YAZARLAR

Oscar Ödülleri'nde kebapla var olmak

90’ıncı Oscar Törenleri Türk gastronomisi için ayrı bir önem taşıyor, çünkü meşhur şef Wolfgang Puck, bu seneki tören için menü hazırlarken İstanbul’da açtığı restoranı Spago’da birlikte çalıştığı Cihan Kıpçak ve Yiğit Mirzaoğlu’nu da Los Angeles’a götürerek menüye Adana kebap, içli köfte ve kabak tatlısı eklemiş.

Efendim sinema sektörünün ve meraklılarının büyük heyecanla bekledikleri 90’ıncı Oscar Ödülleri’nin dağıtılmasına artık saatler kaldı. Oscar Ödülleri'nin ne kadar gerçek ne kadar pazarlama aracı olduğu elbette her zaman tartışma konusu. Ancak beni işin bu kısmı pek ilgilendirmiyor.

Sinema deyince de, aklıma başka bir konu geldi, değinmeden de geçmek istemiyorum. Sundance Film Festivali’nde bu sene Tolga Karaçelik’in yönettiği Kelebekler filmi, kısa süre önce Jüri Büyük Ödülü’nü aldı, ki bu bence muazzam bir başarı. Çünkü Kültür Bakanlığı'nın herhangi bir destek vermediği, kitlesel fonlama sayesinde çekimleri tamamlanan bir filmden bahsediyoruz. Yeni dönemin en iyi yönetmenlerinden Karaçelik’i buradan tebrik edip, 30 Mart’ta gösterime girdiğinde izlemeyi ihmal etmemenizi önererek esas konumuza dönelim.

90’ıncı Oscar Törenleri Türk gastronomisi için ayrı bir önem taşıyor, çünkü meşhur şef Wolfgang Puck, bu seneki tören için menü hazırlarken İstanbul’da açtığı restoranı Spago’da birlikte çalıştığı Cihan Kıpçak ve Yiğit Mirzaoğlu’nu da Los Angeles’a götürerek menüye Adana kebap, içli köfte ve kabak tatlısı eklemiş.

Öncelikle bu projede yer alan iki genç şefi tebrik etmemek mümkün değil. Elbette bu büyüklükte bir organizasyonda malzemeleri bulmak, getirmek için her şey yapılacaktır. Bakalım sonrasında ne gibi yorumlar olacak? Puck’ın elindeki krom gibi parlayan dev zırh biraz Holywood efekti gibi gözükse de, bence çok güzel bir hamle.

Hem de New York’ta yeni açılan restoranıyla en büyük sosyal medya ürünümüz Nusret’in aldığı ağır eleştiriler devam ederken, yemeklerimizin daha iyi tanıtılması için müthiş bir fırsat. Umarım olumlu bir izlenim yaratılır.

YÜZSÜZLÜKTE YENİ BOYUT: FACEBOOK MEVLİT BULMA GRUBU

Gün geçmiyor ki, yahu bu kadar mı yüzsüz, çirkin insanlar olduk dedirten bir yenilikle karşılaşmayalım. Bu hafta konuyla ilgili beni en çok dehşete düşüren şey, Facebook’ta ortaya çıkan “Mevlit Bulma Grubu” sayfaları.

Bu arkadaşlar insanların kayıpları anısına verdikleri yemeklerin peşine düşüp, bir de şu şekilde bir grup açıklaması yazabilecek kadar pervasızlar:

“Etrafınızda gördüğünüz mevlitleri paylaşarak (menü de verirseniz iyi olur) katkıda bulunabileceğiniz grup. Mahallenizde, sağda solda mevlit görünce gruba konum atıyorsunuz, menüyü beğenen bedava yemeği kaçırmıyor.”

Haydi ihtiyacı olanları haberdar etmek için kurulmuş bir grup desem, öyle de değil, gerçekten grupta “xxx mahallesinde mevlitteyiz, etli pilav ve ayran leziz ancak baklavayı beğenmedik, daha iyi olabilirdi” tadında paylaşımlar var.

İşte hep yazıyorum ya, sosyal medyanın hayatımıza kazandırdığı satılık damaklara öykünen bazı arkadaşlar da anlaşılan çözümü bu şekilde bulmuşlar.

19 bin kişinin üyesi olduğu bu grubun (bu arada üye olmadan içerik görülmüyor, ben üye olmadım, sadece gördüğüm birkaç fotoğraf üzerine yazıyorum, ilk dediğim gibi bir amaç varsa da özür dilerim ama grup açıklaması yeterince berbat) ve sonradan türeyen benzerlerinin sosyal medyadan, bu tür zihniyetlerin de hayatımızdan uzak olduğu bir hafta diliyorum.


Evren Aybars Kimdir?

1978'de Ankara'da doğdu. Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi ve ODTÜ Makina Mühendisliği'nde okuduktan sonra iş hayatına atıldı. Çalışırken aynı zamanda çocukluk yıllarından beri merakı olan yemek yapma konusunda da kendini geliştirmeye başladı. Bir blog sayfası ile başlayan yemek tarifleri macerası, 2014'te Özge'yle evlendikten sonra evinde çekimlerini yaptığı 10 Numara Mutfak adlı Youtube kanalı ve Radikal gazetesinde gastronomi yazıları ile devam etti. 2015 yılında Uğur Deniz'in babası oldu. 2016 yılından bu yana da Gazete Duvar da gastronomi yazılarına ve bir yandan da makina mühendisi olarak kariyerine devam etmektedir.