YAZARLAR

Seçmenin tuhaf coşkusu

Ağaçların arasına sıkıca gerilmiş afişler çarşının ortasında. Heykelin önünde buluşuyorsunuz dört kişi. Akraba değilsiniz şu an. Bir iş başarmaya, büyük bir iş başarmaya inanmış dört kişisiniz. Uzaktan kötü şiirler yazan biri sizi görse, “dört inanmış yürek” falan diyebilir, o denli heyecanlı ve komiksiniz. Başaracağınız büyük iş de, afiş indirmek.

Türkçe sürprizli dil. Kelime hem “seçmen”, hem “seçme” olarak okunabiliyor. Bu dili en yaygın konuşan ülkede üç ayda bir, bir şey seçildiği için “seçme” değil, “seçmen” olanının coşkusuna gidiyor insan aklı. Neydi ortaokul öğretmeninin söylediği o söz? “Aqıl aqıl gel qafama taqıl.” Zülküf müydü adı. Okulunuzu Türkislamlaştırma hamlesinin üç atlısından biri. Öteki İsmail ve Mesut. Aynı tip bıyıklar –sonradan siyasetin olmazsa olmazı olan bıyık tipi–, neredeyse aynı ses tonu, tabii ki aynı kelime kadrosuyla anlatılan meseller, kıssadan hisseler, faziletler. Hey maşallah.

Seçtiğin hiç kimse kazanmadı. Yokla hafızanı, ilkokul üç. Bütün önemli şeyler ilkokul üçte başlar, orta ikide biter. Boşuna yazmış adam orta ikiden terk olanları? Sınıf başkanı seçimleri. Kulisler, çok komik de olsa vaatler, her şeyin çok ufağı var ama var. Kulis de, vaat de, tehdit de. Adaylar ikiye iniyor, oylar biraz ilkel sayılıyor. A’yı seçenler, hop eller havaya. B’yi seçenler, hop eller havaya. Aşırı şeffaf, her şey ortada, düşmanlıksa düşmanlık, dostluksa dostluk. Bahçelerde hesaplaşma iç geçirmeleri, açıkça laf atmalar, hepsi ortada. B’yi destekliyorsun. Tabii ki A kazanıyor.

Ortaokul iki. Bütün kuyrukların birbirine dolandığı, aynı anda bütün kuyrukların koptuğu zamanlar. Duvarlarda, bahçelerde, ağaç kovuklarında, belediye hoparlöründe, at arabalarında, seyyar minibüslerde, şık otomobillerde hep vaat, hep ses. Gürültü. Destekleyecek kimse yok, var da yok. Desteklerseniz zaten kazanamayacağınız söyleniyor. Seçmek işlemi artık o kadar ilkel değil, el kaldırmıyorsunuz, sandık başına gitmeniz lazım. Sen bir şey seçemiyorsun zaten. Sana sandık başı uzak henüz. Aklında elini kaldırdığın o an var. B’ye el kaldıran bir avuç insandınız. A, ahmağın tekiydi.

Ağaçların arasına sıkıca gerilmiş afişler çarşının ortasında. Heykelin önünde buluşuyorsunuz dört kişi. Akraba değilsiniz şu an. Bir iş başarmaya, büyük bir iş başarmaya inanmış dört kişisiniz. Uzaktan kötü şiirler yazan biri sizi görse, “dört inanmış yürek” falan diyebilir, o denli heyecanlı ve komiksiniz. Başaracağınız büyük iş de, afiş indirmek. Asmak bile değil, asılmış bir afişi, iki ağacın arasına gerilmiş bir afişi indireceksiniz. Nasıl? İpe hep beraber asılacak ve kopmasını bekleyeceksiniz. Ne bilesiniz bazı iplere kınnap diyorlar. Akşam karanlığında büyük olayınız için her şey hazır. Kopmuyor ip. Birileri geliyor, kaçışıyorsunuz. Desteklemedikleriniz kazanıyor. B ile aynı insanları desteklediğinizi biliyorsun.

Lise. Hiçbir şey ilginç değil. Her şey çok ilginç. Berbat şiirler yazılan zamanlar. Takıma kaptan seçilecek. İpe asılıp koparamayanlar neredeyse tam kadro yan yanasınız. Halen sandık yok ama el kaldırmak da yok. Bir kâğıda isim yazıp uzatıyorsun. Kimin seçildiği silinmiş olabilir zihninde ama kimin seçilmediğini iyi hatırlıyorsun. Senin desteklediğin seçilmiyor. B artık çok uzakta. Yanında olsa o da seninle üzülürdü, diye düşünüyorsun. O sene finalde büyük fark yiyerek yeniliyorsunuz. Kaptan sakatlıyor kendini. Kimse kimseyi seçmiyor sonradan. Lüzum kalmıyor. Takım yoksa, kaptan da yoktur.

Üniversite. Artık sandık başına gidebilirsin. Mühür vurup imza atabilirsin, kimliğini gösterdikten sonra. Perdenin arkasına geçebilir, kimsenin izlemediğinden emin olarak, gönül rahatlığıyla birini seçebilirsin. Canın çekmiyor. Değil mi ki şimdiye dek desteklediklerin kazanmadı. Hiçbiri. Hiçbir anda ve alanda. Seçsen ne, seçmesen ne? Hem artık daha başka şeyler düşünmeye başladın. Kötü şiirler yazan biri seni uzaktan görse, “adanmış yürek” falan derdi. Gitmiyorsun sandığa mandığa. Her şey uzak. Her şey yakın. Birileri seçiliyor gene. Bakıp geçiyorsun.

Haziran. Yıllardan bir yıl, aylardan haziran. Destekliyorsun.

İlkokul, ortaokul, lise, üniversite hepsi uzakta. Wêlî ha wêlî lo Heseno wêlî. Şarkılar dalga dalga büyüyor.

Bu yazı 2013’te yayımlanmıştı.


Mehmet Said Aydın Kimdir?

1983 Diyarbakır. Kızıltepeli. Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Üç şiir kitabı var: “Kusurlu Bahçe” (2011), “Sokağın Zoru” (2013), “Lokman Kasidesi” (2019). “Kusurlu Bahçe” Fransızcaya tercüme edildi (2017). “Dedemin Definesi” (2018) isimli otobiyografik anlatısı üç dilli yayımlandı (Türkçe, Kürtçe, Ermenice). Türkçeden Kürtçeye iki kitap çevirdi. BirGün ve Evrensel Pazar’da “Pervaz” köşesini yazdı, Nor Radyo’da “Hênik”, Açık Radyo’da “Zîn”, Hayat TV’de “Keçiyolu” programlarını yaptı. Editörlük yapıyor.