Eğitim şart
Leonardo her gün gelemiyordu. "Ben artık emekliyim Metin" diyordu. Bir Piqueteros-Barikatçı Hareketi'yle yapıyorduk okulu. Çok bir şey gerekmiyordu bizim kerpiç-alker için zaten. Toprak lazımdı, etrafta boldu zaten ve biraz kireç ve alçı. Bunlar için de yol kesiyorduk normalde. Küçük bir barikat kuruluyordu, daha çok yanan lastikler oluyordu bu barikat ve yol kesilince, yani soluğu kesilince kapitalizmin, istediğini veriyordu.
Leonardo bize yardım etmeye geldi. Bir okul yapıyorduk kerpiçten, Buenos Aires’in çok yoksul bir mahallesiydi. At arabalarıyla kağıt topluyordu daha çok mahalleli. Küçük boylu atları vardı. Belki doyurmak daha kolaydı ya da belki sadece bunu bulmuşlardı. Mahallede bazıları uyuşturucu satıyordu, o zamanki yasalara göre yasak olan esrar, marihuana, şimdilik yasalara göre yasak olan kokain ve muadili. Fırsat bulunca soygun yapıyorlardı ama devlet memurları, mesela polisler ve daha büyük lokma için mesela vergi toplama müdürü, lokal politikacı, orta düzey bürokrat, bir parlamenter, iktidar partisi lideri filan olmadıkları için bu fırsat sık çıkmazdı karşılarına. Soygun için de eğitim şarttı muhtemelen, devlet başkanı olmak için üniversite bitirmek şarttı mesela. Genellikle…
Leonardo her gün gelemiyordu. "Ben artık emekliyim Metin" diyordu. Bir Piqueteros-Barikatçı Hareketi'yle yapıyorduk okulu. Çok bir şey gerekmiyordu bizim kerpiç-alker için zaten. Toprak lazımdı, etrafta boldu zaten ve biraz kireç ve alçı. Bunlar için de yol kesiyorduk normalde. Küçük bir barikat kuruluyordu, daha çok yanan lastikler oluyordu bu barikat ve yol kesilince, yani soluğu kesilince kapitalizmin, istediğini veriyordu. Sıradan bir şeye dönmüştü Arjantin’de bu. Çok sık yapılınca bir idari işlem halini almıştı. Bazen "Yol kesicem ha" dendiğinde bile nasıl olsa keserler diyerek baştan veriyorlardı ne istenirse. Bir kolektif Robin Hood öyküsünün sıradanlaşmış, günlük haliydi. Borges’in sokağa inmiş tanrıları gibiydi, binlerce Robin Hood…
60 yaşını geçmişti Leonardo ama yine de 10 kilo alçı, 2 kilo kireç ve 20 litre su karıştırıp, 100 kilo toprağın ortasına döküyordu. İki yandan iki kişi küreklerle karıştırıyorduk bunu, iki kişi tahta kalıplara dolduruyordu, biri balyozla, - biz yapmıştık kalın ve ağır demirden- toprağı eziyordu. 60’a 120 kocaman bir kerpiç blok oluyordu ve anında kuruyordu. Kalıbı taşıyordu birileri ve yeniden. Sabah kağıttan dönenler katılıyorlardı. Bazen çok kalabalık olmak gerekiyordu. Barikatla yol kesmek ve bahçedeki büyük lağım çukurunun üstünü kapatmak için mesela. Sürekli bizle çalışan 4-5 kişi vardı. İkisi kağıt toplayıcısıydı, Piqueteros yani barikatçı ve bir torbacı, Mario. Çok güçlü birisiydi Mario. Üç kişiye bedel çalışıyordu. Arada esrar almak için okulun oraya gelen olunca, balyozu kenara koyup, beline bir tabanca koyup, malı verip, geri dönüyordu. Her seferinde silahı oraya özenle saklıyordu. Her gün böyle yapmıyordu, bazen saklıyordu. Daha çok duvarın üstüne bırakıyordu çalışırken. Onu kenara çekip, toprak döküp, eziyorduk.
Bazen neden saklıyorsun, diye sordum. Leonardo’yu gösterdi Mario. "Çok iyi bir adama benziyor hiç silah görmemiş biri gibi"’ dedi. "Ürkmesin."
Leonardo bazen geliyordu, Leonardo Bertulazzi, İtalyan Kızıl Tugayların 20 yıldan fazladır aranan liderlerinden biri. İlk defa kerpiç inşa ediyordu ama birkaç banka soygunu yapmışlardı herhalde ve dünyanın en büyük patronlarından birkaçını kaçırmışlardı mesela…