YAZARLAR

Poşete yasak geliyor

Poşet düzenlemesinin market, bakanlık ve hazineye gelir olacağını bugün hepimiz biliyoruz. Poşetin gerçek maliyeti çevre, insan sağlığı, ekosistem ve iklimedir. O 25 kuruş zarar görene gitmeli ve gitmediği için bize gerçekte maliyeti neredeyse 50 kuruş. Bu yüzden mevcut düzenleme geri çekilecek, doğa ve toplumu gözeterek yeniden değerlendirilecek.

Poşetten para alınmaya başlayalı üç hafta oldu. Bu üç haftaya ne kadar çok olay sığdı. İlk hafta konuyu anlamak, tepki vermekle geçti. İkinci hafta hükümet tepkilere karşı her gün bir adım atmak durumunda kaldı. Önce 8 Ocak Salı günü Emine Erdoğan konu hakkında tweet attı. 9 Ocak Çarşamba günü Erdoğan yerel yönetimler sempozyumunda poşet konuştu. Bir skandalı unutturmanın en iyi yolu topluma daha büyük bir skandal vermektir diyerek kenevir tartışması başlattı. 10 Ocak günü ise bakanlık usul ve esasları yayımladı. Böylece “beklenen düzenleme yapıldı” havası verildi.

Açıkçası bu konudaki tepkiye bu kadar iş iktidarın teveccühü. Tam “bitti” derken Milli Savuma Bakanlığı sıfır atık videosu yayımladı. Koca MSB o kadar askeri işleri varken mevzuat gereği yapması gereken şeyleri anlatan tanıtım filmine Emine Erdoğan’dan anında teşekkür mesajı geldi.

Bu kadar baş döndürücü süreç az daha devam etse neler olacak neler. Şimdi her yerde sıfır atık söylemleri, bez torba dağıtan valilikler derken devlet bayağı yeşile çaldı.

POŞET PARASINA ÜÇÜNCÜ ORTAK!

Ama bu süreçte konu tartışıldıkça işin aslı daha net görünür oldu. Mesela 10 kuruşun markete ve 15 kuruşun bakanlığa kalacağı bilgisi her ne kadar doğru olsa da bu paraya KDV yoluyla küçük bir ortak daha geldi. Hazine 4 kuruş KDV ile poşetten para kazanan üçüncü adres oldu. Böylece marketler poşete para verirken şimdilerde 6 kuruş ile en çok kazanan ikinci adres oldu. Tabii birinciliği poşeti geri dönüştürmeyerek 15 kuruş alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aldı. Böylece doğa ve toplumun değil; market, Hazine ve bakanlığın bu işten kârlı çıktığını öğrenmiş olduk.

POŞETİN GERÇEK MALİYETİ 50 KURUŞ!

Sürdürülebilirlik konusunda danışmanlık yapan bir firma yaşam döngüsü analizi ile naylon poşet kullanımının çevre açısından maliyetini hesapladı ve haber olarak paylaşıldı. (1) Hesaplamasını dört kişilik bir ailenin, yıllık market alışverişini, haftada iki kere, iki poşet kullanarak gerçekleştirmesi kabulüne dayanarak yaptı. Yapılan çalışmaya göre bu kadarlık bir tüketim için gerekli olan naylon poşet üretiminin yıllık çevre maliyeti 49,48 TL. Bu maliyetin içinde kaynak tüketiminin payı 0,45 TL, ekosistemlerin 11,95 TL, insan sağlığının 10,52 TL ve iklim değişikliğinin 26,56 TL. Bu durumda poşet başına yaklaşık 23,5 kuruşluk bir maliyet demek. Tabii bu maliyet doğaya gitmiyor.

Bu durumda ilginç bir resim çıkıyor. Bizden 25 kuruş alınıyor ve bu para market, Hazine ve bakanlık arasında paylaşılıyor. Poşetin geri dönüşümüne ve doğadan toplanmasına harcanmıyor. Bu durumda çevre, ekosistem, insan sağlığı ve iklim değişikliği maliyeti ne olacak?

Yapılan çalışma gösteriyor ki bir tane poşetin halka ve doğaya maliyeti neredeyse 50 kuruş. 25 kuruşunu bakanlığa, Hazine’ye ve markete peşin olarak öderken kalan 25 kuruşu ise iklim felaketleri, çevre kirliliği, insan sağlığına zarar olarak taksitle ödeyeceğiz.

Yaşam döngüsü analizi üstüne çalıştığımızda bir poşetin doğa ve topluma maliyetini aşağıdaki gibi bir “maliyet” dağılımı ortaya çıkartıyor.

.

#SIFIRATIK DEĞİL #HERYERATIK 

Poşetin paralı olup toplanan paraların gelir olmasına tepkiler sürerken iktidar sıfır atık kampanyasını daha öne çıkartmaya başladı. Sıfır atık kampanyası aslında her yer atık anlamına geliyor.

1- Sıfır atık için üç şeyi, yani 3R’yi gerçekleştirmeniz gerekli. Reduce yani azaltım, reuse yani tekrar kullanım ve recycle yani geri dönüşüm. 3R konusunda herhangi bir düzenleme, standart, politika var mı? Yok. O zaman aynı şekilde “çöp” üretmeye devam edersen nasıl sıfır atık hedefi olacak?

2- Geçmişte de 3R uygulamayan iktidar olayı hafriyat sahası olarak gördü. Önce mevcut sahalara vahşi depolama dendi. Böylece yeni bir hafriyat işi açıldı. Ardından ülkenin her yeri vahşi depolama sahası oldu. Şimdi o “kontrollü atık sahaları” bile dolmaya başladı. Demek ki 3R’yi geçmişte uygulamadan atık politikası yaparsan her yeri vahşi depolamaya çeviriyormuşsun. Demek ki bugün de aynısını yaparsan her yeri atık alanına çevirirsin.

3- Asıl 13 bin kamu kuruluşu lafı çok ilginç. Açıklamalarda 13 bin kamu kuruluşunun sıfır atığa geçmesi hedeflendiği belirtiliyor. Devletin özelleştirildiği bir dönemde 13 bin kamu kuruluşu mu kalmış? Sadece bunlarla mı sıfır atık yapacaklar? Oradaki memur evde başka, işyerinde başka bir atık politikası mı yapacak? 3R olmadan yapılınca aynı miktarda atık çıkmayacak mı, neresi sıfır atık olacak? Devlet çok açık bir şekilde sokakla ve halka ilgili değil.

Bugün sıfır atık diyenler bu üç şeyi konuşmuyorlar ve bu yüzden aslında her yer atık diyorlar. Aynı zamanda sıfır atık diyenler bunu kendilerine yapacaklar, çok belli.

PLASTİKTE YASAKLAMA VE DEPOZİTO GELİYOR

Resim şimdi çok net. Yapılan itirazlar ve o itirazlara gelen cevaplar politikanın ne olması gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koydu. Yapılması gereken iki şey var:

İlk olarak düzenleme geri çekilmeli, bütün atıkları kapsayacak, halkı ve doğayı gözetecek şekle getirilmelidir. Kimse markete, Hazine2ye ve bakanlığa 25 kuruşu peşin verip taksitle poşetin insan sağlığına, çevreye ve iklime verdiği zararları ödemek istemiyor. Hem de gündemde olmayan yıllık 3 milyon ton diğer plastik atıklar ortada iken.

İkincisi ise çok basit, geri dönüşmeyenler yasaklanmalı, dönüşebilenler depozitolu olmalı. Bu ülkede eskiden depozito diye bir uygulama vardı. Şimdi hükümet bunu 2023’e erteliyor. Yapılması gereken şey eskiden yapılan şey.

İktidar bir düzenleme yapacağı zaman “şöyle olacak” gibi bir cümle ile pazarlıyor. Ama ortada hiçbir zaman o “şöyle olmuyor”. Her torba kanun çıkacağı zaman önce iyi tarafı pazarlanıyor ve sorunu siz keşfedene, konuyu anlayana kadar düzenleme geçmiş oluyor. Ama kimsede “ya bunların hepsi yalan çıktı, bir daha inanmayalım” demiyor.

Madem öyle, atıklar konusunda resim netleşmişken artık biz de cümleyi olması gereken şekilde kuralım:

Poşet düzenlemesinin market, bakanlık ve hazineye gelir olacağını bugün hepimiz biliyoruz. Poşetin gerçek maliyeti çevre, insan sağlığı, ekosistem ve iklimedir. O 25 kuruş zarar görene gitmeli ve gitmediği için bize gerçekte maliyeti neredeyse 50 kuruş. Bu yüzden mevcut düzenleme geri çekilecek, doğa ve toplumu gözeterek yeniden değerlendirilecek. Ayrıca geri dönüşmeyen bütün ambalaj ürünleri yasaklanarak geri dönüşebilenin depozitolu olması sağlanacak.

Çok daha temiz bir yaklaşım olmadı mı? O zaman şimdi biz gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz, poşete yasak geliyor...

Ama tabii şimdiye kadar yaptığını devam ettirirsen ve mücadele edersen.

(1) Konuya dair haber: https://yesilekonomi.com/naylon-poset-fiyati-cevre-maliyetinin-altinda/


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.