YAZARLAR

Meksika'da sol mu kazandı?

Meksika’da solcu-sosyal demokrat aday Obrador seçimi kazandı. Allah benzetmesin yaklaşık 50 yıllık sağcı iktidarı yani bildiğiniz bileceğiniz yolsuzluğa en çok batmış partilerden birini, büyük oy farkıyla yendi. Güzel geliyor insana çünkü bu dönemde sadece uyuşturucu çetesi savaşlarından 26 bin kişi öldü. 36 bin kişi kayboldu. Bu iktidar sırasında yeni meslekler gelişmişti. Mesela birisi küvette asit içinde ceset yok ediyordu...

"Biz zaferleri severiz." James Petras anlatıyordu. ABD hapishanelerinde seminerler veriyordu. Bir salon dolusu mahkum onu dinliyordu. Neredeyse hepsi siyahtı, geri kalanı Hispanik. İşçi sınıfından bahsediyordu. Mesela, yoksulluğun nedenlerinden, ince bacaklarıyla boyunlarına yapışıp kanlarını emen kırım kapital kenelerinden ve emekten. Yani -dizi diliyle- lanet olası kapitalizmden. Hepsi hiç ses çıkarmadan dinliyordu. Hepsinin doğrudan yaşadığı ama belki de içinde boğulduğu için bilmediği şeylerdi anlattıkları. Sonra çoğu siyahlardan oluşan Küba ordusunun, Güney Afrika ırkçı rejimine karşı kazandığı savaşı anlattı. Faşist rejime karşı siyahların kazandığı ilk zaferdi bu. Salonda herkesin yumrukları yavaş yavaş havaya kalkmaya başladı. Bütün siyahlar ve Hispanikler sıkılmış sol yumruklarıyla selamladılar bu zaferi. Gardiyanlar, çoğunluğu beyaz, tüfeklerinin ağzına mermileri sürdü… "Biz zaferleri severiz" diyordu James Petras…

Meksika’da solcu-sosyal demokrat aday Obrador seçimi kazandı. Allah benzetmesin yaklaşık 50 yıllık sağcı iktidarı yani bildiğiniz bileceğiniz yolsuzluğa en çok batmış partilerden birini, büyük oy farkıyla yendi. Güzel geliyor insana çünkü bu dönemde sadece uyuşturucu çetesi savaşlarından 26 bin kişi öldü. 36 bin kişi kayboldu. Bu iktidar sırasında yeni meslekler gelişmişti. Mesela birisi küvette asit içinde ceset yok ediyordu ve bunun için de sadece 50 dolar alıyordu. Sürümden kazanıyordu. Katliamlar ve cinayetler PRI’nin sadece müsamaha gösterdiği bir şey değildi. Mesela PRI’den bir başkan 1968 yılında büyük bir öğrenci gösterisine adamlarını göndermiş, katliam yaptırmıştı. Meksika 1968 katliamını kolayca anlatabilirim size, 1 Mayıs 1977 katliamı gibiydi yani. Bu yüzden Obrador’un kazanması güzel tabii…

Zapatistalar ilk defa bu başkanlık seçiminde aday gösterdiler. Yerli şifacı bir kadındı bu. Zapatistalar’ın devlet başkanı adayı Marichuy, devlet fonlarını reddederek, geniş imza toplama ağlarıyla yüz binlerce imza topladı. Daha önce biz Sub Kumandan Marcos’la konuşuyorduk. "Yavaş yavaş ama politik olarak gelişen bir toplum hayal ediyoruz; politikadaki zamansal durgunluğun ve esaretin kaldırıldığı. Modern demokrasilerde politika çok kesin bir takvime sahiptir. Demokratik bir gün, yalnızca seçim günüdür. Geri kalan zamanda demokrasi yoktur. Hükümet görevlileri kararları verirler ve toplum tekrar bir seyirci durumuna düşer ya da hükümetin kararlarının bir kurbanı. Bizce sürekli politik varlığını devam ettirmek için toplum örgütlenmeli ve hükümeti sürekli olarak rapor vermesi için zorlayabilmeli. Bu yollarla yurttaşların veya insanların gelişmesi için çok şeyler yapılmalı. Örneğin; yurttaş toplum örgütlerinin büyümesi ki, bunlar toplumun kendine, hükümetin doldurmadığı, fakat doldurulması gereken alanlar tahsis etmesinin yollarıdır. Bu çok önemli. Özellikle demokrasi olmayan ülkelerde daha çok edilgen bir topluluk vardır. Ben dünya yurttaş örgütleri ile dolu olmalı demiyorum. Fakat toplumun kendi alanlarına sahip olabileceği bir dünyadan söz ediyorum. Profesyonel politikacı ya da bir siyasal partiye üye olmak zorunda kalmaksızın hükümet politikalarına etki edebileceği, tartışabileceği ve sesinin bir ağırlığa sahip olabileceği bir dünyadan…"diyordu.

Buna karşın ilk defa aday gösterip, hatta parti kurup seçime katıldılar. Ancak burada Marcos’un dedikleriyle çelişen bir durumun olduğu ya da EZLN politik düşüncelerinin değiştiği söylenemezdi zaten. Neredeyse her seçim döneminde olduğu gibi Zapatistalar, seçimin yarattığı bir alanda, kendi düşüncelerini yaygınlaştırma biçimlerini, bu sefer yerli bir kadın adayla gerçekleştirdiler. Daha önce de bir seçim döneminde başkent Ciudad Mexico’ya uzun yürüyüş düzenlemişler, bir seçim döneminde Sub Kumandan Marcos ‘Delagado Zero- Sıfırıncı delege’ olarak Meksika’nın bir çok bölümünü dolaşıp Zapatista düşüncelerini aktarmıştı.

Bu yüzden Marichuy için toplanmış yüz binlerce imzaya rağmen Zapatistalar, yine de bu seçime katılmadılar. Obrador da dahil hiç kimseyi desteklemediler. Seçimden önce yaptıkları açıklamada “Ülkenin dört bir yanındaki binlerce yoldaşın destekleri ve destek ağlarının seferberliği sonucunda utanmazca şu anlaşıldı ki oy pusulasında görünmek için bizim gibi olmadığımızı göstermek ya da en kötü olduğumuzu garanti etmek zorundayız. İmzalar sahte olmalılar yoksa sayılmazlar ve eğer para harcarsak bu belirsiz kaynaklardan gelmelidir, eğer bir şey söyleyeceksek, bu bir yalan olmalı, ciddi bir şey üzerinde anlaşırsak, bunu bozuk gazetecilerle, bankacılarla, uyuşturucu kartelleriyle politikacılarla yapmalıyız ama asla ve asla Meksika halkıyla değil. ”diyorlardı ve ekliyorlardı bu yüzden tek yol, hep beraber aşağıdan halk örgütlenmeleri…

Yine de Meksika’da, dünyanın en kirli iktidarlarından biri kaybetti. Bunun keyfini çıkarın şimdilik. Petras’ın dediği gibi "Biz zaferleri severiz"…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...