İran yaptırımlarına doğru: İran’da ekonomi tepetaklak
İran’a dönük ABD yaptırımlarının ikinci paketi 5 Kasım’da uygulamaya girecek. Ağustos başından bu yana ABD eliyle uygulanan bu yaptırım paketlerinin İran ekonomisi üzerinde olumsuz bir etki doğurması bekleniyor. İran ekonomisinin içinden geçtiği süreç ve yaptırımların etkisi İran’ın iç politikadan başlayarak yeniden yapılanmasını gerektirebilir.
İran yaptırımlarına kısa bir süre kaldı. Küresel gündemde ABD’nin bu yaptırımlarının etkisi konuşulmaya başlandı. İran yaptırımları ABD tarafından İran’ın belirli sektörlerine uygulanan bir dizi ekonomik, enerji, ticari ve askeri kısıtları konu alıyor. Yaptırımlar BM Güvenlik eliyle uygulamaya sokulmadığı için zorunluluk içermiyor. Ancak ABD bu zorunluluğu kendi politikaları ve önlemleriyle oluşturmaya gayret ediyor. Petrol ihracı ve finansal yaptırımları hedef alan ikinci yaptırım paketi 5 Kasım’da yürürlükte olacak. Yaptırımların İran ekonomisinin içinde bulunduğu durumu daha da kötüleştirmesi bekleniyor.
ABD YAPTIRIMLARINDA EKONOMİ SOPASI
ABD, İran’ın Suriye, Lübnan ve Yemen başta olmak üzere, elindeki balistik füzelerle Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırdığını iddia ediyor. İran ile yapılan nükleer anlaşmanın da sadece nükleer alanı içerdiğini ve İran’ın konvansiyonel güce dayanan askeri faaliyetlerini sınırlandırmadığını savunuyor. İşte bu noktada yaptırımlarla İran’ı müzakere masasına çekmeye ve ABD’nin istikrar anlayışına göre politikalar uygulamaya zorlamak istiyor.
Washington temelde İran’ın taleplerini yerine getirmesi için ekonomiyi bir araç olarak kullanarak Tahran’ı kendi istediği gündeme ve önceliklere razı etmeye çalışıyor. Buna bağlı olarak İran ekonomisine yönelik olumlu katkılar ABD’nin çeşitli girişimleriyle engellenmeye çalışılıyor. ABD yalnızca devletleri değil ekonominin güçlü özneleri şirketleri de ikna etmeye çalışıyor.
Dünya genelinde her ülke kendi önceliklerine göre ABD ile İran arasında bir seçim yapıyorken, ekonomisi doğrudan hedef alınan İran ne durumda? İran ekonomisine yaptırımların etkisi var mı?
NÜKLEER ANLAŞMA İLE KALKINAN EKONOMİ
İran’ın Nükleer Anlaşma öncesi ekonomisinde sorunlar vardı. Nükleer Anlaşma ekonomik anlamda İran’ın gelişmesinin anahtarı konumumda yer alıyor. IMF’ye göre yaptırımların kalktığı 2016’da İran ekonomisi yüzde 12.5 büyüdü. İran Ekonomi Bakanlığı 2017 verilerine göre 2016’de yüzde 12’lik ve 2017’de yüzde 4.8’lik büyüme gerçekleşti. Dünya Bankası İran Raporu 2017’ye göre İran Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 439.5 milyar dolarlık değere sahip. IMF verilerine göre kişi başına düşen gelir aynı yıl 5 bin 400 dolar civarındaydı. Bu yaptırımlar sonrası gelirin yaklaşık 600 dolar artması anlamına geliyordu.
İran üzerinde BM yaptırımlarının en fazla karşılık bulduğu alan petroldü. 2013’te BM yaptırımları devredeyken İran yalnızca 1.1 milyon varillik petrol ihraç ederken bu rakam 2018’de 2.5 milyon varile çıktı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2017 Dünya Enerji Görünümü Raporu’na göre İran dünyadaki en büyük ikinci doğal gaz ve dördüncü petrol rezervine sahip ülke. İran ekonomisine petrolün katkısı yüzde 30 civarında. Ekonominin büyük bir kısmı ise hizmet sektörüne dayanıyor. Yaptırımların kalkmasıyla ilk petrol kargosu Avrupa’ya giden İran’ın en büyük petrol ihraç merkezleri Çin, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve Japonya.
Genel olarak ülkenin yabancı yatırım çekme kapasitesine bakıldığında 2016’da bir önceki döneme göre yüzde 56 artarak 3.37 milyar dolar yabancı yatırım gerçekleşti. İran’a en fazla yabancı yatırım Çin’den geliyor. Yaptırımların kalkmasının ardından İran ekonomisindeki tırmanma ABD yaptırımlarının uygulanacak olması beklentisiyle yerini sarsıntıya bıraktı.
YAPTIRIMLAR VE İRAN EKONOMİSİNDEKİ SARSINTI
İran ekonomisindeki sarsıntının başlangıcı Kasım 2017’de Trump’ın yaptığı basın açıklamasında İran Nükleer Anlaşması’ndan çekilebileceklerini söylemesiydi. Mayıs 2018’de ABD’nin İran Nükleer Anlaşması’ndan çekilmesi ve peşi sıra İran’a dönük bir dizi yaptırımı hayata geçireceklerini ilan etmesiyle ekonomideki olumsuz seyir beklentisi gerçekleşti.
Ekonomideki olumsuz tablonun en net göstergesi İran para birimi riyalin dolar karşındaki rekor değer kaybıyla yaşanıyor. Eylül başında ilk yaptırım paketinin uygulanmasının hemen öncesinde İran riyali tarihi bir rekor kırarak Ağustos 2017’ye göre, Ağustos 2018’de ABD doları karşında yüzde 172 değer kaybı yaşadı. Daha sonra riyaldeki düşüş biraz frenlense de İran para birimi 2018’in dokuz ayında ortalama yüzde 60 değer yitirdi. Örneğin 8 Mayıs’ta 1 dolar 37 bin 451 riyalken, halkın sokaklara dökülmesine neden olacak şekilde bu rakam 5 Ağustos 2018’de 43 bin 888’e çıkmıştı. Protestolar üzerine hükümet riyali 42 bin riyale sabitlemek durumunda kaldı. İran ekonomisindeki kriz yalnızca ulusal paranın dolar karşında değer yitirmesiyle sınırlı değil. İran ekonomisi Mart-Haziran 2018 arasındaki ilk çeyrekte yalnızca yüzde 1.7 büyüdü. Bunun ekonomideki en belirgin işareti Ocak 2018’de yüzde 9.7 olan enflasyon oranının Eylül 2018’de yüzde 31.4’e yükselmesinde de karşılık buluyor.
IMF ve Dünya Bankası güncellenmiş 2018 raporlarında İran’ın 2018-2021 arasında ortalama yıllık yüzde 1.4 düzeyinde büyümesi bekleniyor. Bu büyüme oranı önceki yıllara göre sert bir gerileme anlamına geliyor. Özellikle petrol gelirlerinde yaşanacak düşüş, riyalin değer kaybının enflasyonist etkisi ve işsizlik İran ekonomisindeki krizin temel gösterenleri olarak ele alınıyor.
SORUN YALNIZCA YAPTIRIMLAR DEĞİL
Söz konusu ekonomik göstergeler ve açık veriler İran ekonomisinde büyük bir sıkışma anlamına gelirken Tahran yönetimi aksi yönde çıkışlar yapmaya devam ediyor. İlk yaptırım sepetinin devreye girdiği ağustos ayında Dışişleri Bakanı Javad Zarif İran ekonomisinin yaptırımlardan fazla etkilenmeyeceğini söylemiş ancak riyal bu ay içinde dolar karşında rekor değer yitimi yaşamıştı. Nitekim kısa süre sonra halk sokaklara inerek gösteri yaptı.
5 Kasım’da yürürlükte olacak petrol ve finansal yatırımlar öncesi İran Enerji Bakanı Rıza Erdekaniyan ABD yaptırımlarıyla İran’ın petrol ihracatı günlük 1 milyon varilin altına düşmediği sürece bunun ekonomi açısından ciddi bir olumsuzluk yaratmayacağını söyledi. Eylül ayında günlük 2.5 milyon varil petrol ihraç etmesine karşın İran’ın enflasyon oranlarındaki yükseliş, işsizlikteki tırmanma dikkate alındığında Erdekaniyan'ın açıklamasında sorunlar var.
İran ekonomisinde kuşkusuz ki yaptırımlar olumsuz etki yaratıyor. Ancak durumu sadece ABD yaptırımlarına bağlamak, İran’daki ekonomi yönetimindeki sorunları anlama konusunda yeterli bir çerçeve sunmaktan uzak. Yolsuzluk yapan yöneticiler, kötü yönetim politikası, gerekli ekonomik tedbirlerin geç alınması ya da alınmaması, ekonominin yüzde 60’ında etkin olan devletin ve adaletin yozlaşmış yapısı da en az ABD yaptırımları kadar İran ekonomisi üzerinde olumsuz etkiye sahip. Tahran’ın petrol geliriyle güçlenmeye çalışması, değinilen diğer sorunlu konularda gerekeni zamanında yapmaması gibi yönetim sorunlarını ABD ile ilişkilendirmek doğru değil. Özetle hem iç faktörler hem de yaptırımlar İran’ı ekonomik açıdan zor günlerin beklediğini gösteriyor.
Mühdan Sağlam Kimdir?
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.
Yapay zekanın açıldığı kapı: Nükleerin yeniden keşfi 30 Ekim 2024
Cumhuriyet'in 101. yılı: Demokrasi, laiklik, anayasa, eşit yurttaşlık 29 Ekim 2024
Etiyopya’nın darboğazına BRICS bir çare olacak mı? 25 Ekim 2024
'Çözüm Süreci'nde muhatap Erdoğan değil Bahçeli gibi görünüyor' 21 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI