YAZARLAR

Fenerbahçe'de cadı avı

Maç bitsin, düdük çalsın, sen adama git de ki “Kovuldun. Aman ha basın toplantısına çıkmıyorsun!” Sizce neden? Sizce Cocu'nun söyleyecekleri yok muydu? Yabancı basına vereceği ilk röportajın Türkiye'de şimdiden olay yaratacağının sözünü verebilirim.

Kimilerine göre geç bile kalındı. Sezon başından beri süren Fenerbahçe'deki “cadı avı” en sonunda bir fire verdi: Philip Cocu. Aslında yadırganacak bir durum yok ortada. Biz bu filmi daha önce de izledik. Gelen bir yabancı menajer, getirilen yabancı bir hoca, mali krize rağmen “yeniden yapılanma” adındaki tuhaf transferler, çevrilen fırıldaklar, sezona kötü bir başlangıç ve son tahlilde teknik direktörün kovulması. Tabii bu işin bir de sosyal medya ayağı var artık. Yani işler 10-15 sene öncesindeki kadar kolay değil. Kaç gündür yazılıp çiziliyor, türlü türlü yorumlar getiriliyor. Bazıları muazzam analizler, bazıları ise hiç aklıselim değil. Bazıları aklı sıra hedef şaşırtmaca taktiğiyle futbol seyircisinin, özellikle Fenerbahçe taraftarının algılarını maniple etmeye çalışıyor. Yani kısaca cin olmadan adam çarpmaya kalkıyorlar. Futbol seyircisi ve takipçileri bugün birçok profesyonel teknik direktörden, gazeteciden daha fazla dünya futbolunu takip ediyor, olayları analiz edebiliyor. Bunu küçümsemeye kalkanların sonu ise oyun dışı kalmak ki Fenerbahçe'nin eski başkanı Aziz Yıldırım'ın da başına gelen kısmen buydu.

Bu olayı çözmek için aslında süreci ta 2015'ten itibaren ele almamız gerekir. Göreve getirilen sportif direktör Giuliano Terraneo, Robin Van Persie transferi, 42 milyon avroluk transfer harcaması rekoru ve kaçan şampiyonluk. Ama o kadar uzağa gitmeye niyetim yok. Geçen sezondan itibaren bir düşünelim. Protesto amacıyla tribünlerden kaçan taraftar, sosyal medyada neredeyse uluslararası bir kampanyaya dönüşen “Aziz Yıldırım istifa” çağrıları, hayali kurulan başkan Ali Koç ve ardından gelen seçim.

Bugün gelinen noktaya bakıldığında biraz da sosyal medyanın büyüttüğü dalgayla, sportif anlamda alınan sonuçla alakalı bir durum söz konusu. Fenerbahçe, sezonun başında iyi oynadığı maçları kazanamadı, bu ise ivmenin negatif yöne doğru yol almasına neden oldu. Zaten takım sporları, futbol veya basketbol hiç fark etmez, tamamen ivme meselesidir. Bir maçı zar zor, tesadüfen bile kazanmanız bir sonraki maça kazanma psikolojisiyle çıkmanıza neden oluyor. Bu da daha istekli ve daha iyi oynamanıza yardımcı oluyor. Dönelim Fenerbahçe'ye.

Birkaç gündür arkama yaslandım, medyada gazetecilerin ve yorumcuların anlattıklarına kulak verdim. İki genel görüş vardı çoğunlukta. Bir, “Cocu'yla zaten bu işin olmayacağı belliydi” görüşündekiler. İki, “Cocu ne yapsın Fenerbahçe'nin kadrosu bu kadar” diye düşünenler. Aslında bence bu iki görüşün de doğruluk payı var. Her ne kadar iki ayrı zıt bakış açısı olsa da ilişkili iki görüş bunlar.

Fenerbahçe'nin kadrosunun tek tek bakıldığında Galatasaray, Beşiktaş, Başakşehir ve hatta Trabzonspor'un gerisinde olduğunu kabul edebilirim. Ama kimse beni Fenerbahçe'nin kadrosunun Sivasspor, Alanyaspor, Malatyaspor, Kayserispor ve Çaykur Rizespor'un gerisinde olduğuna inandıramaz. Fenerbahçe şu anda 10 maçta 9 puanda, 15'inci sırada yani küme düşme hattının gümrük kapılarında. Daha tuhafı Fenerbahçe'nin 10 maçta sadece 7 gol atmış olması.

Şöyle bir görüş de var; “Aykut Kocaman kalsaydı Fenerbahçe şu anda şampiyonluk potasında olurdu.” Tamam ama Guliano ve De Souza kadroda kalsaydı belki bu sezon da üst sıralarda yer alabilirdi. Sen git takımın en önemli iki oyuncusunu gönder ki satış maliyetleri düşünüldüğünde mantıklı bir hamle olduğu gerçek. O seviyede hiçbir oyuncuyu kadroya katıp yerlerini doldurma, sonra da neden bu takımın bu kadar kötü oynadığını sorgula. Şu İsviçreli oyuncu Michael Frey mevzusu bile başlı başına bir skandal. Erzurumspor'a 750 bin avroya önerilen ama Süper Lig seviyesinde olmadığı düşüncesiyle istenmeyen ve Fenerbahçe'ye 2,5 milyon avroya tabiri caizse “çakılan” bir futbolcu. Bu süreçte insanlar detayları çok kolay unutuyor. Son anda Meksikalı oyuncu Fabian da “Van Persie” vakası gibi Fenerbahçe'ye az kalsın çakılıyordu ki iş ortaya çıkınca aynı uçakla adamı kargoladılar.

Fenerbahçe'de herkesin teslim olduğu bu sportif direktör Damien Comolli'ye gelelim şimdi. Hani bu oyuncuları bir yıldır izliyordu? Hani bu adam bir yılda 250 futbolcu izlemişti? Cocu'yu takımın başına getiren adam bu değil miydi? 2,5 yıl evvel Vitor Perreira'yı takımın başına getiren Terraneo'yu sezon ortasında hiçbir resmi açıklama yapmadan kovan o dönemki yönetim, zaten takım içi kaosun fitilini ateşlemişti. Terraneo kovulmadan önce hakkında yabancı basında çıkan “fırıldaklık” ve “yolsuzluk” haberleri ve Van Persie mevzusunun gün yüzüne çıkması zaten herkesi yeteri kadar huylandırmıştı. Bu Comolli mevzusu da aynı kokuyu veriyor insanların burnuna. Tek tek, transfer transfer isimlerden gitmeye gerek yok. Şimdiden kaybedilmiş bir sezon var ortada. Asıl Fenerbahçe'yi bekleyen zor günler şimdi geliyor ama bu da algı şaşırtmacası ile fark ettirilmemeye çalışılıyor.

UEFA Financial Fair Play kuralı, borçlar, mali kriz, olası transfer yasağı, olası cezalar... Fenerbahçe'de önümüzdeki sezon için yeniden bir yapılanmaya gidilse bile takım bu eldeki oyunculardan, tabiri caizse çöplerden nasıl kurtulacak? Tamam Cocu'yu kovdunuz, şimdilik taraftarın gazını aldınız ve bazı gerçekleri halının altına süpürdünüz. Biraz zaman kazanmış oldunuz. Peki kazanılan bu zamanda ne gibi bir strateji oluşturulacak? Takımı kuran Comolli nasıl hâlâ kulübün içinde dolaşıyor? Yönetim yerli bir hoca getirdiği takdirde zaten Comolli'nin oradaki görevi nedir? Yani yönetim bu işe el attığı takdirde Comolli ne işe yarıyor orada? Tutun ki Yılmaz Vural getirildi, Comolli ile ne gibi bir ilişki kurabilir? İşler iyice karışacak açıkçası. Yönetim, Cocu'yu kovarak uyanıklık ettiğini düşünüyor. Kovuluş biçimi deseniz zaten bir skandal. Tam bir üçüncü dünya ülkesi refleksleri. Maç bitsin, düdük çalsın, sen adama git de ki “Kovuldun. Aman ha basın toplantısına çıkmıyorsun!” Sizce neden? Sizce Cocu'nun söyleyecekleri yok muydu? Yabancı basına vereceği ilk röportajın Türkiye'de şimdiden olay yaratacağının sözünü verebilirim. Cocu, başarısız olabilir. Futbolda başarılı insanlar bile başarısız olarak değerlendirebilir ya da tam tersi. Ama Cocu'yu ince ince çalışarak günah keçisi ilan ettirmeyi ve bu rezil tablonun ressamıymış gibi bir algı oluşturmayı ben ahlaki bulmuyorum ve sadece felaketin ertelenmesi olarak değerlendiriyorum. Cocu'ya yapılan adeta Orta Çağ Avrupa'sında engizisyon kiliselerinin yaptığı bir cadı avı.  Başkalarının günahlarının örtülmesi için şu veya bu kişinin illa yakılması mı gerekir? William Shakespeare'in de dediği gibi: “Yerin bütün toprağıyla örtülse bile cinayet yine kendini belli eder.”


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.