YAZARLAR

Durduğu yerde değer kaybeden Süper Lig

Ülke futbolu batarken şimdi herkes aynı gemide. Ve her geçen gün durduğu yerde batmaya, değer kaybetmeye devam ediyor bu lig hem yöneteniyle hem yayınlayanıyla hem de sunan ve yorumlayanlarıyla...

Döviz kurundaki dalgalanma bir anda herkesin güne günaydın demeden önce, “Dolar 6, euro 7, domatesin kilosu 8 TL“ sözleriyle başlamasına neden oldu. Ali Koç'un Fenerbahçe'nın borcunu 621 milyon euro olarak açıkladığı günkü TL değeri ile bugünkü TL değeri arasındaki farkla Hırvatistan'da bir futbol kulübü alınabilir. Ancak, şu anda kur farkından dolayı sorun yaşayan tabii ki tek takım Fenerbahçe değil. Tüm Süper Lig ve 1. Lig takımları bu konunun mağduru.

21 Kasım 2016'da satıldı yayın hakları BeIN Sports'a. Sadece de Süper Lig'in değil, 1. Lig'in de yayın haklarına 500 milyon dolar + KDV ödedi. Yani hafta başına 18 maça ödenen para bu. Daha detaylı olarak konu hakkında yazdığım yazıya geri dönüp bakabilirsiniz.

ŞİMDİ HEPİNİZ AYNI GEMİDESİNİZ

.

Bugünlerde bazı gazetelerde ve internet sitelerinde, BeIN Sports'un yayın haklarını alırken ödemeyi o günkü kurdan sabitleyerek yapıyor oluşu “ortaya çıktı“ çıktı denilerek yazılıp yayınlanıyor. Halbuki ortaya çıkan bir şey yok. Ortada olan bir şey ortaya çıkmaz. O gün buna itiraz etmeyenler, edemeyenler veya durumun farkında olmayanlar bugün yaşanana 'ortaya çıktı' diyorlar ya da Katarlılar'ın kur golü diyorlar. Katarlılar o golü 1.5 sene önce attı. Asisti de, Recep Tayyip Erdoğan'ın takımının Başkanı Göksel Gümüşdağ, o dönem Kulüpler Birliği Başkanı'ydı, o yaptı. Savunmada sadece Aziz Yıldırım vardı. Katarlılar'ın attığı kur farkı golü ile bir Neymar alınabilir sanırım, en azından bir Ronaldo alınır. Detayları Cumhuriyet'ten Arif Kızılyalın yazmış.

Ülke futboluna zararı olacağı çok belliydi, kulüplerin batağa sürüklendiği açıktı. Anonim şirket olan kulüpler bu kur sabitleme teklifini kabul ederek takımlarını uğrattıkları zarardan dolayı sorumlu ve suçludurlar.

Kur farkı konusunu zamanında çok az sayıdaki gazeteci dile getirdi. Dile getirenler de şu anda BeIN Sports bünyesine geçti. Ülkedeki medya yapısı o kadar berbat bir hale geldi ki, hayatta kalmak için dün kara dediğinin bugün yanında yer almak zorunda kalabiliyorsun. Ülke futbolu batarken şimdi herkes aynı gemide. Ve her geçen gün durduğu yerde batmaya, değer kaybetmeye devam ediyor bu lig, hem yöneteniyle hem yayınlayanıyla hem de sunan ve yorumlayanlarıyla...

İSTİSMAR KARŞISINDA SUSAN İSTİSMARA ORTAKTIR

Geçtiğimiz hafta BeINSports'un kur farkı skandalından daha büyük bir skandal daha yaşandı ülke sporunda. Türk Telekom'un sponsorluğunda gerçekleşen bir basketbol yaz kampında. 11-14 yaş arasındaki çocukların katıldığı kampın son gününde kampta 'antrenör' ünvanıyla bulunanlar çocuklara toplu istismarda bulunuyorlar. Bu sırada video çeken çocuklar bu görüntüleri yayınlıyor. Bu, haberi sadece bazı internet siteleri, Ulusal TV, Aydınlık ve Cumhuriyet'te görebildik. Diğer spor medyalarında, önde gelen spor muhabiri ve yorumcularının dilinde, yazısında, sosyal medya paylaşımlarında göremedik, en azından ben göremedim.

Bu yaşanan olay, sıradan bir yaz kampında birkaç densizin yaptığı olaydır denilip geçilecek seviyede değil. Spor kamplarında antrenörlerin kadın erkek ayırt etmeden gerçekleştirdiği ne ilk ne de son olay. Ancak bu haber merkez medyada yer alamaz. Çünkü üç yıl boyunca basketbol liglerinin de resmi yayıncısı olarak temmuzda anlaşma sağlandı. Sıradan bir olay için koskoca kurumun itibarını zedelemeye gerek yok. Zaten kurum da gerekli açıklamayı yaptı, mağdurun yanında olacağını açıkladı. Mağdur olduktan sonra birinin yanında olmak kolay. Bundan prim de yapmak basit. Fakat bunlar için önlem alabilecek akla, iradeye sahip olmak daha mühim.

Peki onlar mağdur olmadan önce önlem almak için bu kurumlar ya da kuruluşlar neredeydi? O yaz okuluyla ihale sözleşmesi imzalayanın işine devam etmesi doğru mu? Bunları soracak spor medyasında çalışan gerçek gazeteciler nerede? Ah pardon NBA'de Draft vardı. Fenerbahçe'nin Benfica maçı daha önemliydi. Gomis'in kaprisleri her zaman 11-14 yaş aralığındaki bir çocuğun yaşadığı travmadan ve tacizden daha önemliydi çünkü.

İYİ Kİ VARIZ!

08.08.2018'de 2'nci yaşını kutlayan Gazete Duvar'ımızın doğum günü kutlu olsun! Ülkenin en karanlık, medyanın en suskun günlerinde varlığına en çok ihtiyaç duyduğumuz biçimde yayınlarına devam edebilmesi en büyük dileğimdir. Mutlu yıllar Gazete Duvar!


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.