YAZARLAR

Yakın Doğu, uzak umut

İki yıllık başarılı tarihlerine karşın Yakın Doğu’nun ne şartlarda bilinir hale geldiğini görmek, sonrasında da basit birkaç cümle ile ortadan kaybolmalarını izlemek, bu ülkede ne sporu yönetenlerin ne de sporu seyredenlerin sporu sevmediklerini bir kez daha göstermiş olması açısında önemli.

Geçen hafta da bu köşenin başlangıcı çok benzerdi. Başka bir ülke toprakları içinde olsak spor haberlerinin ve spor programlarının en kötü ihtimalle üçüncü konusu olması gereken bir hadise, sessiz sedasız uzay boşluğundaki yerini aldı. Artık kara delik yutar, dünyanın uydusu olur, başka gezegene takılır bilinmez. Bilinen tek şey, geçen sezon Eurocup, lig şampiyonluğu, Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazanan, bu yıl da Türkiye Kupası’nı müzesine götürüp, Euroleague’de Final-Four’a kalan Yakın Doğu Üniversitesi Kadın Basketbol takımının, lig şampiyonluğunu finalde Fenerbahçe'ye kaybetmesinden hemen sonra kapandığını açıklaması.

Ne kadar kolay değil mi? Kapandı ve gitti. Söyleyiverip geçiyorsun. Gerçi görünen o ki seçimler sonrasında kapanan sadece Yakın Doğu olmayacak. Eğer mevcut iktidar yoluna parlamento üstünlüğünü alarak devam ederse, artık bir Spor Bakanlığımız da olmayacak ya neyse. O başka bir konu olarak dursun. Seçim sonucu da mevcut iktidarın umut ettiği gibi biterse ve söylentiler gerçeğe dönüşürse, onu da konuşuruz.

Öncelikle kısa sürede Türk kadın basketbol tarihinin önemli takımlarından biri haline dönüşen Yakın Doğu’nun kapanmasında dolar ve eurodaki hızlı artış, daha doğru ifadeyle Türk Lirası'ndaki inanılmaz itibar kaybının rolünün olmadığını söyleyelim. Halbuki böyle olsa bile daha mantıklı olurdu ya neyse. Başkan Işık Eyigüngör, kapanma kararını Yakın Doğu ailesinin sezon içinde aldığını belirtip, “Bu kararın en büyük nedeni, maçların Kuzey Kıbrıs’ta oynanmamasıdır. Kendileri başarılar elde edip, maçların Kuzey Kıbrıs’ta oynanmasını arzu ediyordu. 5 kupa aldığımız halde, maçlar İstanbul’da oynanmaya devam etti. Kapanmadaki en büyük etken budur” ifadelerini kullandı. Gerçek neden ise şu an bir sis perdesinin ardında.

BASKETBOLU GELİŞTİRENLER DERNEĞİ'Nİ ANMADAN OLMAZ

Peki, Yakın Doğu deyince akla sadece başarılar mı geliyor? İlk olarak Yakın Doğu ve basketbol deyince Basketbolu Geliştirenler Derneği’ni anmak lazım. Bu iki kurum, ‘Avrupa’da kupa’ mottosuyla birleşmiş ve bu birleşmeden 10 ay sonra da hedeflendiği gibi Avrupa’da başarı Eurocup şampiyonluğu ile gelmişti. Dolayısıyla Yakın Doğu’nun miladı bu birleşmedir.

TABİİ Kİ TOKATLAMA OLAYI

Yakın Doğu’yu basın manşetlerine taşıyan ise maalesef yine başarılar olamadı. Onların adını manşetlerde görmemizin nedeni Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım ile Yakın Doğu Üniversitesi Başkanı Sayın Işık Eyigüngör arasında başlayan, sonrasında tüm protokolün ve iki kulüp yetkililerin birbirlerine saldırmasıyla tarihe geçen protokol olayı. Bilindiği gibi geçen sene oynanan Kadınlar Basketbol Ligi play-off final serisi ilk maçı öncesinde Yıldırım, neredeyse protokol tribününe girer girmez Eyigüngör’ü tokatlamış ve sonrasında da protokol tribünü karışmıştı. Fenerbahçe başkanı ise durumu açıklarken çoğu zaman olduğu gibi yine çok sportif bir çizgide (!) kalarak tokatladığı kulüp başkanın bir Fenerbahçe kongre üyesi olduğunu vurgulayarak “Oyuncularımızı ayarttı. Bunlar Fenerbahçe düşmanlığı yapıyor. Tokatladı diyorlar. Yaparım tabii daha çok da yaparım” demişti.

SANKİ LÜTFEDİYOR

İki yıllık başarılı tarihlerine karşın Yakın Doğu’nun ne şartlarda bilinir hale geldiğini görmek, sonrasında da basit birkaç cümle ile ortadan kaybolmalarını izlemek, bu ülkede ne sporu yönetenlerin ne de sporu seyredenlerin sporu sevmediklerini bir kez daha göstermiş olması açısında önemli. Yoluna Avrupa şampiyonlukları hedefiyle çıkan, buna kısa sürede ulaşan, birleşme sonrasında ulusal liginde iki sezonda da final oynayan bir takım, eften püften, halledilmemesi imkansız bir sebeple kapatılıyor. Kapatılma açıklamasında da oyuncuların haklarının tamamının verileceğini bir lütufmuş gibi anlatılıyor. Vereceksiniz tabii ki. Bu oyuncuların sözleşmeleri var. Sizin kendilerine verdiğiniz sözler, onların da hakları var. Bu bir lütuf değil ki. Öylece çekip gidiyorum deyip çekileceksiniz. Siz bize bu sporcuların geleceğinden bahsedebiliyor musunuz? Kariyer gelişimlerinden, elde edecekleri başarılara olan inançlarını törpülemekten…

Belki Basketbolu Geliştirenler Derneği bu sporcuların yeni yuvası olur. Belki de takım yoluna bu şekilde devam eder. Ancak Yakın Doğu ile birleştirilen gücün bir kısmı da, hatta önemli bir kısmı da ekonomik güçtü. Ama şimdi bir anda, küt diye çekip gittiler. Kur böyle giderse yakında yatırımların da ülkeden küt diye çıkıp gideceği gibi. Yani bir spor projesi, daha bebek adımlarını atarken, her şey iyi sinyaller verirken çıkıp ortada bıraktı yapılanları. BGD zaten bu güce sahip olsa bu birleşmeye ihtiyaç duymazdı.

BİLENLER DAHA ÇOK KONUŞSA KEŞKE

Neyse dedim ya başka ülke olsa başka tartışmalar yapılırdı bu konuda. Bilenleri benim gibi uzaktan takip edenlerinden daha çok konuşur, asıl neden ortaya çıkardı. En azından konu gündem olurdu. Ülkenin bir umudu var. Bu umuda tutunup haziran sonu temmuz başını bekliyoruz. Yani can çıkmadı ve hâlâ umut var. Spor için de böyle, her ne kadar bir dal daha sessiz sedasız kırılıp gittiyse de.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’