Veda: Kalemin iştahı
Kalemin bir iştahı var. Kalemin iştahı, birilerinin canını yakma sınırına varamaz. Kalem kaderi yazar, yazı ise alında parlar.
2005’te “Esmer” dergisinde aylık yazarken ayda bir yazı yazmanın ne kadar zor olduğundan bahsetmiştim. Sonra Radikal, ardından Duvar’da haftalık yazmaya başladım; daha da zormuş. Günlük yazanları kıskanmaktan kendimi alamıyorum!
Aslında yazmak değil, okumak konforlu bir şeydir. Güzel kitaplar, yazılar okumak varken yazmak akıl işi gibi gelmiyor.
Duvar’a yazdığım ilk yazıdan iki gün sonra çıkan KHK ile üniversiteden atılmıştım. İki yılı geçmiş. Yüzden fazla yazı olmuş. Dönüp baktığımda neredeyse hiçbiri yazmak istediğim yazı olmamış. Köşe yazısı ile edebiyat arasında epey mesafe varmış.
Duvar, bu karanlık dönemde sözümüzü yankılayan bir mecra oldu. Bizi kimi meslektaşlarımızın yazdıkları raporlarla amfilerden atan karanlığa karşı sözümüzü söylememizi sağladı. Elbette bu sözlerin o yüzlere söyleneceği gün de gelecek.
Biz erdem abasına sığınmaya devam edenlerdeniz.
Kalemin bir iştahı var. Kalemin iştahı, birilerinin canını yakma sınırına varamaz. Kalem kaderi yazar, yazı ise alında parlar.
Haksız yere incittiğim birileri olmuşsa özür dilerim. Sözün ağırlığını bilen biri olarak söze sığınırım, yine. Aldığım eleştirilerin hakkaniyetli olanlarını ise rehber bilmeye devam edeceğim.
Sonbahara kadar “Cîranên Dûr” (Uzak Komşular) kitabını yazmaya çalışacağım. Kürt ve Türk şiiri ilişkileri hakkında bir kitap bu.
Gerçi “Horasan Kürtleri”ni yazarken de Duvar’da yazıyordum. Aynı zaman(sızlık) sorunu o zaman da vardı. Ama şimdi Amed’deki Mordem Sanat’ta iki dilde “Edebiyat ve Estetik” dersleri vermeye başlayacağım. Şubat gibi. Hazırlık yapmam lazım.
Biraz yalnız kalmak istiyorum; daha fazla yürümek, daha az söz söylemek, birini özlemeye başlamak, baharı dağlarda karşılamak... İhmal ettiğim bloguma (http://vinkovar.blogspot.com/ ) daha fazla zaman ayırmalıyım. Bir kenara çekilip tamamlandığını düşünerek sözünü söylemek değil, birbirinden öğrenmeyi esas almalı, daha çok dinlemeli ve okumalıyım. Çünkü yazınca insan kendi sesini fazla duyuyor.
Duvar, son yılların en güzel olayı. Milyonlara ulaşan bir odak. Burada yazar olmak güzeldi. Okur olmak da güzel olacak. Var olsun.
Duvar’a emeği geçen herkese teşekkür ederim. Var olsunlar. Belki arada bir yazarım yine, eşref saatlerinde.
Adını hatırlayamadığım bir yazar, “yazmak, bir vadiye seslenmektir; oradan bir yankı gelince yazdığına inanırsın” demişti. Yazılarımı yankılayan herkese teşekkür ederim.
Daha önce Radikal’de tam bir yıl yazmış ve yazıları “Ruhun Bedeni” adıyla kitap yapmıştım. Tam iki yıl yazdığım Duvar’daki yazılar için “Duvar Yazıları” başlığı, güzel bir kitap adı olur, belki.