YAZARLAR

NBA'de 'üçgen hücum'un bir kenarı eksildi: Tex Winter

Phil Jackson, Michael Jordan, Shaquille O'Neal, Kobe Bryant, Scottie Pippen... Sadece NBA'in birkaç efsane oyuncusu ve koçlarının kaderini değiştirmedi o. Bir basketbol kültürü de yarattı. Yarattığı o kültürle bir şehrin kaderini değiştirdi. Chicago Bulls'u, NBA'in en sıradan takımıyken dünyanın en popüler ve efsanevi temsillerinden biri haline getirdi.

Tex Winer (solda), Phil Jackson

Geçtiğimiz gün basketbol dünyası çok önemli bir insanı kaybetti: Tex Winter. Spor köşelerinde genelde popüler isimlere yer verilirken ben bu hafta köşemde Tex Winter'ı anlatmak istedim. Birçok insanın “bu adam da nereden çıktı şimdi?” sorularını duyar gibi oluyorum şu anda. Basketbol ile yakından ilgilenen, özellikle NBA'i çok iyi bilen herkes Tex Winter'ın kim olduğunu gayet iyi bilir. Tex Winter, basketbolda "üçgen hücumu"nu yaratan zat-ı muhteremdir. Hani şu Phil Jackson'ın Chicago Bulls'u altı, Los Angeles Lakers'ı beş kez şampiyon yapan sistemi. Zaten Tex Winter da Phil Jackson'ın uzun yıllar boyunca yardımcılığını yapmıştır. Phil Jackson bugün “Yüzüklerin Efendisi” olarak anılıyorsa Tex Winter da kısaca Gandalf'ın kendisidir. Notaları yazan elbette Phil Jackson'dı her zaman ama o notaların aralarındaki boşluklar yok mu? İşte sanat oralarda bir yerlerde gizlidir aslında. Yani Tex Winter gerçek anlamıyla “görünmeyen kahraman”dır. Ama biz bu köşemizde o kahramanı görenlerden olalım bu sefer. Biz onu üçgenin iç açılarında değerlendirelim.

CHICAGO BULLS VE MICHAEL JORDAN

Size bir soru sorayım; Michael Jordan, Phil Jackson takımın başına gelmeden evvel neden bir kez bile bırakın NBA finalini, bir kez bile Konferans Finali'ne ulaşmayı başaramadı? Michael Jordan, yine mükemmel ve dominant bir oyuncuydu halbuki. Bazı bakış açıları vardır Phil Jackson ile alakalı. Örneğin; Phil Jackson hoca moca değil, sırtını çok büyük süper yıldızlara dayayıp “kazanmış” bir koçtur. Peki konuya giriş sorum böyle düşünenler için yeterli bir cevap olur mu? Bütün iş oyun sistemi. Tex Winter'ın "üçgen hücum"u Jordan'ın harekette olan topu kanatta ve boş alanda almasını sağladı yıllarca. Böylelikle ona savunma yapmak için hareketlenen rakip oyuncuya karşı bir adım avantajlı olarak birebir oynama fırsatı yaratıyordu. Winter'ın icat ettiği bu hücum sistemi aslında pota altındaki uzun oyunculara daha fazla verimlilik sağlayan bir yapıydı. Çünkü kanatta hareketlenen top, merkezde uzun oyuncunun son pası aldığı takdirde boş bir turnike ile hücumu sonlandırmasını sağlıyordu. Yani Jordan'ın birçok asisti de böyle gelişiyordu oyun içinde. Dağılan savunmada kendisine “double team” yani “ikili sıkıştırma” geldiğinde Michael topu o an ya şutu atabilen Toni Kukoc'la, ya ortaya sürpriz koşu atan Pippen'la ya da pota altında Luc Longley veya Bill Wennington'la buluşturuyordu.

Winter'ın icat ettiği bu “üçgen”de bütün mesele topun hareketli kalmasıydı ve herkesin bir şekilde topu paylaşmak durumunda olmasıydı. Bu da her oyuncunun aktif ve verimli olmasını sağlıyordu. Düşünsenize bugünlerde Rockets'lı James Harden topu alıyor saniyelerce dripling yapıp birebir “isolation” yapıyor. Jordan da “isolation” oyununun yıldızıydı ama top Jordan'a en az iki en fazla dört pas üzerinden geliyordu. Yani saniyelerce bütün hücum süresi boyunca Michael topu sektirip kafasına göre iş yapmıyordu. Bu da Bulls takımının bütün oyuncularını sıcak ve hazır tutuyordu maç içinde.

Phil Jackson, Bulls'un başına ilk geçtiğinde uygulamaya çalıştığı bu “üçgen”i bir süre Michael'a kabul ettirememiş ve hatta aralarında birtakım problemler oluşmasına neden olmuştu. Devreye giren Winter, Michael'a bu oyunu kabul ettirip ikna etmişti. Hatta Michael'ın da mentörüydü. Daha sonra Jackson'la da tabir-i caizse “kanka” olan Jordan 90'lı yıllarda iki kez üç sene üste üste, toplamda altı şampiyonluk kazanarak NBA'e adeta ambargo koydu. Bugün Michael Jordan diye biri varsa bunda Tex Winter'ın payı herkesten büyük. Hatta Michael Jordan “Hall of Fame” konuşmasında bundan söz etmiştir.

SHAQ, KOBE VE MELEKLER ŞEHRİ

Bir önceki bölümde sorduğumuz soruyu hemen copy-paste yapalım. Shaquille O'Neal ve Kobe Bryant, Los Angeles Lakers'ı Phil Jackson takımın başına gelene kadar neden bir kez bile NBA finaline ulaştırmayı başaramadı? Bu konuya bir hikaye ile başlayalım. İlk kez Phil Jackson ve Tex Winter 1999 yazında Lakers takımıyla bir antrenman yapıyor. Üçgen hücumu anlatıyorlar, vesaire. Denemeler, yanılmalar, saçmalamalar... Kobe Bryant, üçgen hücumunu eleştirmeye ve söylenmeye başlamışken Tex Winter, Kobe'nin yanına yaklaşır ve elleriyle “altı” işareti yapar. Yani diyor ki bir takımı altı kez şampiyon yapan bir sistemi kralı gelse eleştiremez.

Tex Winter'ın “üçgen hücumu”nu en iyi oynayan takımın Bulls olduğu düşünülürdü ama hiç de öyle değil. Çünkü bu sistemin, uzun oyuncuların hücumdaki etkinliğine daha çok katkı sağlayan bir yapı olduğunu zaten daha önce de belirtmiştik. Bir de o hücumun, yani üçgenin aşağısındaki oyuncu da NBA tarihinin en dominant oyuncusu Shaquille O'Neal olunca işler daha da kolaylaşıyor. Üçgendeki oyunculardan biri uzun yani Shaq, diğeri ise neredeyse Michael Jordan seviyesinde bir Kobe Bryant. Yani sistem tıkır tıkır işledi. Lakers, dışarıdan boş şutları sokabilecek bir-iki oyuncuyu da kadrosuna katınca üst üste üç sene şampiyon olmaları kaçınılmazdı. O üç sezon boyunca Lakers, ligi tabir-i caizse döve döve şampiyon bitirdi. 2000, 2001 ve 2002 sezonları nasıl geçti kimse anlamadı.

2004'te Shaq'ın kadrodan ayrılmasıyla Jackson ve Winter da ayrıldı. Bir sonraki sene ikisi birden yeniden döndü ve son bir maceraya atılmak istediler. Bu sefer ellerinde sadece Kobe Bryant vardı. Yani Lakers'ı eski Jordan'lı Bulls sistemindeki üçgen yapısına döndürmek zorunda kaldılar. Tek farkı, Bulls çok sert bir takımdı ve savunma temelli bir oyun anlayışı vardı. Bu Lakers'a ise daha çok hücum temelli bir oyun yapısı hakimdi. 2009 ve 2010 yıllarında şampiyon olmayı başardılar.

ÜÇGENİN İÇİNDEYİZ, İZİNDEYİZ

Phil Jackson, Michael Jordan, Shaquille O'Neal, Kobe Bryant, Scottie Pippen... Sadece NBA'in birkaç efsane oyuncusu ve koçlarının kaderini değiştirmedi o. Bir basketbol kültürü de yarattı. Yarattığı o kültürle bir şehrin kaderini değiştirdi. Chicago Bulls'u, NBA'in en sıradan takımıyken dünyanın en popüler ve efsanevi temsillerinden biri haline getirdi. Bugün bencil, narsist olarak bilinen o süper yıldızların yollarını çizmesini sağladı. Onun felsefesi ve mentörlüğü ile imajları değişti. NBA tarihi baştan bir kitap olarak yazılacaksa ilk sayfada muhakkak onun da ismi yazılacaktır. Trend yaratmak ve yakalamak müthiş bir şey günümüzde ama onun yaptığı böyle bir şey değildi esasında. O bir oyunun tüm yapısını değiştirdi, kültürüne imzasını bıraktı. Ne Chicago onu unutacak, ne Los Angeles, ne de dünyada basketbolun sevildiği başka bir şehir.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.