Gökdelen azgınları ve yalın ayaklar
Suud-Emirlikler koalisyonu, 13 Haziran’dan beri Hudeyde limanı ve havaalanını ele geçirmek için bombardıman yapıyor. BM insani yardım kurumları, “Hudeyde limanı Yemen’in ana yaşam damarı. İlaç dahil temel ihtiyaç maddelerinin yüzde 70’i ülkeye Hudeyde’den giriyor” diye uyardı. Dinlemediler.
Yemen; Amerikan, Fransız ve İngilizlerin, Körfez’deki yağlı müşterileri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) adeta ‘soykırım’ yaparak kendilerini tatmin etsinler diye çiğnettikleri yer olmalı!
Uzak diyar Yemen 3 yıldır gözlerimizin önünde ölüyor.
BM Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bas bas bağırıyor:
- Mart 2015’ten beri ölen veya yaralananların sayısı 66 bini buldu.
- İnsani yardıma ihtiyaç duyanların sayısı 22.2 milyon. Bunların 18 milyonu gıda temininde zorluk çekiyor. 8 milyonu ise açlık sınırında yaşıyor. 5 yaş altı 400 bin çocuk yetersiz beslenmeden dolayı muzdarip.
- 16 milyon insan temiz su ve temizlik gereklerinden yoksun.
- 16.4 milyon insan sağlık hizmeti alamıyor.
- Sağlık kuruluşlarının yüzde 50’si ya çalışmıyor ya da çok yetersiz.
BM uyarıyor da umursayan yok!
Yemen’deki Yasal Haklar ve Kalkınma Merkezi’ne göre 300’ün üzerinde sağlık kuruluşu havadan bombalandı. Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün üç hastanesi vuruldu. Son vurulan hastanede 11 kişi öldü, 19 kişi yaralandı. Onlar da feryat figan ama nafile.
Özellikle tarım işletmeleri, buğday siloları, gıda depoları, benzin istasyonları vuruluyor. Yemenlilerin yaşam damarları, nefes boruları bir bir kesiliyor.
Bakarsanız ‘uluslararası koalisyon’ sivil kayıplar konusunda çok titiz! Hep öyledirler!
Associated Press (AP) Yemen’in güneyinde BAE askerlerinin kontrolündeki hapishaneleri araştırdı. Çıkan tablo ürkütücü: BAE askerleri, sekizi askeri üslerde olmak üzere 21 gizli hapishanede “Cep telefonu saklıyorlar” gerekçesiyle tek tek mahpusların anüslerine cop sokma, tecavüz etme, kusturuncaya kadar dayak atma, asma, cinsel organlarına elektrik verme, hayalarından taş sarkıtma, havaya kaldırıp betona çarpma, köpeklerle korkutma ve bütün bunları filme alma gibi insanlık dışı muamelelerde bulunuyor.
Tepki var mı? Ne münasebet!
Niye olsun ki?
Körfez’deki ortakları, Guantanamo ve diğer hayalet hapishanelerde işkencenin el kitabını yazmış Amerikalıların ayak izlerinden gidiyor.
Yemen’deki müttefiklerine desteğini esirgemeyen Pentagon’un sözcüsü Adrian Rankine-Galloway, “Güvenilir bilgi yok” diyerek BM’nin de haberdar olduğu insanlığa karşı suçları örtbas ediyor.
Burika Askeri Üssü gibi gizli hapishanelerin bulunduğu yerlerde Amerikalı askerler de görev yapıyor. Yani Pentagon’un olup bitenlerden habersiz olması mümkün değil! Mukalla’daki Riyan Hapishanesi’nden bir yetkili açıkça, “Amerikalılar kirli işleri için Emirlikleri eldiven olarak kullanıyor” demiş. Mükemmel bir teşhis.
Britanya’da muhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, Başbakan Theresa May’in suç ortaklığını yüzüne okuyor ama kızaracak yüz yok. Amerikan Kongresi ve Fransız Parlamentosu’nda da aykırı sesler çıktı ama o kadar, ses, sadece ses.
***
2015’ten beri Yemen’i lime lime eden saldırıların yeni adresi Kızıldeniz kıyısındaki Hudeyde.
Suud-Emirlikler koalisyonu, 13 Haziran’dan beri Hudeyde limanı ve havaalanını ele geçirmek için bombardıman yapıyor. BM insani yardım kurumları, “Hudeyde limanı Yemen’in ana yaşam damarı. İlaç dahil temel ihtiyaç maddelerinin yüzde 70’i ülkeye Hudeyde’den giriyor” diye uyardı. Dinlemediler.
“İnsani damar” ele geçirilince direnen Yemenlilerin dize geleceğini düşünüyorlar.
Küresel ağalardan çıt yok.
Olmaz çünkü bizatihi kendileri bu suçun ortakları.
Yemen savaşı Britanya, Fransa ve ABD’deki silah üreticilerinin geleceğini kurtarıyor. Üç ülke de bu savaşı hem silahlarıyla hem siyaseten destekliyor.
Dahası var: Hudeyde cephesine sürülen 2 bin asker Eritre’deki Amerikan üssünde eğitildi. Amerikan Yeşil Bereliler sahada kritik operasyonları koordine ediyor. Suudi-Emirlik uçaklarına havada yakıt ikmalini Amerikan uçakları sağlıyor. İstihbarat ve koordinatlar da Amerikalılardan. Fransızlar mayın-patlayıcı temizleyerek Hudeyde’de BAE askerlerinin ilerlemesini sağlıyor. O yüzden bu üç ülkenin parlamentolarında üç-beş aykırı ses demokrasinin faziletleri kitabına renk katmaktan öteye geçemez.
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Biden pimi çekti, dünya Putin’in insafına kaldı! 21 Kasım 2024
Rusya niye ‘Türkiye işgalci’ dedi? Ve Suriye’de birkaç senaryo… 18 Kasım 2024
Dünya barışını fanatikler sağlayacak: 'Tanrı Orta Doğu’yu Korusun!' 14 Kasım 2024
Erdoğan, Trump’ı yine tongaya düşürür mü? 11 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI