Siyasette 24 saat uzundur... 2 ay ise çok kısa
Cumhurbaşkanı, canı istediğinde seçim kararı verip tarih belirleyebilir mi? Hayır! Hayır ama sorgulamıyoruz. Niye sorgulayalım ki? O ne derse o! Bizi bu noktaya muktedirin zulmü kadar muhalefetin beceriksizliği de sürükledi.
Bunuel’in gerçeküstü filmlerinden biri gibiydi. Ekranda, bayrakların önündeki boş kürsüye baktık bir saate yakın. Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkacak ve seçim tarihini açıklayacak. O ne derse o!
Cumhurbaşkanı bu koşullarda seçim tarihi açıklayabilir mi peki? Anayasa Hukukçusu Prof. Ece Göztepe Çelebi’ye sordum. “Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yok. Bu ancak bir niyet ve Meclis’ten bir istek olabilir. Mevcut Anayasaya göre seçimleri yenileyebilmesinin koşulu Anayasa’nın 116’ıncı maddesinde* yazılıdır. Onun koşulları gerçekleşmemiş olduğu için bu bir temenni olabilir” dedi. “TBMM seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi” başlıklı bu maddeyi, 7 Haziran 2015 seçiminin ardından başka bir boyutuyla tartışmıştık hatırlarsanız. Hatırlamıyorsunuz değil mi? Nasıl hatırlayalım! Yakın-uzak geçmişe dair hafızamız silinmiş gibi. Cumhurbaşkanı, canı istediğinde seçim kararı verip tarih belirleyebilir mi? Hayır! Hayır ama sorgulamıyoruz. Niye sorgulayalım ki? O ne derse o! Bizi bu noktaya muktedirin zulmü kadar muhalefetin beceriksizliği de sürükledi.
Türkiye, 2017 referandumuyla kabul edilen anayasa değişiklikleriyle ilk defa Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini bir arada yapacak. İster “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” gibi manasız bir ad kullanın isterse “Türkiye tipi başkanlık” deyin, bu basbayağı “tek insan” rejimidir. Türkiye’nin ilk “başkan”ının ve ilk işlevsiz parlamentosunun belirleneceği o seçime, bugün itibariyle 65 gün var. Bahçeli ile Erdoğan’ın 24 saat arayla yaptıkları erken seçim çağrısına muhalefetin “hodri meydan” çıkışı ise ikna edicilikten uzak görünüyor.
CUMHUR İTTİFAKI: 48
Bu topraklarda siyasetin aritmetiği o bildik dört işleme benzemez. İki kere iki bazen bir eder bazen de on. İki partili bir ittifakın alacağı oy, o iki partinin ayrı ayrı alacağı oyun toplamına eşit olmayabilir.
Metropol Araştırma Şirketinin abonelerine gönderdiği, mart ayının ilk haftasına dair anketin sonuçları şöyle:
Kararsızlar dağıtıldığında…
AK Parti: 50,9
CHP: 21.9
MHP: 6.7
İYİ Parti: 9.7
HDP: 8.9
SP :1
Diğerleri:1
Ve en önemlisi “Cumhur İttifakı”… Metropol’ün ilk kez sorduğu ittifakın oy oranı: 48 …
Bu dönem, anketlerin, sonucu tutturamaması sürpriz olmayacak çünkü her gün onlarca kişinin gözaltına alınıp tutuklandığı bir ortamda, insanlar iktidar partisine oy vermeyeceğini söylemeye çekiniyorlar. Ayrıca Afrin savaşının medya üzerinden her gün körüklendiği o hafta, “cumhur ittifakı”nın oy oranı yüzde 48’de kaldıysa bu siyasi iktidar açısından ciddi bir sorun demektir. Mart ayının ilk haftasının gazete manşetlerine bir bakalım: 8 Şehit, 11 Yaralı; Türkiye Şehitlerine Ağlıyor; Özel Harekât Sahaya İndi; Mehmetçik Afrin’de Destan Yazıyor… Milliyetçiliğin en yükseldiği dönemde bile MHP’nin oylarının bir kısmı ittifaka gelmemekte direniyor demek ki.
SİYASETTE 24 SAAT UZUNDUR. 2 AY İSE ÇOK KISA…
Gelelim bugüne ve önümüzdeki iki aya. Demirel’in dediği gibi siyasette 24 saat uzundur. 2 ay ise çok kısa. Erdoğan’ın seçimi bu kadar kısa süre içinde yapmak istemesinin en önemli gerekçesi, muhalefeti gafil avlamak ve olası ittifakların oya dönüşmesini engellemek. Bu konuda ne kadar mahir olabildiğini, 1 Kasım 2015 seçiminde acıyla tecrübe ettik.
TÜRKİYE MACRON’UNU ARIYOR
Peki bugünkü koşullarda muhalefet partilerinin hâlâ “Her parti kendi adayını çıkaracak” demesinin ne mantığı var? Tamam, bir araya gelmek zor olabilir. Peki o zaman bağımsız bir adayı desteklemek size ne kaybettirir? Kerameti kendinden menkul ve toplumu ikna etmekten uzak şahıslardan bahsetmiyorum; bir kahraman bulmaktan da… Erdoğan’ın karşısında konumlanan geniş siyasi yelpazenin her şeye rağmen asgari müşterekte buluşmayı başarabileceğinden söz ediyorum. Böylesi bir hamle sadece cumhurbaşkanlığı seçiminin değil genel seçimin kaderini de değiştirir.
Bizdeki bağımsız adayın sonrası ona benzemesin ama(!) 39 yaşındaki bağımsız aday Emmanuel Macron’un da Fransa’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi sürprizdi. Bahçeli’nin seçim istemesi kesinlikle sürpriz değildi ama beklenmedik hamlelerle erken seçimin sonucu pekâlâ sürpriz olabilir.
* MADDE 116 - Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99’uncu veya 111’ inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırk beş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırk beş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırk beş gün içinde Bakanlar Kurulunun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Yenilenme kararı Resmî Gazetede yayımlanır ve seçime gidilir.