Esas acı reçete Demirören'dir
Türk futbolunu mâli sıkıntılardan kurtarmak için ortaya konulan önerinin nasıl işleyeceğine dair hâlâ belirsizlikler sürüyor. Ancak ülke futbolunun bugünkü haline gelmesine neden olan birinin kahraman olarak karşımıza çıkması da ayrıca can sıkıyor.
Gün geçmiyor ki Türkiye Futbol Federasyonu ülke futbolunu kurtarmak için bir başka muhteşem çözüm önerisiyle önümüze gelmesin. Bu sefer kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırması önerisiyle karşımıza çıkan TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı'nı da yanına alarak A Spor'da muhtemelen kendisinin de nasıl işleyeceğini bilmediği borç yapılandırılması çözüm projesini bize anlatmaya çalışırken, aslında bugüne kadar yapması gereken görevi nasıl da hiç yapmadığını, bugünden sonra nedense yapması gereken görevi yapmaya başlayacağını ifade etti. Nedense bir anda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olduğunu hatırladı ve borçlu kulüplerin bundan sonra borçlarını iyi yönetememeleri durumunda acı bir reçeteyle karşılaşacaklarını söyledi A Spor'a katıldığı programda. Fakat bu yapılandırma sonrasında da kulüpler borçlarını ödeyemezse başlarına gelecek o acı sonuç ne olacak hiçbir net açıklama duyamadık. Sürecin nasıl işleyeceğine dair yine net bir açıklama duymadık. Sanırım en acı reçete mükafatlandırılmakla sonuçlanacak. Başka ne olabilir ki? Kulüp başkanı olduğu dönemde ardında 100 milyon TL'den fazla borç bırakan ve kulübün bugünkü borçlarının en önemli parçası olan bir kişi Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olarak karşımıza çıkabiliyor. Kulüp başkanları eğer borçları yapılandırıp ödeyemezlerse üzülmemeliler çünkü önlerindeki örnek bir harika. Tüm başarısızlığına karşın nerede olursa olsun koltuğunu sapasağlam koruyabilen bir örnek var karşılarında.
A Spor'daki programa kadar futbol kulüpleri için çözüm olarak görülen borç yapılandırması konusu bazı belirsizlikler içeriyordu. Bu belirsizliklerin kaybolacağı umuduyla oturmuştuk aslında televizyon karşısına. Belki bu sefer gerçekten bir şeyler duyarız ümidiyle. Duyduklarımız ise Sayın Erdoğan ve Sayın Berat Albayrak'ın da bu konuya ne kadar önem ve destek verdiği oldu. Yani yine aslında TFF Başkanı Demirören'in kendi iradesiyle aldığı bir karar değildi bu. “Türkiye Bankalar Birliği ile bir araya gelip kendisi böylesine büyük bir kararı nasıl alabilecekti tabii ki hükümetten de destek gelmeli ki bu görüşmeler yapılıp çözüm olarak kulüplerin önüne sunulabilsin” düşüncesinde olanların atladığı bir kaç nokta var.
TÜRK FUTBOLU DÖRT BÜYÜKLER Mİ?
Birincisi, kulüpler ilk defa borç içinde değil ve ilk defa borç yapılandırmasına gitmiyorlar. Kulüpler ilk defa borçlarını ödeyemez duruma da düşmediler. Size bir şey söyleyeyim mi? Borçlarını ödeyemeyen bazı kulüpler aslında bugüne kadar birçok kez acı reçetelerle karşılaştılar da. Yani Türkiye Futbol Federasyonu aslında yapması gerekeni de yapıyor. Ama kime karşı? Gaziantepspor, Eskişehirspor veya benzer takımlara çok rahat bir şekilde puan silme cezası, transfer tahtası kapama, para cezası, lisans çıkaramama cezası gibi cezalar veriliyor aslında. Ya da iflas ederek ligden çekilip kapanmasına göz yumulabiliyor. Ancak, bir kez daha gördük ki Gaziantepspor'dan katbekat daha fazla borcu olmasına ve bunları da yıllardır ödeyememesine karşın Gaziantepspor'un durumuna düşmemiş kulüpleri kurtarmak için yapılan bir operasyon bu.
Bu önerinin detaylarına bakınca aslında ortalık biraz daha aydınlanıyor. Süper Lig'deki 18 kulübün toplam borcunun 11 milyar TL'den fazla olduğu söyleniyor. Bu borcun 8-9 milyar TL'si ise dört büyük takımın. Zaten Süper Lig takımlarının dört tanesi ise borçsuz harçsız ya da kendi yağında kavrulacak biçimde yoluna devam edebiliyor. Geriye kalıyor 14 kulüp.
BURSASPOR YAPILANDIRILMAK İSTEMİYOR MU?
Bunlardan biri olan Bursaspor, TFF ve TBB'nin önerisine sıcak bakmayacak gibi. Çözüm projesinin açıklandığı gün, Bursaspor Yönetim Kurulu, Bursaspor'un bağımsız seçilmiş denetleme kurulu, sunulan çözüm önerisine dair çekincelerini ortaya koyup kendi yönetimini uyardı:* “Anılan çalışma ile ilgili 15 milyar TL civarı bir büyüklükte bir kaynağın futbol kulüplerine kullandırılması söz konusu. Bursaspor Kulübü olarak bu torbadan 450-500 milyon TL’lik bir kaynağın aktarıldığını varsayalım. İçinde bulunduğumuz mali piyasa verilerine göre uzun vadeli kredilerde kullanılan en düşük faiz oranı olan aylık yüzde 1,78 ve TBB Başkanı TV'de güncel faizleri uygulayacaklarını kulüplere ayrı muamele yapılmayacağını beyan etti. Bu faiz oranının uygulandığını düşünürsek fonlama neticesinde yeniden yapılandırma ile alakalı dillendirilen 11 yıllık yapılandırma yapıldığı takdirde kulübümüzün borcu bir anda 1,3 milyar TL civarına çıkacaktır.“ Bu açıklamaya bakarsak Bursaspor gibi kulüplerin aslında borç yapılandırmaya çok da ihtiyaçları yok. Hatta kendi çözüm önerileri bile var. Eğer mümkünse tüm borcun yapılanması yerine TFF ile TBB arasında yapılan protokole de uygunsa sadece transfer yasağı gelmesini engelleyecek ve önümüzdeki 1,5 senenin kadro ve personel maliyetini karşılayabilecek bir kredi yapılanmasının Bursaspor için daha hayırlı olacağı kanaatinde olduğunu belirtiyor açıklamalarında denetleme kurulu. Bursaspor'un bu öneriyi kabul etmeme ihtimali yüksek gibi görünüyor bana.
Yani geriye 13 kulüp (ve tabii ki alt liglerdeki takımlar) kalıyor borç yapılandırması çözümüne uymak ve uygulamak üzere. 31 Ocak'ta göreceğiz acaba kimler başvuracak. En son Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz şartlara bakıp bu çözümü uygulayıp uygulamayacaklarına karar vereceklerini söyledi. Trabzonspor, Beşiktaş ve Fenerbahçe'den ise henüz net bir şey duymadık. Yani kısacası ortada bir mecburiyet yok. Zorla tüm kulüplerin kasalarını kimse kendisine bağlamıyor. Zaten o kasalar bomboş. Bir de bilgi notu eklemem gerekir ki, Ziraat Bankası tüm 11 milyar TL'lik borcu üstlenip yapılandırıp tüm kulüpleri kendisine bağlamıyor. Evet kendilerine borçları olan kulüplerin borçlarını yapılandıracaklar ama daha fazlası olmayacak. Ve tabii ki borcunu ödeyemeyen, ki o borcu da muhtemelen olsa olsa 50 bin TL olan, çiftçinin kredi borcunu yapılandırmayıp futbol kulüplerinin borçlarını yapılandırması tartışılması gereken bir konu.
YİNE İYİ UYUDUK
Yapılmak istenenin ne olduğunu hâlâ anlayamamış olsam da işin içinde bu kadar iktidar müdahalesi görünce akla iki şey geliyor ister istemez. Borçları yönetememesi durumunda kulüpleri önce kontrol sonra el altına almak yani ele geçirmek bunlardan biri. Diğeri ise daha masum sayılabilecek bir şey. Yakında seçim var ve bu da bir seçim hamlesi. Futbol kulübünün borcunu yapılandırınca hükümet nasıl oy toplayacak? Parası ödenmeyen yabancı forvet borç yapılandırılması sayesinde parasını alabilecek duruma gelip iktidar partisine oy verecek değil elbette. Fakat bu sayede kulübün herhangi bir mağaza çalışanı maaşını alabilecek ve hayatına biraz daha mutlu devam edebilecek. Belki oy da verir, bilemeyiz tabii. Diğer yandan da karşılığında oy alsa da almasa da kulüpler rahatlayan mali yapıları sayesinde alabileceği yıldız futbolcuyu alabilecek, taraftar mutlu olacak ve bir tür Frankovâri yaklaşımla binlerce kişinin uyuyabileceği beşikler dolup taşacak.
Futbol bir uyutma ya da baş döndürme oyunudur. Rakibini uyutursun bazen gol atmak için ya da o kadar hızlı paslaşırsın ki rakibin başı döner seni durdurmaya çalışırken ne olduğunu anlamazsın ve golü yersin. Ne olduğunu anlamadan kaçıncı golü yemekteyiz acaba şu anda?.. Neyse afiyet olsun...