YAZARLAR

Türkiye, Kürtler, Suriye

Türkiye’nin daha önce Fırat Kalkanı (IŞİD’e karşı Bab cebi) ve Zeytin Dalı (YPG/YPJ’ye karşı Afrin) harekatlarında izlediği örüntüyü hatırda tutarsak, bugün Kobane ve Gre Spi’ye yönelik olarak benzer bir yaklaşım benimsediği ortada. Önce söylem sertleşiyor. Söylem sertleşirken seviye de giderek cumhurbaşkanına dek yükseliyor. Eşzamanlı olarak askeri yığınak hızlanarak sürüyor. Diplomatik temaslar da sıklaşıyor.

Milli Savunma Bakanı Akar, bakanlığının bütçe görüşmelerinde Şırnak Milletvekili Kaçmaz’ı yanıtlıyor: “Şimdi izan sahibi, insaf sahibi Kürt kardeşlerim bunun yapılmasından çok büyük dersler çıkarıyorlar; ‘devlet yapacağını yaptı, bunlar bundan anlamıyorlar’ diye bir noktaya geliyorlar.” (Nergis Demirkaya’nın haberi)

Tel Abyad/Gre Spi’ye ve Kobane’ye hedef yumuşatma, kamuoyunu hazırlama, ABD’ye gözdağı amaçlı olduğu anlaşılan top atışları devam ediyor. Söz konusu iki yerleşim biriminin karşısına Türkiye tarafına da yığınak yapıldığı anlaşılıyor. Münbiç’te Türkiye ve ABD eşgüdümlü devriyeleri yerine, ortak devriye görevleri icrasına da başlandı.

Yarın (5 Kasım) yürürlüğe girecek ABD’nin yeni İran yaptırımlarına, hem Türkiye-ABD ikili ilişkileri, hem Türkiye ekonomisi bakımlarından “turpun büyüğü heybede” diyerek dikkat çekiyordum. ABD’nin Türkiye’yi de muafiyet tanıyacağı sekiz ülke* listesine aldığı görülüyor.

ABD Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 1 Kasım’da yeniden telefonla görüştü. 25 Eylül’de New York’ta düzenlenen yıllık BM Genel Kurulu toplantısı marjında ayaküstü dahi iki lider arasında görüşme yapılamamıştı. Rahip Brunson’un 12 Ekim’deki duruşmasında serbest bırakılmasının ardından ise 22 Ekim’de de iki lider telefonda konuşmuştu.

Washington Post yazarı ve ABD’de mukim gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda katledilmesi de iki ülkeyi zoraki işbirliğine yahut en azından iletişime sevk etti. Dışişleri Bakanı Pompeo 17 Ekim’de ve CIA Başkanı Haspel 23 Ekim’de Ankara’ya gelip konu hakkında Erdoğan’la görüştüler.

Şimdi, I. Dünya Savaşı’nın resmi olarak bitişine dair “Ateşkes Günü” etkinlikleri kapsamında 10-11 Kasım’da Fransa’ya gidecek Erdoğan’ın, bu defa Trump’la orada yüz yüze görüşeceği duyuruldu. O arada ABD tarafı, Halkbank’a çıkacak cezanın üzerine yatmaya devam ediyor. Türkiye’nin F-35 programı ortaklığının devamı konusunda da Senato Pentagon’dan (Savunma Bakanlığı) 2 Ağustos’ta 90 gün süre vererek rapor istemişti. O süre de doldu.

Tekrar başa, Akar’a dönersek, bir diğer tarih 31 Mart 2019, yerel seçimler. Artık AKP demeyelim, doğrudan Erdoğan, MHP ile ortaklığını sürdürüyor. Ortaklığın, AKP’den ziyade MHP’ye yaradığı da kamuoyu yoklamalarına yansıyor. Erdoğan bir diğer, gizli değil gizil demeli belki ortaklığı, başkan olurken, Genelkurmay Başkanı’nı Milli Savunma Bakanı atayarak kurmuştu. Ufukta yerel seçimler varken o cenahta geri vitese takması olası görünmüyor.

Ayrıca, Türkiye’nin daha önce Fırat Kalkanı (IŞİD’e karşı Bab cebi) ve Zeytin Dalı (YPG/YPJ’ye karşı Afrin) harekatlarında izlediği örüntüyü hatırda tutarsak, bugün Kobane ve Gre Spi’ye yönelik olarak benzer bir yaklaşım benimsediği ortada. Önce söylem sertleşiyor. Söylem sertleşirken seviye de giderek cumhurbaşkanına dek yükseliyor. Eşzamanlı olarak askeri yığınak hızlanarak sürüyor. Diplomatik temaslar da sıklaşıyor.

Dahası arka planda, Erdoğan’ın 17 Eylül’de Putin’le vardığı Idlip’te çatışmasızlık uzlaşısı ve onun üzerine 27 Ekim’de Macron ve Merkel’in katılımlarıyla bina edilen dörtlü İstanbul Zirvesi diplomatik başarıları var. Anlaşıldığı kadarıyla Putin, Suriye’de Kürtlerin TSK tehdidi hatta müdahalesiyle “terbiye” edilmesinin, Şam’ın Fırat’ın doğusunu kendi denetimine katmasına elverişli koşullar oluşturacağı düşüncesinde.

Irak Kürdistan Bölgesi, Bağdat’a karşı zayıf ve kendi içindeki iki parçalı KDP-KYB yapısı aşılamadı, aksine akutlaştı. IKB ve özellikle KDP ile “Rojava” arasındaki ilişkiler sürekli netameli. Türkiye’de HDP’nin üzerinden silindir geçti. PYD’nin Şam’la uzlaşması ise verili durumda ancak kendini savaşın galibi gören Esat’ın koşullarını kabulle mümkün. Geriye kalıyor ABD.

ABD açısından Fırat’ın doğusu, mümkün olan en küçük askeri ayak iziyle ve NATO müttefiki bölgesel güç Türkiye’yi küstürmeden, İran’ın alana sokulmayacağı bir gri bölge. ABD, Rusya ve Şam’a da, Fırat’ın doğusunu teslim ederek nihai bir zafer tattırmak istemiyor. Dolayısıyla, Münbiç’teki modelin kopyalanıp, çoğaltılarak Cerablus’tan doğuya doğru sınır boyunda tespih taneleri gibi dizili Kürt yerleşim birimlerine de yayılmasını belki bir orta yolcu yatıştırma siyaseti olarak yeğleyebilir.

Her hal ve kârda, ABD’nin Türkiye’nin Kobane ve Gre Spi’ye müdahale olasılığını ciddiye aldığı görülüyor. Ciddiye almakta da haklı. Gerilimin düşmesi için bir şeylerin değişmesi gerek. Her şeyin aynı kalması olanak dışı. Ya PYD dönüşecek, ya ABD siyaseti farklı bir yola sapacak, ya Türkiye ortalığı dağıtacak.

Kıdemli, işbilir sefirler netameli mevzularda yazdıkları telgrafları “değerlendirmelerine” diye bağlar. Genç, heyecanlı bir memur olarak siz son paragrafa somut bir siyaset değişikliği önerisi eklemek isterseniz, “biz resmi çekelim koyalım azizim, Ankara değerlendirsin” diye sözünüzü keser, kendilerini sağlama alırlar. Değerli okur da beni “pekiyi okuduk, ya sen ne düşünüyorsun?” diye sorgularsa, yanıt kabilinden Jakuzi’nin “Koca Bir Saçmalık” parçasını buraya bırakarak sözümü bağlıyorum.

*Ayrıntı belki ama burada ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun kullandığı terim “ülke” değil “jurisdiction”. Muhtemelen “ülke” olarak tanınmayan Tayvan da listede olduğu için.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.