Futbolcuların hakları için önemli adım
Maddi kazanç sağlama teşvikinin olduğu kural, aman batmayalım tedirginliğiyle uygulanır duruma geldi. Belki bundan sonra kulüpler biraz daha akıllanır. Çünkü futbolcular artık akıllanıyor.
Çalışmalarını 2015'te hızlandıran Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği, uluslararası bir konuma sahip olabilmek adına yaptığı girişimlerin sonucunu geçtiğimiz hafta içinde aldı. Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPro) üyesi olmak için önce Türkiye'deki futbolcuların sorunlarını öğrenmek için kapsamlı ve anlamlı bir araştırmanın parçası oldular. 29 Kasım günü de Türkiye'de oynayan profesyonel futbolcuların temsil hakkını elinde bulunduran dernek, dünya çapındaki çatı kuruluş olan FIFPro'ya üyelik yolunda aday ülke olma hakkını kazandı. Uzun süredir devam eden dirsek teması ve ortak çalışmalar yakında meyvesini vereceğe benziyor.
Bugüne kadar da futbolcuların haklarını aramak, seslerini duyurmak, sorunlarına çözümler yaratmak adına yerinde adımlar attılar. Sezon sonu sözleşmesi biten ve kulüp arayan, futbolcu ve teknik direktörleri bir araya getirerek Türkiye Futbol Federasyonu'nun tesislerinde kamplar yapmaları bu alandaki adımlarının başında geliyor. Futbolcu da, teknik direktör de antrenmansız kalmıyor. Belki de orada birlikte çalıştığı hocasına ya da izlemeye gelenlere kendini beğendirip kulüp, yani iş, yani ekmek bulma şansını arttırabiliyor. Hukuki açıdan destek vermelerinin yanında eğitim ve sağlık hizmetleri de veriyorlar. Dışarıdan üniversite bitirmek isteyene yol açan iyi bir adım. Yararlanmasını bilene derneğin varlığı büyük nimet. Biraz neo-liberal tat verebilir. Ancak alınan sonuçlara bakınca uzun zamandır aranan kan. İspanya'daki futbolcuların, İngiltere'deki futbolcuların kendi haklarını korumak üzere yaptıkları açıklamaları, eylemleri, protestoları daha güçlü yapabilmelerinin nedenlerinden biri kişisel bilinç dışında uluslararası bir kurumla olan bağları. Futbolcular yine içinde bulundukları camianın en zayıf halkaları olmaya devam edecekler belki de ancak şimdi elleri daha güçlü. 1970'lerde Metin Kurt'la başlayan futbolcuların hak mücadelesinin arzu edilen yollardan elde edilememesi buruk bir tat bırakabilir ama varılan yerin ortak olduğunun altını çizmek gerek.
TEDİRGİNLİKLE GELEN MECBURİYET
Kulüplerin içinde bulunduğu ekonomik durum 14+14 kuralının yerli mecburiyetini uygulatmaya başlıyor yavaş yavaş. Başta Galatasaray, Bursaspor, Beşiktaş, Trabzonspor gibi takımlar son haftalarda altyapılarından çıkardıkları ya da genç yaşta transfer ettikleri gençlere çok daha fazla süre tanımaya başladı. Galatasaray'da Ozan Kabak, Celil Yüksel, Yunus Akgün, Bursaspor'da Ertuğrul Ersoy, Ramazan Keskin, Trabzonspor'da Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür, Uğurcan Çakır, Batuhan Arslan, Beşiktaş'ta Dorukhan Toköz, Güven Yalçın gibi genç isimler oynamaya, daha fazla süre almaya başladı. Mecburiyetten. Takımların çoğu tüm parasını ilk sezonda 14 yabancıya harcayınca, hem maddi hem de manevi açıdan zor dönemlerden geçen takımlar parasını ödeyemediği moralsiz futbolculardan verim de alamayınca, bazıları da cezalı ya da sakat olunca esame kadrosunu doldurmakta bile zorlanınca, gençler süre almaya başladı. Mecburiyetten. Eğer ki 14 yabancı + 14 yerli oynatma kuralındaki “Yabancı oyuncu transfer edenler transfer ettikleri oyuncu kadar ortak havuza para atar, altyapılarından genç oyuncu oynatan takımlar oynattıkları oyuncusu sayısı kadar havuzdan para alır“ mantığındaki madde uygulanıyor olsaydı şu anda ceplerinde belki sıcak paraları olacak ve bu darboğazda biraz da olsa nefes alacaklardı. İş işten geçti... Maddi kazanç sağlama teşvikinin olduğu kural, aman batmayalım tedirginliğiyle uygulanır duruma geldi. Belki bundan sonra kulüpler biraz daha akıllanır. Çünkü futbolcular artık akıllanıyor.