiktaş'ın tur umutlarının ikinci yarının hemen başında bu kadar hızlıca yok olmasına ithafen ve kafiyenin de varlığının getirdiği rahatlıkla "5 dakikada Beşiktaş" başlığını atıverdim.
"ÇUKUR EVİMİZ, NIETZSCHE BABAMIZ"
İçim çok rahat bir şekilde attığım başlık beklemediğim şekilde, çünkü ilk kullanan ben değildim son olan da ben olmayacağım, kötü tepkiler topladı. Gerekçesi ise "5 dakikada Beşiktaş"ın cinsel içerikli bir ima barındırdığı iddiasıydı. Her daim, hem radyo programlarımda hem de yazılarımda başta futbol olmak üzere sporda cinsiyetçi söylemin azalması ve bitmesi için efor sarf eden biri olarak böyle bir detay varsa bunu kaçırmış olma ihtimalimden ötürü üzüldüm. Diğer yandan, 5 dakikada Beşiktaş'ın anlamını yanlış bilip bilmediğimden dolayı kendimden şüphe ettim. 'Çukur evimiz, Nietzsche babamız!'ken Alman filozofun öğretilerine sığınıp "Bilgelik için tek anahtar devamlı soru sormaktır. Şüphe ederek bir araştırmaya başlarız. Araştırmakla da doğruya ulaşırız." diyerek yola çıktım ve doğruya ulaşmak için araştırdım.
"5 dakikada Beşiktaş" yazıp Google'da aratınca kendi yazım bir kenara karşınıza çıkan cinsellik içeren tek şey Yeşilçam'ın 1976 yapımı erotik komedi (daha çok komedi olduğunu söylemem lazım) dalındaki aynı ismi taşıyan filmin afişi çıkıyor. Diğerleri, ekşi sözlük, Beşiktaş Belediyesi'nin Beşiktaş'ı 5 dakika içinde anlatmak üzere yönetmenlere yaptığı kısa film yarışması çağrısı, Şansal Büyüka'nın 'Beş dakikada Beşiktaş'tan, beş yılda Beşiktaş'a' isimli yazısı, çeşitli internet sitelerinin Beşiktaş'ın 5 dakika içinde attığı iki golle kazandığı maçı betimlemek üzere attığı başlıkların yer aldığı linkler çıkıyor. Bu kadar yetmez biraz daha araştırıyorum.
İz TV'de iyi bir Beşiktaşlı olan oyuncu Özgür Özgülgün oğluyla İz TV'de Baba Oğul Evliya Çelebiler isimli bir program sunmaktaymış. Bir bölümde oğluyla Beşiktaş'ı gezmişler ve 'Beş dakkada Beşiktaş' nereden geliyormuş, ne demekmiş onu anlatıyormuş. Programın içinde bu bölümü anlatan bölüme İz TV'den ulaşamıyorum, arşivleri kendilerinde yokmuş ama sanırım ulusal kanalda yayınlanan bir belgeselde Özgülgün oğluna cinsellik içerikli bir hikaye anlatmayacaktır.
FUTBOL YORUMCULARI NE DİYOR?
Yetmiyor biraz daha araştırıyorum. Bu bir argo tabir olduğundan, önce argo sözlüklere bakıyorum.
Hulki Aktunç'ın Büyük Argo Sözlüğü'nün erişebildiğim dijital kopyasında 'Beş dakkada Beşiktaş' için, "Bir işin çabucak yapılabileceğini ya da yapıldığını belirtmek için kullanılır" diyor.
İyi de neden beş dakkada Beşiktaş da, beş dakkada Dikilitaş, Çemberlitaş vesaire değil. Eh Beşiktaş, İstanbul'da uğrak bir semt, dolmuş da gidiyor, motor da. İlk olarak Gazete Duvar'dan köşedaşım, meslektaşım Hakkı Özdal, 60'lardan itibaren Beşiktaş hattında giden motor ve dolmuşçuların kullandığı slogan olduğunu söylüyor. Bugünlerde Taksim'den Beşiktaş'a her an 5 dakikada ulaşmak mümkün olmasa da zamanında ulaşmak mümkündü ve "Eskiden dolmuşlar, beş dakkada Beşiktaş" sloganıyla müşteri toplardı diye anlatıyor büyüğüm, futbol tarihi yazarı Mehmet Yüce.
Kuzguncuklu olması nedeniyle hem semtte, hem de Üsküdar-Beşiktaş motorlarında çokça vakit geçiren İthaki Yayınları Futbol Dizisi Editörü arkadaşım Tan Morgül'e sığınıyorum. "80'lerde motorlara yürürken 'Beş dakkada Beşiktaş' diye çığırırlardı, hatırlıyorum. Hakikaten de 6-7 dakika sürerdi" diyor. E azıcık da kafiye yapsınlar, reklamcılığın ve satışın şanındandır.
İletişim Yayınları'ndan Tanıl Bora'ya yaptığım tüm araştırmaları teyit edip edemeyeceğini, beş dakkada Beşiktaş'ın nereden çıkmış olabileceğini soruyorum. Futbol kültürüne katkısı tartışılmayacak düzeyde olan Bora bu sözün filmle bağdaştırılıp cinsellik içeren bir manada kullanılma ihtimalinden bile ben yazana kadar bihaber olduğunu iletiyor. Bora'nın sonsöz yazdığı Filiz Bingölçe'nin Futbol Argo Sözlüğü'nü bulup bakıyorum. Sadece Tanıl Bora da değil, Can Kozanoğlu, Metin Üstündağ, Erman Toroğlu, Özkul Çobanoğlu, Nusret Kaya'nın da sonsöz yazdığı Futbol Argo Sözlüğü'nde " 'Beş beş beş / beş dakkada Beşiktaş' (tezahürat) Beşiktaş takımı taraftarlarınca kullanılır" yazıyor.
Kesmiyor… Uzun süredir üst düzey spor kulüplerinde çalışan ve sporun içinde olan spor hekimi İsmail Başöz'e soruyorum aklına ilk ne geldiğini, "Taksim'den dolmuşla 5 dakikada Beşiktaş…" diyor. Bağış Erten de İsmail Başöz'ü teyit ediyor ve "1980'lerdeki motorcuların, dolmuşçuların sesleri, onların jargonu geliyor aklıma" diyor.
O TARİHİ MAÇ
Kesmiyor, futbolla bağlantısı ne bu sözün? İlk nerede ne zaman kullanılmış? Elimdeki imkanlarla internetteki araştırmalarımın bir kısmında karşıma 2 Ekim 1974 günü Beşiktaş'ın Steagul Roşu ile Romanya'da oynadığı maça dair bilgiler buluyorum. Beşiktaş ilk maçı İstanbul'da 2-0 kazanmış ve Romanya'ya avantajlı gitmiş. Son 5 dakikaya 0-0 girilmesine karşın Beşiktaş kalan 5 dakikada ancak ve ancak 3 gol yemesi halinde eleneceği maçta o 3 golü de yemiş. 86. dk. Petru Kadar, 87. ve 89. dk'da Gheorghe Serbanoiu'nun golleri ile Beşiktaş elenmiş. O günün sonrasındaki gazetelerin bir kaçına Mehmet Yüce'nin de desteğiyle hızlıca bir göz attık. Milliyet'te "4 dakikada 3 gol…" içerikli bir başlık var ancak hemen ertesinde "Beş dakkada Beşiktaş" yazan yok.
SÖZ VATANDAŞIN
Bir de sade vatandaşa sormak lazım diye düşünüp babamı aradım. 1957 doğumlu babam iyi bir futbol izleyicisidir. Ali Sami Yen'de 70'lerden bu yana maçlara gittiği gibi Galatasaray'ın UEFA Kupası macerasında da takımla zaman zaman deplasman yapmış, Kopenhag'daki finalde de yer almıştır. Çok da sade sayılmaz anlayacağınız. "Beş dakkada Beşiktaş diyince aklına gelen ilk şeyi söyler misin baba?" diyorum, "Ya oğlum Beşiktaş 1974'te mi 1975'te mi Bulgar bir takıma mı Rumen bir takıma mı ne son 5 dakikada 3 gol yiyip elenmişti… O geliyor aklıma… Rumense bile Steaua Bükreş falan değil öyle büyük bilinen takım değil yani ama aklıma o geliyor" demesin mi? Şansal Büyüka da 2017 yılının Mart ayında Beşiktaş'taki değişimi yazdığı yazının başlığında bu maçı referans vererek 'Beş dakikada Beşiktaş'tan, beş yılda Beşiktaş'a' başlığını atmış olabilir miydi?
YÜZLEŞME ANI
Beşiktaş semtine hızlıca varıldığı dönemlerde sıkça kullanılan '5 dakkada Beşiktaş' , bir şeyi hızlıca yapabilmek anlamında argoya yerleşmiş sizin anlayacağınız. Hızlıca fotoğraf çekip Instagram'a koyarsan da, 5 dakikada iki gol atıp maçı kazanırsan da, hemen yumurta kırıp hızlıca kahvaltı yaparsan da kullanabilirsin. Neyi hızlı yapıyorsanız onun için kullanabilirsiniz. Neyi hızlı yaptığınız da tabii ki sizin elinizde.
Bu kadar anlatının içinden de "İşte bak erotik film adıymış. Sen Bayern Münih, Beşiktaş ile erotik film çekti demek mi istiyorsun?" diyenleriniz hâlâ varsa niyetlerinizin hiç de iyi olmadığını düşündüğümü söylemem gerek. Ve bunun yanında Beşiktaş'ın beş dakikada attığı gollerle kazandığı maçlardan sonra atılan "Beş dakikada Beşiktaş" manşetlerine de aynı şekilde duyarlılık gösterip göstermediğinizi gözden geçirmeniz gerektiğini de hatırlatmam gerek. Kazanınca atılan bu manşete ses etmeyip, kaybedince böyle bir başlık atıldığında alınanlar kendileriyle yüzleşmeli belki de…