YAZARLAR

Rus basınında geçen hafta (8-14 Aralık): ABD bölgeyi Fırat'ın doğusundan şekillendirecek

Rus basınından EADaily ajansı: Amerika, Fırat’ın doğusundaki bölgeyi kontrol ederse bölgeye hakim olabilir. Güneyinde “Kürt ulusal ocağı” bulunan Ankara, her konuda Washington’a taviz vermeye daha sıcak bakacak; Şii Irak ve İran'ın Suriye ve Lübnan’la “bağlantısı kesilmiş” olacak; Ürdün de, ABD-İsrail-Suudi Arabistan eksenine daha sıkı bağlanıp Şam ve Beyrut ile ilişkilerini "normalleştiremeyecek".

EADaily ajansı, ABD’nin “Suriye Kürdistan'ı ordusu” kurduğunu anlattı. Ajansa göre bir süre önce Suriye’den askerlerini çıkarmaya niyetlenen Donald Trump fikrini değiştirdi ve ABD askerlerinin Suriye'deki varlığını sürdürmek için bahaneler aradı. Neticede, dünyanın başka bölgelerinde de olduğu gibi, teröre karşı savaşabilecek yerli militan eğitme “zorunluluğu" bahanesi bulundu.

35-40 bin Kürt askerini eğitme planı Washington’a göre yüzde 20 gerçekleşmiş durumda.

Amerika, Kobani’den el-Tanf’a kadar uzanan Fırat’ın doğusundaki bölgeyi kontrol ederse bölgeye hakim olabilir. Güneyinde “Kürt ulusal ocağı” bulunan Ankara, her konuda Washington’a taviz vermeye daha sıcak bakacak; Şii Irak ve İran, Suriye ve Lübnan’la “bağlantısı kesilmiş” olacak; Ürdün de, ABD-İsrail-Suudi Arabistan eksenine daha sıkı bir şekilde bağlanıp Şam ve Beyrut ile ilişkilerini "normalleştiremeyecek".

Makaleyi bitirirken ajans, “Suriye Kürdistanı’nın” ancak CIA ve Pentagon’un hazırladığı haritalarda var olmasına rağmen fiilen Şam’dan “uzaklaşmaya” devam ettiğini öne sürdü.

Regnum ajansı yazarlarından Stanislav Tarasov, Rusya’ya esir düşen Ukraynalı denizcileri kurtarmak için çaba harcamayacağını bildiren Erdoğan’ın, Poroşenko’nun uğradığı fiyaskoyu değerlendirmeye çalıştığını iddia etti.

Kendisine göre Karadeniz havzasında herhangi bir “güç dengesi değişimi”, özellikle “Türkiye’nin peşinde olan” Türk Akım'ı gibi enerji yollarına tehdit oluşturuyor. Bunu anlayan Erdoğan, hem Poroşenko’nun oyununa gelmedi hem “ABD’nin provoke ettiği Rusya’nın Karadeniz’deki mevzisini test eden girişime” katılmadı. Hatta Tarasov, Binali Yıldırım’ın “Türkiye ile Rusya’nın arasındaki sıcak ilişkiler bölgede güven ve istikrarın temelidir” cümlesine dikkat çekti.

Poroşenko’nun Kerç Boğazı'nda uğradığı fiyaskonun, Ukrayna’nın hem Batı'ya hem Türkiye’ye karşı bir “yenilgi”si olduğunu iddia eden yazar, Karadeniz havzasında meydana gelecek olası krizlerin Türkiye’yi “zor bir seçim” ile karşı karşıya koyabileceğini tahmin etti.

Başka bir yazıda Tarasov, Fırat’ın doğusunda Türk ve Amerikan askerlerinin birbiriyle çatışabileceğini iddia etti. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre İdlib’de ateşkes sürecini baltalamaya çalışıyor. Üstelik ABD Şam karşıtı güçleri ülkenin başka bölgelerine yığmaya devam ediyor.

Bu arada Ankara, ABD’nin desteğiyle “terör odağı” haline gelen Fırat’ın doğusuna saldırıya hazırlanıyor. Operasyon başladığında bölgede Türk ve Amerikan askerleri arasında çarpışma çıkabilir. "Bu durumda TSK Amerikan üslerinden uzak mı duracak? ABD askerleri YPG’yi koruyacak mı? Yoksa 'mahvoluşlarına' seyirci kalacak mı?" sorularını soran Tarasov, yazısını bitirirken "Bu soruların cevabını yakında göreceğiz" ifadesini kullandı.

İzvestiya gazetesinde çıkan makalesinde Siyaset Bilimci Dmitriy Stefanoviç, nükleer silah sahibi ülkelerin yakında çoğalacağını iddia etti. Yazara göre dünyanın çok kutuplu oluşu, hızlı gelişen bilim ve teknik, “uluslararası hukukun kurallara dayanan düzene yer verme süreci” her ülkeyi kendi güvenliğini daha çok düşünmeye zorluyor.

Nükleer silah üretimi için gereken teknolojinin, plutonyum ve uzmanların gerektiğinde kolayca bulunabildiğinin altını çizen yazar, yeni nükleer silah sahibi adaylar arasında Brezilya, Arjantin, Japonya, Suudi Arabistan ve İran’ı gösterdi.

Yazıyı bitirirken Stefanoviç, nükleer silahların yasaklanması antlaşması artık siyasi bir beyan niteliğini taşıyor, ifadesini kullandı.

Kremlin’e yakın Siyaset Bilimci Sergey Karaganov, Mejdunarodnaya Jizn dergisinde yayımlanan yazıda Rusya’nın dış politikasını değerlendirdi.

Karaganov, Moskova’nın politikasının bugünkü hamlelere tam karşılık verememesine rağmen son yıllarda Rusya’nın Suriye’de dıştan kışkırtılan “renkli devrimler zincirini kırdığını”, Ukrayna’da geç de olsa NATO’nun ilerlemesini durdurduğunu, Çin ile beraber Orta Avrasya’da istikrar, kalkınma ve barış sağladığını söyledi.

Bununla beraber Rusya, kurmak istediği ve dünya halklarının ilgisini çekecek yeni bir dünya düzeni fikrini üretemedi. Yazarın aslında doğru bulduğu çok kutuplu dünya teorisi ile Amerika’nın dünya hakimiyetini yeniden kurma çabalarına karşı koyma çağrısı “geçmişe dönük olup çekiciliğini kaybetmek üzere”. Yazar, "Rusya’nın 'saldırgan NATO ile boş diyaloğunun' Atlantik İttifakı'nı tekrar tekrar diriltmekten başka bir sonucu yok. Bu diyaloğa devam edersek artık Kırım, Donetsk ve Lugansk’ı bir kenara koyalım, dünyanın her yerinde NATO’nun saldırılarının mağdurlarına tazminat konusunu gündeme alalım, dedi.

Karaganov, “Her geçen gün biraz daha gerçekçi görünen” büyük bir savaşın önlenmesi güncellik kazanırken Rusya, Çin ve ABD arasında “triyaloğun” geliştirilmesi büyük önem kazanıyor ifadesini kullandı.

Nezavisimaya gazetesi muhabiri Vladimir Muhin, Rusya’nın Venezuela’da bir üs kurmaya hazırlandığını öne sürdü. Muhin bugünlerde Venezuela’ya gelen Rus savaş uçaklarının, ortak askeri tatbikata Rus Hava Kuvvetleri üst komutanlarından birinin komutanlığında katılmasının manidar olduğunu belirtti.

Askeri kaynaklarına dayanarak Muhin, Moskova ile Karakas’ın, Venezuela’ya ait Atlantik Okyanusu'ndaki Orchila Adası'nda üssün kurulması üzerine mutabık kaldığını yazdı. Hatta zamanında Hugo Chavez adı geçen adayı Rusya’ya üs için teklif etmişti.

Gazeteye konuşan Ordu Akademisi Üyesi Eduard Rodyukov, Moskova’nın Karakas ile askeri ilişkileri güçlendirme hamlesini, nükleer silahları sınırlama antlaşmalarını fesheden veya feshetme niyetini bildiren Washington’a bir karşılık olarak değerlendirdi.

Putin’e yakınlığıyla bilinen Sayıştay Başkanı ve eski Maliye Bakanı Aleksey Kudrin, Rusya’nın SSCB'nin kaderini paylaşabileceğine dair uyarıda bulundu. Kendisine göre ülkenin iç sorunları büyüyor ve bu sorunlar ihmal edilirse Rusya parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya gelebilir.

“Ülkenin azametinin” iç dinamiklere dayandığını söyleyen Kudrin, Sovyetler Birliği’nin dış baskıdan değil, kendi yönetim ve ekonomi sistemlerinin yetersizliğinden dolayı çöktüğünü öne sürdü ve "Ülkenin iç sorunları ciddi bir şekilde bir an önce ele alınmaz ise Rusya’nın, SSCB’nin kaderini paylaşma ihtimali büyüktür" dedi.


Andrey İsaev Kimdir?

Moskova Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nden mezun. Rusya Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü ile Kazan Devlet Üniversitesi'nde çalıştı. Toplam 17 yıl çeşitli görevlerde Türkiye’de bulundu, Çin ve Hindistan’da çalıştı. Gazetecilik, araştırmacılık ve çevirmenlik yapıyor. RS FM radyosu kurucularından ve ilk genel müdürü.“Eski Çağ Türkiye tarihi” ve “Hint-Avrupa Mitolojisi: bir inceleme denemesi” adlı kitapları var.