YAZARLAR

Kurgulayasım var dünyayı

İstiyor ki insan, Sherlock Holmes ve John Watson’ın çabasıyla kötülük kimselerin yanına kâr kalmasın. Katiller bulunsun, ifşa olsun, adalet yerini olsun. Aynı anda gerçek hayatta (o ne demekse) babası Cemal Kaşıkçı’nın katili Suudi Veliaht Prens Salman’la besbelli apar topar getirildiği sarayda tokalaşırken fotoğrafı çekilen genç adama bakıyorum. Onun gözlerindeki nefret. İki elin birbirini kelepçe gibi bilekten kavrayışı…

Ülkede algıladığım hiçbir şey idrak sınırlarımda bir anlama denk gelemediğinden olsa gerek, Sherlock temalı video çalışmalara sardırdım bu kez de. Malûm, diziyi kerelerce izledim. Yazmalara doyamadım. Şimdi sıra geniş hayran kitlesinin diziden ya da Martin Freeman ile Benedict Cumberbatch’in oynadığı diğer filmlerden, kimi zaman gerçek hayattan (o ne demekse) sahneleri alıp kolajlayarak oluşturdukları alternatif kurgularda.

Daha doğrusu beynim sürekli kurgu kelimesine takılı. Hayatını kendi ellerinde hissetmiyorsan, çok fazla şeye maruz bırakılıyorsan, kurgusunu senin oluşturabildiğin hikâyelerden medet umuyorsun. Kısa ruh tahlilim bu. Kurgu yapmak, “editlemek” insana küçük tanrıcılık anları bahşediyor. Bir hikâyeyi kendince alternatif bir sona kavuşturmak, hayali ara sahneler tasarlamak, dış dünyayla git gide kopan bağın yanı sıra, dahil olduğun, seni besbelli büyüleyen hikâye içerisinde sadece izleyici olmaktan çıkıp bir özne olarak bazı boşluklara talip olmak demek. Sana göre boşluk olan alanlara. Yetinemeyişine.

Sherlock dizinde binlerce insan Sherlock Holmes ve John Watson’ın aşka sahip çıkmasına, yıllar içinde kerelerce sınanmış bir sevgiye kendini her şeyiyle bırakmasına dair bir beklenti içinde. Benim için de öyle. Sanki hayatımızın koca bir uçurumunu onlarla kapatmaya meyyaliz. Onlar başarırsa, bizim için de umut var, hayata inanmak var gibi.

İNSAN NİYE HİKÂYE KURAR?

İstiyor ki insan, artık bir şansı, iki varlığın birbirine iyi gelme, aşkla, sevgiyle bütünleşme fırsatı heba olmasın. Birbirlerini kaçırmasınlar, kişilik dinamitlemesinler, ego yarıştırmasınlar. En güçlü olacakları hale iradeyle teslim olsunlar. Korkularımızın arzu hali ez cümle.

İstiyor ki insan, onların çabasıyla kötülük kimselerin yanına kâr kalmasın. Katiller bulunsun, ifşa olsun, adalet yerini olsun. Aynı anda gerçek hayatta (o ne demekse) babası Cemal Kaşıkçı’nın katili Suudi Veliaht Prens Salman’la besbelli apar topar getirildiği sarayda tokalaşırken fotoğrafı çekilen genç adama bakıyorum. Onun gözlerindeki nefret. İki elin birbirini kelepçe gibi bilekten kavrayışı… Tabii özlerim Sherlock adaletini. Kanunların iflas ettiği yerdeki can havlini. Orası kabûslarımızın rüya hali ez cümle.

Dizi editlerinden birinde indie rock, alternatif müzik topluluğu The National’ın "Vanderlyle Crybaby Geeks" parçası kullanılmış. Ben bu kurgu video aracılığıyla ilk kez dinlediğim için şarkıyı, daha beter çarpıldım. Bu video da yukarıda anlattığım yetinemeyiş hikâyemize dair. Farklı filmlerden kareler kullanıldığı için bu arada Martin Freeman’ın ağlarken hep elini gözlerine götürüp yüzünü kapattığını, Benedict Cumberbatch’in ise durduğu yerde katıldığını fark ettim. Bu müthiş buluşların dünyaya ne faydası var bilmem. İnsan müptelalığın mantığını çözmek için de zamana ihtiyaç duyuyor.

KARARLAR, SEÇİMLER, BEDELLER

Sonra Aaron B. Dessner ve Matthew D. Berninger tarafından yazılıp bestelenen "Vanderlyle Crybaby Geeks"in sözlerine bakıp orijinal halini dinledim uzun uzun. Burası da kendi hikâyenizi oluşturmak için bir vaha adeta. Çünkü sözlerin çevirisi size kalmış. Kapalı, metaforik, farklı yorumlara açık. Yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgıların aşamalı devreye girişi ve o tok, bariton ses ise çok derininizden yakalıyor sizi. Bu benim yaptığım çeviri:

Evini terk et

Değiştir ismini

Yalnız başına yaşa

Ye kekini

Vanderlyle, ağla bebeğim ağla

Sular yükselse de

Seni şaşırtan hiçbir şey yok

Vanderlyle, ağla bebeğim ağla

Her şey affedildi

Kuğular yüzmekte

Her şeyi eblehlere izah edeceğim ben de

İçimizden en iyiler kendini

aşk için ipe çekiyor

İçimizden en iyiler kendini

aşk için ipe çekiyor

Avizelerden asılmış halde

Aynı küçük dünya

Ayaklarının altında

İçimizden en iyiler kendini

aşk için ipe çekiyor

İçimizden en iyiler kendini

aşk için ipe çekiyor

Vanderlyle, ağla bebeğim ağla

Sular yükselse de

Seni şaşırtan hiçbir şey yok

Vanderlyle, ağla bebeğim ağla

Her şey affedildi

Kuğular yüzmekte

Her şeyi eblehlere izah edeceğim ben de

Her şeyi eblehlere izah edeceğim ben de

Vanderlyle, şarkıcı Matt Berninger’in bulduğu uydurma bir isim, bir karakter. Müziğin tınısı ve ritmiyle yarattığı bir kelime. Bana pişmanlık ve keder duygusu yayan şarkıda aşkını korumak için rutininden kaçan ama ödediği bedelle sarsılan bir insanın bu uğurda yaptıklarını bir vakit hazır olduklarında başkalarına anlatma çabası var. Kendini aşk için ipe çekmeyenlere, yaşarken ölmeyenlere…

Böyle işte. Sadece paylaşmak istedim. En sahici olan yanım bu çünkü şimdilerde. Size de kendi hikâyenizi oluşturmak, dahası yaşamak için ilham ve güç vermesi dileğiyle.


Karin Karakaşlı Kimdir?

1972’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü’nün ardından Yeditepe Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. 1998’de öykü dalında Varlık dergisinin Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü kazandı. Karakaşlı’nın eserleri şunlardır: Başka Dillerin Şarkısı (Öykü, Varlık Yay., 1999; Doğan Kitap, 2011) , Can Kırıkları (Öykü, Doğan Kitap, 2002), Müsait Bir Yerde İnebilir Miyim? (Roman, Doğan Kitap, 2005), Ay Denizle Buluşunca (Gençlik Romanı, Günışığı Kitaplığı, 2008), Cumba (Deneme, Doğan Kitap, 2009), Türkiye’de Ermeniler: Cemaat, Birey, Yurttaş (İnceleme, Günay Göksu Özdoğan, Füsun Üstel ve Ferhat Kentel ile, Bilgi Üniversitesi Yay., 2009), Benim Gönlüm Gümüş (Şiir, Aras Yayıncılık, 2009), Gece Güneşi (Çocuk Kitabı, Günışığı Kitaplığı, 2011), Her Kimsen Sana (Şiir, Aras Yayıncılık, 2012), Dört Kozalak (Gençlik Romanı, Günışığı Kitaplığı, 2014), Yetersiz Bakiye (Öykü, Can Yayınları, 2015), İrtifa Kaybı (Şiir, Aras Yayıncılık, 2016), Asiye Kabahat’ten Şarkılar Dinlediniz (Anlatı, Can Yayınları, 2016). Karakaşlı halen Kültür Servisi, Gazete Duvar siteleri ve Agos gazetesinde yazmaktadır.