Türkiye’nin 2016 karnesi: İklimi daha hızlı değiştiriyor
Yüzde 135,4’lük emisyon artışı ile 2016 yılı kömürün, asfaltın ve betonun yılıydı. 2016 hem en fazla emisyon artışının yaşandığı üçüncü yıl hem en sıcak dördüncü yıl hem de en felaket ikinci yıl olarak yaşandı. Bunu kömür santrallerine, otomobil politikalarına ve İnşaat Cumhuriyeti'ne borçluyuz.
Türkiye, 2016 yılında yaktığımız yakıtlar, döktüğümüz betonun gibi işlerin karnesi olan sera gazı envanterini BM’ye teslim etti. Geçen yıl teslim edilen envanter için “2015 Envanteri: Türkiye iklimi değiştirecek!” demiştik. Yeni çıkan 2016 envanteri için “daha hızlı değiştiriyor” demek durumundayız. Çünkü 1990’da 210,7 milyon ton olan atmosfere saldığımız sera gazları 2016’da 2015’in bile çok çok üstünde. Türkiye 2016’da 1990’a saldığının üstüne 285 milyon ton, 2015’de saldığının ise 26,1 milyon ton üstünde salmış. Bu durumda 1990’daki rakam nerede, 2015’deki 470 milyon ton nerede, 2016’daki 496 milyon ton ton nerede? Bir başka açıdan bakıldığında ise, 2015’e göre yüzde 5,6 arttırmış, 1990’a göre ise yüzde 135,4 artmış.
Bu durum ne anlama geliyor? Bilim fosil yakıt rejimine girmenizi işitiyor ve mümkünse 2050, daha mümkünse öncesinde komple bu bağımlılıktan kopmanızı istiyor. Diyelim Türkiye 1990’da fosil yakıt bağımlılığı kaynaklı 100 birim sera gazı salıyordu. Demek ki bugünlerde 100’ün altına inmemiz ya da inmeye eğilimi göstermemiz gerekiyor. Türkiye hekimden çıkıp ne yapıyor? Yeni bağımlılık projeleri yapıyor. Böylece 100’den sıfıra doğru gitmek yerine, o 100 emisyona 135,4 daha ekliyor ve sonuç; Türkiye 2016’da 235,4 birim emisyon salıyor.
Diğer yandan Türkiye hiçbir azaltma eğilimi de göstermiyor. Sadece bir önceki yıla göre 26,1 milyon ton daha fazla emisyon saldı. Buradaki 26,1 milyon ton artışın 22 milyon tonu karbondioksitten, sektör olarak da 21 milyon tonu enerji sektöründen geldi. Yani ülke aşırı fosil yakıt bağımlısı.
Hastayı bu kadar fosil yakıt bağımlısı yapanlar kim? Bu artışın müsebbibi hangi politikalar? Tabii ki daha çok termik santral, daha çok otomobil, daha çok çimento. Tabii ki daha çok ithal kömür ve onu desteklemek için yerli kömür projeleri, daha çok ithal petrol ve doğalgaz. Yani daha çok Rusya’nın, İran’ın, Azerbaycan’ın doğalgazı, Rusya’nın, Kolombiya’nın kömürü, Suudilerin, Irak’ın petrolü. 1990’da yakılan petrol, doğalgaz ve kömür üçlüsü atmosfere 130,5 milyon ton karbondioksit verirken şimdi bu rakam 325 milyon ton. Yani sadece “yerli fosil yakıtlar yetmez, üç yakıtı ithal edelim, daha çok vergi alalım” derdi yüzünden atmosfere YÜZDE YÜZ ELLİ daha fazla karbondioksit salmışız.
Bu ülkenin 1990’da hatta 2000’e kadar bir tane bile ithal kömür santrali yoktu. Özellikle 2000 yılı sonrası ithal kömür santralleri ortaya çıktı. Bu bağımlılığa yerli kömür yetmeyeceği için ithal kömür projelerinin patlaması ile ülke bugün dünyanın kömürünü yakar hale geldi. 1990 yılında termik santrallerde yakılan kömür atmosfere 24 milyon ton karbondioksit verirken 2016’da 94 milyon tona çıktı. Yani yüzde 135,4 değil YÜZDE İKİ YÜZ DOKSAN artmış!
Ama 2016’nın güzel bir yanı daha var. 2007 ve 2011 yılından sonra bir yıl içinde en fazla emisyon eklendiği yıl. Bu başarı tabii ki siyasetin ve onun en güçlü temsilcisi olan iktidarın başarısı. 2016’daki 26,1 milyon tonluk artışın 14 milyonu KES (kömürlü elektrik santrali) kaynaklı artış. Yanlış duymadınız! Kömüre verilen alım garantisi bir yılda 14 milyon ton artışa neden olmuş! Demek ki kömüre alım garantisi verilmese 14 milyon ton azalacak. Teşvikler bırakılsa bu miktar daha artacak.
Karayolları Holding gelirlerini arttırmak için toplu taşımayı öldürmüş, müteahhitlere bol bol iş vermişti. Böylece 2016’da gelirlerini yüzde 17 arttırdı. Yani sizden daha çok para topladı. Ama size ödettiği tek fatura bu değil. 2016 yılında karayolları araçları atmosfere 6 milyon ton daha fazla karbondioksit saldı. Yani iklimi değiştirmek için bir yılda yüzde 9 daha fazla karbondioksit saldık ve bunun için yüzde 17 daha fazla para verdik. Karayolları Holding’i mutlu ettik.
İnşaat Cumhuriyeti de 2016’yı mutlu geçirdi. İnşaat Cumhuriyeti için üretim yapan çimento endüstrisi ürünleri mevcut binaların yıkılması, yenisinin yapılması için gerekli olan çimento üretimlerindeki artış atmosfere salınan sera gazlarına da yansıdı. Bir yılda mineral ürünlerinde 3,5 milyon ton karbondioksit salımı arttı.
2016 yılında devlet yerli kömüre teşvik, ithal kömüre garanti verdi, zoraki “otomobil” dedi, “her şey beton için” dedi. Sadece bu üç politika bize tam 23,5 milyon ton artış ortaya çıkardı.
KES’ler, Karayolları Holding, İnşaat Cumhuriyeti başarısının bir bedeli var tabi. Tek bedel para değil. Mesela 2016 yılı, Türkiye’de ölçülmüş en sıcak dördüncü yıl oldu. 2016 yılı aşırı iklim olaylarının yaşandığı ikinci yıl oldu.
Yüzde 135,4’lük emisyon artışı ile 2016 yılı kömürün, asfaltın ve betonun yılı oldu. Hem en fazla emisyon artışının yaşandığı üçüncü yıl hem en sıcak dördüncü yıl hem en felaket ikinci yıl olarak yaşandı. Bunu kömür santrallerine, otomobil politikalarına, İnşaat Cumhuriyeti'ne borçluyuz.
2016’da halk ve doğa kaybetti, kömürcüler, Karayolları Holding ve İnşaat Cumhuriyeti kazandı.
İşte bu yüzden, 2016 envanteri çok net gösteriyor, Türkiye iklimi daha hızlı değiştiriyor!