Belediye başkanlığı adaylığımı açıklıyorum
Ücretsiz ulaşım çok mümkün. Geniş kaldırımlar, her köşe başında bir park, kendine yetebilen, kent bostanları dolu bir kent çok mümkün. Hatta bana Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni (ABB) verin, Mars’a belediyeye ait uydu göndereyim. Olası mı? Hep beraber görelim.
Ankara’da MHP Gökçek’i, CHP ya da İYİ Parti Mansur Yavaş’ı, AKP ise Özhaseki’yi mi aday göstersin? İstanbul’da MHP'den Bedrettin Dalan, CHP'den Muharrem İnce, Gürsel Tekin, Akif Hamzaçebi, Mahmut Tanal, İlhan Kesici veya Abdüllatif Şener’den biri mi olsun? Ya da Celal Doğan’da iki parti anlaşsın mı?
Listeyi uzatmaya gerek yok, bu hâli bile çok sıkıcı. İsimleri konuşuyoruz ama kentte yaşadığımız sorunları, o sorunlara siyasetin getirdiği çözümleri hiç konuşmuyoruz. Yerel seçimde gözü kapalı kişileri mi yoksa gözümüzü dört açarak politikayı mı seçeceğiz? Kenti bilmeden, kentteki politikaları bilmeden yapılan işler yine son seçimdeki sonucu doğuracak, orası kesin.
Siz en iyisi beni aday gösterin. Ovacık dışında her yerde aday olabilirim ama bu yazıda sadece Ankara Büyükşehir için adaylığımı koyacağım. Politikayı öğrenmesi gereken biri olarak daha iyi tekliflere tabii ki açığım.
Öncelikle, belediyecilikte bir iddianız olmalı. İmar artışına dayalı bir yönetim istiyorsanız, asfalt ve betona dair iddianız var ise o konuda mutlaka AKP’den aday olmalısınız. Bunun nasıl olduğunu geçen hafta yazdığım için detayına burada girmeyeceğiz.
İddianız beton ve asfalt olmayacağına göre halktan yana, toplumdan yana olmalı. Mesela DP’nin kalesi İzmir’de Asfalt Osman’ı deviren İhsan Alyanak gibi olmalı. Olmalı ki böylece kente göç eden insanlara iş yaratabilesiniz, bugün TANSAŞ diye özelleştirilen, o gün belediye tanzim satışları olan bir gıda dağıtım zinciri kurabilesiniz. Düşünsenize İhsan Alyanak bugün bunları yapsa ülkede gıda spekülasyonları biterdi.
Ya da bir Vedat Dalokay gibi olmalı. CHP’nin yüzde 37 aldığı yerel seçimlerde yüzde 60’dan fazla oyla seçildi. Toplumdan yana söylemlerle geldi, "Ankara belediye başkanının kent suçunu yıkacağım" dedi. Düşünsenize Dalokay gibi bir aday olsaydı AOÇ’deki o kaçak yapılar olabilir miydi? Söğütözü’ndeki bütün o gökdelenler olmaz, o bataklık alan en fazla bir park olurdu.
İddianız sorun çözmek üstüne olmalı. Acaba hangi birimiz Halk Ekmek’in bir Ahmet İsvan çözümü olduğunu bilir. O şartlar altında fırıncıların halka pahalı ekmek satması karşılığında Halk Ekmek ile çözüm üretti.
Böylece 1973 seçimlerinde Asfalt Osmanlara karşı halktan yana politikalar üreten Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Eskişehir olmak üzere toplam 33 ilde CHP alırken, 22 ilde AP, üç ilde MSP, bir ilde DP ve sekiz ilde bağımsız adaylar belediye başkanlıklarını kazandılar.
Kazandıkları zaman daha fazlasını yaptılar. Bizler mesela Gezi direnişi derken parkı savunan halkı biliriz. Ama o zamanlar belediye başkanları savunurdu. Ege Bagatur, İnönü Parkı'nı mafyaya karşı savunmuş, bu yüzden de vurulmuştu. İyileştikten sonra görevine döndü.
SOLA ÇEKEN ADAYLAR SOLU BÜYÜTTÜ
Toplumu gözeten ve belediyecilikte böylece çığır açan bu adaylar solun oylarını yükseltti. 1968’de yüzde 33 civarındaki oylar 1973’te yüzde 42’yi aştı ve 1977 seçimlerinde yüzde 48’e çıktı.
FAZLADAN MARS’A UYDU VADEDİYORUM
1973 seçimlerinde hiç para olmadan, eğitimli kadro olmadan bu işler yapılıyordu. Bugün 1973’te yapılanların daha fazlasını yapabiliriz. Ücretsiz ulaşım çok mümkün. Geniş kaldırımlar, her köşe başında bir park, kendine yetebilen, kent bostanları dolu bir kent çok mümkün. Hatta bana Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni (ABB) verin, Mars’a belediyeye ait uydu göndereyim. Olası mı? Hep beraber görelim.
1973’te yapılanlara bakınca bugün sıfır enerjili, sıfır atıklı, kadınların gece yürüyebileceği kadar aydınlık, çocukların top oynayabileceği kadar güvenli, yaşlıların huzurevine değil rock konserine gidebileceği bir kent çok da zor değil. Bütün bunları yapacak para var. Kalan para ile Hindistan’ın 2013’te fırlattığı ve geçen günlerde Mars’a varan Mangalyaan uydusunun benzerini yollayabiliriz. Uydu 74 milyon dolara mal oldu. Bugünün parası ile 410 milyon TL, o zamanın kuru ile 150 milyon TL. Bütün bunları sizlere ABB’nin 2018 yılı performans programından yola çıkarak anlatacağım.
EGO MİNİBÜSTEN KÜÇÜK MÜ?
ABB'nin 2018 bütçesi 8 milyar TL. Bu bütçede ASKİ, EGO vs yok. ASKİ’nin bütçesi 3 milyar TL. Bu para ile musluklardan Kızılırmak suyu veriyor. EGO'nun bütçesi ise 1 milyar TL civarında. Peki EGO ne yapıyor? Bu kadar bütçe ile EGO otobüsleri günde 728 bin yolcu taşıyor. O küçük minibüsler ise günde 1 milyon yolcu taşıyor. Sadece sabah ve akşam çalışan servisler 800 bin yolcu taşıyor. Bir milyar bütçeli EGO’nun otobüsleri 728 bin taşıyor. Bu yolcu sayılarını EGO söylüyor.
Dolayısıyla ortada 10 milyar TL’nin çok üstünde bir belediye bütçesi var. Ama belediye halka değil başkalarına çalışıyor.
ÇÖPÇÜLER YOK İHALE VAR
Basit bir örnek verelim. Sokaklar çöpten geçilmiyor değil mi? Her taraf plastik atık dolu, 1992’deki geri dönüşüm çalışmasından beri 25 yılda zerre ilerleme yok. Neden biliyor musunuz? ABB’nin meydan, cadde, bulvar, köprülü kavşak, yaya alt üst geçitlerin, duvarların, atıl durumdaki arazilerin temizliği için harcadığı para 7,1 milyon TL. Yani bütçenin binde biri bile değil. Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak için ayrılan para ise 12,4 milyon TL. Topladınız, 19,5 milyon TL yaptı, yani bütçenin binde 2,5’i!
Peki çöp kutusu satın almaya, konteyner siparişine, yanına bank koymaya ne kadar harcayacak? 50 milyon TL. Atık organizasyonuna 19,5 milyon, kutusuna 50 milyon TL! Şimdi kentlerin neden çöpten geçilmediğini, geri dönüşüm, azaltım ve tekrar kullanma gibi bir organizasyon yapılamadığını anladınız mı? Yani sadece rakamların yerlerini değiştirerek birkaç yıl içinde sıfır atık olan, bugün toprağımıza, tuzumuza karışan plastik ambalajın yasak olduğu bir kent mümkün.
YEŞİLİN METREKARESİ ANKARA’DA 12,2 MİLYAR TL
ABB’ye göre 2017’de kişi başına 19,9 metrekare yeşil alan düşüyormuş. Bunu 2018’de 19,95 metrekareye çıkartacaklar. Yani 0,05 metrekare yeni yeşil alan. Bir karışa bir karış, bir kare kadar. Peki bunun için harcanacak para ne? 610 milyon TL. Yanlış duymadınız, kişi başına bir karışlık yeşil alan için 610 milyon TL harcanıyor. Düşünsenize bir metrekare deseniz 12,2 milyar TL yapar. Ankara’nın yeşili bu kadar değerli, metrekaresi 12,2 milyar TL. Tabii yeşil alan için beton ve asfalt dökmemek ve toprağa bakmak yeterli ama burada işler farklı. Yeşil alan diye yapılan harcama kalemi işte bunlar:
- Ağaç dikimi
- Çalı dikimi
- Mevsimlik çiçek
- Çim alan oluşturulması
- Yapılan halı saha sayısı
- Bakımı yapılan havuz ve fıskiye sistemleri
- Mezarlık bakımı
- Hazırlanan/hazırlatılan ağaçlandırma ve park peyzaj projeleri
- Kurumlara çiçek verilmesi
- Park bakımı
- Yeşil alan bakımı.
610 milyon TL yeşil alan maliyeti gözünüzü korkutmasın. Üstüne bir de rekreasyon alanı çalışmalarını ekleyin, onun için 332 milyon TL daha harcanacak! Yani Ankara’nın yeşil alanına giden para neredeyse bir milyar TL ama kentte doğa değil beton ve asfalt çoğalıyor.
MÜTEAHHİTE ÇALIŞAN BELEDİYE
ABB kentsel dönüşüm-gelişim ve diğer yatırım projelerine kaynak sağlamak amacıyla taşınmazların niteliklerine uygun bir şekilde değerlendirilmesini sağlamak için 208,5 milyon TL ayırmış. Yani müteahhite proje hazırlıyor. Bir de bu dönüşümün kamulaştırması var. Gecekonduda oturan insanların evlerini başlarına yıkıp müteahhite hazır hâle getireceksiniz. İşte bu kamulaştırma(?) için ayrılan para 125 milyon TL. Yani müteahhit yeşil gecekonduya beton diksin diye belediye 333,5 milyon TL harcayacak.
Sadece bu para bile yoksulların evlerine elektrik ve ısınma faturası ödemediği ve bunları iklim dostu karşıladığı sıfır enerjili tadilat yapmaya yeter.
YAYAYA 25 MİLYON, ASFALT VE BETONA 990 MİLYON TL
Ulaşımı ücretsiz yapmak ise en kolayı. Kaldırım tadilatına ayrılan para 25 milyon TL. Ama mevcut kaldırımlara bakmak yerine yıkıp kenarına beton bariyer döşemek ve kaldırıma tretuvar ve bordür yerleştirmek için ayrılan ise 290 milyon TL. Bu durumda mevcut kaldırıma bakmak 25 milyon, yıkmak 290 milyon TL gibi bir resim çıkıyor.
Ama yetmez. 2018 yılı için Ankara’da 1600 km. yeni asfalt yol, 2000 km. yol bakımı için 700 milyon TL üstüne harcanıyor. Yani kaldırım yıkma ile beraber 990 milyon TL harcanıyor, bakıma ise sadece 25 milyon TL. Sadece bu paraların yerlerini değiştirsek ulaşımı ücretsiz yapmak mümkün.
ADAYLIĞIMI AÇIKLIYORUM
Çok açık ki ABB’nin bütçesinin yarısı betona ve asfalta gidiyor. Ankara’da yeşile harcanan 1 milyar TL bile beton demek. Kaldırım bakımı 25 milyon TL, asfalt betona 990 milyon TL harcanıyor. Sadece bu paralar doğru adreslere harcansa Ankara gezegenin en temiz, en ucuz ve mutlu kenti olur. Hatta Afrika’nın açlık sorunu çözülür, Mars’a bile uydu gönderilir. Düşünsenize Mars’ta uydusu bulunan dört ülke, ABD, AB, Rusya, Hindistan’ın yanında bir de Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin uydusu olsa güzel olmaz mı?
Yaşama dair böyle iddiaları olmayan adaylardan sıkıldık. 1973’te o adaylar hayal ettiler, ülkeyi sola çektiler. Çok önemli şeyler yaptılar Bugün çok daha fazlasını yapacak kaynak varken belediye bütçesi boşa gidiyor. Kaynağı müteahhite değil topluma ayırsak ve bu ayırdığımız kaynakla doğayı, toplumu düşünsek yeter. Hatta Mars’a gönderilecek uydu için bile para çıkar.
Benden daha iyi aday olur mu?
Not: Bu yazıda bahsedilenlere katılıyorsanız mutlaka aday olun, hatta daha iyisini yapacak hayalleriniz var ise hiç durmayın. Ortam buna hasret!