Yazılı basın bitti
Yıllardan beri savunulagelen ‘Yazılı basın bitiyor’ söylemi hiç bu kadar gerçeğe yakın olmamıştı. Lakin bitişin sebebi dijitalin güçlenmesi değil. İnsanların gazete almamalarının sebebi de sosyal medyanın gücü değil. Tek suçlusu biziz. Biz haber yapmayı, kamu yararını bırakıp sadece kendimizin, patronumuzun ve paranın çıkarını düşünmeye başladığımızda her şey bitti.
Yıl 1940. Günlerden tam da bugün. Gazeteler yine darda. Çünkü kağıt bulamıyorlar. Haber var, haberi bulup çıkaracak gazeteci var ancak kağıt yok. Kağıt sıkıntısı nedeniyle de gazetelerin sayfa sayılarına 6 sayfa ile kısıtlama getiriliyor. Sebep İkinci Dünya Savaşı öncesi ekonomik önlemler.
Sonra filmi ileri sarıyoruz. Yıl 2018.. Gazeteler bir kez daha kağıt krizi yaşıyor. Bu kez kağıt var. Ancak onu alıp gazete haline getirecek para yok. Belki o günden çok daha fazla haber var. Ama bunu haber yapabilecek gazetecinin sayısı iki elin parmaklarını geçmez.
Bunu genelleme klişeliğinde takılıp kalmak için yazmadım. Hedefim bir durum tespiti yapmak. Bunu da konuyu en bildiğim yere daraltarak yapayım: Spor basını hatta futbol basını. Birçoğunun kaderi Federasyon Başkanı’yla, ‘Futboldan başka bir şey okunmaz’ diyenlerin iki dudağı arasında olan emekçiler onlar. Bir kısmı kurumundan çok, muhabiri olduğu, çocukluğundan beri gönül verdiği renklere aidiyet hisseden, bir kısmı kurumu tarafından hakkının karşılığı olmayan paralara çalıştırılan, diğer kısmı kurumun ismi arkasında sosyal medyada daha çok popüler olmak isteyen, bir kısmı ise boşluk olduğu için amatör sporlara giren ama kendini geliştirme fırsatı ve gereği görmeyenlerle dolu. İstisnalar kaideyi bozmaz. Benim de yerimin bunlardan biri olduğu gerçeğini de değiştirmez.
Gerçeği değiştirecek tek bir şey var. Eğer biz, basın çalışanları, kafamızı soktuğumuz kumdan kaldırmazsak, kendimizi geliştirmezsek, asıl derdimiz kamu yararı olarak yapmak zorunda olduğumuz habercilik olmazsa haberimiz bile olmadan kapının önünde bulacağız kendimizi. Bir gün işe gideceğiz ve "Patron gazetenizi kapatmaya karar verdi" diyecekler. Denmedi sanmayın. Biliyorsunuz Vatan gazetesi tam da bu şekilde kapandı.
Çünkü gazeteyi de, gazeteciliği de kurtaracak olan haberdir. Hem de kamudan başka kimsenin yararına olmayan haberdir.
Her sayfası futbol, her sayfası bir diğer gazetenin aynısı, her manşeti karbon kağıdı kokan gazeteler, yöneticileri vasıtasıyla ölüme terk ediliyor. Kısacası kağıdın ömrü bittiği için değil, gazetecilerin gazetecilik refleksleri bittiği için yazılı basın koşar adım uçuruma gidiyor. 80 senelik ortak dert, ekonomik kriz kuşkusuz ki sarsıyor ama iyi haberi kağıt fiyatı durduramaz. Bizler okuyucularımıza atletizmden de, halterden de, bocceden de golften de, tenisten de ve tabii ki futboldan da ezcümle spordan haber verirsek, işte o zaman hiçbir yazı işleri toplantısı bizim elimizden sayfamızı alamaz.
Açın bakın. Bir gün bayiden alabildiğiniz kadar çok gazete alın. Sonra zamanın sporseverleri gibi en arka sayfadan başlayın okumaya. Bakalım spor servislerinin üretimi kaç sayfaya sıkışmış? En çoğu üç maç, dört görebilirseniz şanslı gününüzdesiniz.
Niceliğe baktıktan sonra da niteliğe odaklanın. Bakın bakalım, gün döndüğünde okuduğunuz haberlerin kaçını daha önce hiç duymamıştınız? Okuduğunuz haberlerin kaç tanesi iki anlamda da üç büyüklerin dışında haberler. Yani futbol, basketbol, voleybol ve Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray?
İş bu yazının yazılma sebebi açık da ben daha da açık hale getireyim. Niyetim basın içinde çalışan emekçileri suçlamak falan değil. Alt metin bulmaya bayılanların ülkesinde bu yazıdan onu çıkarmaya çalışacak onlarca insan olacaktır. Biliyorum. Bu emekçileri bulundukları şartları da göze alarak eleştirdiğim noktalar çok. Yazıda bir nebze olsun ona vurgu yaptım. Asıl bu yazı, gazetelerin bundan yaklaşık 80 yıl önce olduğu gibi ekonomik sebeplerle dar durumda olduğuna inanan naifler için yazıldı. Zira yıllardan beri savunulagelen ‘Yazılı basın bitiyor’ söylemi hiç bu kadar gerçeğe yakın olmamıştı. Lakin bitişin sebebi dijitalin güçlenmesi değil. İnsanların gazete almamalarının sebebi de sosyal medyanın gücü değil. Tek suçlusu biziz. Biz haber yapmayı bırakıp, kamu yararını bırakıp sadece kendimizin, patronumuzun ve paranın çıkarını düşünmeye başladığımızda her şey bitti.
Neyse canım. Bu akşamki derbinin birbirinden çok farklı detaylarını ve bilinmeyenlerini okumak için yarın tüm gazeteleri alıyoruz değil mi arkadaşlar?