Deadpool 2: Çocuk büyüyor!

Merakla beklenen ‘Deadpool’ iki vizyonda. Ele avuca sığmayan, ağzı bozuk ve sorumsuz kahramanımız bu kez ergenlikten yetişkinliğe doğru küçük bir adım atıyor.

18 Mayıs Cuma 2018 Saat: 00:02

Marvel evreninin en aykırı ‘süper kahraman’ı Deadpool, 2016 yılında sinemada arz-ı endam ettiğinde büyük bir heyecan fırtınası yaratmıştı. ‘Süper Kahraman’ filmlerinin iş birliklerle giderek büyüyen, büyüdükçe birbirini tekrar eden hikayelerine alternatif, kendilerini fazla ciddiye alan karakterlerinden çok farklı bir karakterle yola çıkan ve türün seyirci havuzu 18 yaş altı gençleri umursamadan yetişkin filmi iddiasıyla gelen bir yapım vardı karşımızda.

Deadpool’un ağzı bozuk, küfürbaz kişiliği ile hikayenin şiddet yoğunluğu birleştiğinde ortaya çıkan ‘yetişkinler için bir Süper Kahraman’ filmiydi hiç kuşku yok ki ama ironik bir şekilde karakterin özellikleri için yapılabilecek tanım da ‘ergen’ olabilirdi. Yani yetişkinler için bir ergen filmi! Sevimli, ağzı bozuk, eğlenceli, ahlak ve erdem timsali olmayan, kafasına göre takılan, kolektif hareket etmekten ve sorumluluk almaktan nefret eden ve muhtemelen yetişkinlerin içindeki ergeni yakalamayı başaran bir film olarak dünya çapında büyük ilgi gördü.

İlk filmin sonunda müjdelenen ikinci film için bekleyiş sürerken görsel efekt alanından gelen ve filme yeteneklerini katan yönetmen Tim Miller ile yolların ayrıldığı haberi geldi. Filmin başrol oyuncusu ve yapımcısı Ryan Reynolds ile Miller arasında ikinci filmin bütçesi konusunda yaşanan tartışma sonucu ortaya çıkan bu gelişmenin ardından, bu kez kariyerine dublör olarak başlayıp yönetmen koltuğuna oturan David Leitch’e emanet edildi proje. David Leitch, 2014’te “John Wick” ve geçen yıl “Atomic Blonde” (Sarışın Bomba) ile özellikle aksiyon sahnelerinde nasıl bir fark yaratabileceğini ispatlamıştı seyirciye.

DEADPOOL İŞBİRLİĞİ ARIYOR!

Filmin açılışında kahramanımız aradan geçen zamanda neler yaptığını anlatıyor seyirciye. Fazla bir şey yok. Kötü adamlarla uzun süren bir mücadele. Dünyanın dört bir yanında kendi usulünce adalet sağlamakla geçmiş aradaki boşluk. Öte yandan sevgilisi Vanessa ile artık ‘ciddi düşünüyorlar’. Filmin merkezinde güçlerini kontrol etmekte zorlanan, kapatıldığı yurtta gördüğü şiddet yüzünden intikam duygularıyla dolup taşan genç mutant Russell ile Deadpool arasındaki ilişki yer alıyor. Deadpool’un suçluluk duygusundan kurtulmak için Russell’ı ‘iyi bir mutant yapma’ ve gelecekten gelen Cable’dan koruma çabaları işbirliği arayışlarının da kapısını aralıyor.

İkinci filmle ilgili fikrimizi hemen söyleyelim: Deadpool ergenlikten yetişkinliğe doğru büyük bir adım atıyor. Birinci filmde X-Men evreni ile kurulan zorunlu ilişki burada biraz daha ilerliyor. Bu bakımdan, süper kahraman filmlerinde son yıllarda zorunlu hale gelen işbirlikleri ile uyumlu bir hamle bu. Deadpool’un temel karakteristik özellikleri korunsa da önce ilk filmde ısrarla reddettiği X- Men’le işbirliğine daha sıcak bakıyor bu sefer. Tabii kendine göre bir isim veriyor buna ‘X-Force’! Üstelik bu talep kendisinden geliyor. İlk filmden tanıdık Colossus ve Negasonic Teenage Warhead ile daha uyumlu örneğin. Mutant dünyasından hikayeye bu filmle dâhil olan Yukio ve Domino’yu kabullenmekte zorlanmıyor. Yıllardır X-Men filmlerinde görünmesi beklenen ve hatırı sayılır hayranı bulunan Cable ile bile işbirliğine teşne…

İLK FİLM KADAR OLMASA DA…

Bu bakımdan Deadpool’un temel karakteristik özelliklerinin ‘yetişkinler’ dünyasında ‘delidir ne yapsa yeridir’ denilerek kabul edildiği; onun da yetişkinlere özgü işbirliği, sorumluluk alma, suçluluk duyma, fedakârlık gösterme gibi melekelere kendisini açtığı bir durum söz konusu.

Senaristler Rhett Reese ve Paul Wernick ikilisinin ustalıkla başardığı şey, karakteri ilk filmin bir adım ötesine taşırken orijinalliğini kaybetmemesini sağlamadaki başarıları. Yönetmen David Leitch de karakterin seyirciyi yakalayan temel özelliklerini bozmadan yetişkinler dünyasında kendisini var etmesine ustaca yardımcı oluyor.

“Deadpool 2”nin ilk filmin şaşırtıcılığını, karakterin hırçın ve kontrol edilemezliğini taşımasını beklemek saflık olurdu hiç kuşku yok ki. Dolayısıyla artık tanıdık bir karakter ve bildik bir evrenin içindeyiz. Bu bakımdan ilk film kadar heyecan uyandırıcı olmaması anlaşılır. Ama hem Deadpool’un hem de Ryan Reynolds’un kendi personasıyla da dalga geçen halleriyle yeterince komik, ilk filmin aksiyon sahnelerini aratmayacak kadar hareketli; doğru yer ve zamanda filmlere, oyunculara, süper kahramanlara yaptığı göndermelerle zeki bir film nihayetinde. İlk filmin yarattığı heyecan ve seyir zevkini aramak yerine karakterin kat ettiği mesafeyi, aradan geçen zamanda neler yaşadığını ve şimdi nerede durduğunu merak edenler için keyifli bir seyir deneyimi olacağı kesin.