YAZARLAR

Bir soygun önerisi

Bankada ön kasada şimdi tam bilmiyorum ama 100 binden fazla tutmuyorlardır yoksa sigorta karşılamaz hadi bilemedin 120 bin. Hadi hepsini aldın, dörde böl insan başı 25-30 bin lira ne işe yarar?

Her zaman kafamda bir soygun planı yapıyorum. Ne bileyim bir yaşama biçimi bu. Hani bazıları milli piyango bileti alır, loto oynar, beygirleri koşturur onun gibi bir şey. İnsanın geleceğini düşünmesi iyi bir şey. Bazı belediye başkanlarına oy verip, cennetin kapısını aralayamadığımıza göre dünyayı cennet hale getirmek gerekiyor. Mecburen.

En havalı soygun, banka soygunu tabii ki ama banka soygunculuğu mesleği öldü artık sayılır. Eski banka soyguncuları, bakır işlemeciler, saat tamircileri, hattatlar gibi kaybolmaya yüz tutmuş meslekler kahvesinde oturup, eski güzel günlerini anıyorlar. Paralar dijital oldu mertlik bozuldu. Her yerde kameralar var filan, onları atlatabilirsin bir şekilde ama yatırım maliyeti artıyor. Yani bir banka soygunu için en az dört kişi olacaksınız. Çünkü kalabalık olur bankalar. Üç kişi bile zor bir banka içini denetim altında tutmak için. Bir kişi dışarıda olmalı, çalıntı bir arabayla, hazır çalışır ve mutlaka yeterince benzin dolu deposu, bir de park yeri sorunu var yoksa mesela taksi durağına park ettin diye kavga çıkabilir. Sonra Uber’i neden seviyorsun.

Bankada ön kasada şimdi tam bilmiyorum ama 100 binden fazla tutmuyorlardır yoksa sigorta karşılamaz hadi bilemedin 120 bin. Hadi hepsini aldın, dörde böl insan başı 25-30 bin lira ne işe yarar? Basit bir tüketici kredisi al, geri ödeme, daha basit. Ama eğer zaten borçlarımı ödemek için soygun yapacağım diyorsan yapma. Saçmalama hiç yapma. Hukukta borçluysan pasif mal varlığı denir buna. Borçlu olmanın bir sakıncası yok yani. Önemli olan artık borç alamamak.

Devlet filan de değilsin ki iki ormanlık arazi sat, bir iki kat izni ver, pasaporta ehliyete zam yap, mecburi askerlik koy sonra gitmek istemiyorlarsa para ödesinler ya da mutlaka içkiye zam yap. Devlet kârlı bir iş halbuki ama kapmışlar köşeleri. Her yerde devlet var.

Bankada ana kasayı açtırırsan olur ama o da uzun zaman. Biraz acele etmek gerekir genellikle soygunda. Telaşlı bir iş yani. Ayrıca dört kişi en az bir ay bilgi topla. Bankaya nasıl girsek çıksak filan diye karşısında ki kafede takıl. Dört kişi her gün ikişer kahve içsen kaç para. Bunun ekmek arası döneri, stresten günde iki pakete çıkan sigara parası var. Var da var. Bütün bunlar masraf.

Silah da satın alman lazım yoksa bu zamanda kim kime ödünç silahını verir, bir mermi kaç patlıcan, biber biliyor musunuz?

İkinci bir araba kirala ya da dayının oğlundan iste filan o da verir mi vermez mi bilinmez. Benzini var bunun iki arabaya ve belki kalacak bir yer ayarlamalısın sonra. Yoksa sekizlik dolmuşla mı döneceksin evine, soğuk soğuk terli, çantanın içinde para, çantanın fermuarına sürten namlu sesi ve arkadan şu parayı uzatır mısınız diye verdikleri para, kesinlikle hepsi bozuk para ve her biri yere düşmek isteyen. Yani bir de taksi parası lazım…

Şimdi, düş bu soygun kalemlerini ana meblağdan, geriye hiçbir şey kalmaz neredeyse. Bir de iş güvenliği meselesi var. Yani bir havaalanı inşaatı işçisi kadar olmasa da yine tehlikeli iş ya da bir madenci. Oranlayın isterseniz, banka soygununda ölen işçi sayısı daha azdır saydığım mesleklerden ama kazalar da bu işlerin fıtratında var.

Bu yüzden banka soygunu mevsimi geçti maalesef. Ben plan yapmaktan vazgeçmiyorum. Yeni alanlar lazım. Barselona’da Picasso Müzesi mesela. Tanıdık birisine karşısında bir dükkan aldırmaya çalıştım. Tünel kazarız belki diye düşündüm ama yine yatırım finansmanı çok. O kadar param olsa soygun yapmam zaten demiyorum. Her zaman yapılabilir. İnsan çocuğuna onurlu bir isim bırakmalı. Benim babam Picasso Müzesi'ni soydu dese mesela ne öyle doktor, avukat ya da cenaze levazımatçısı filan...

Soygun önerim ise bambaşka sevgili okur. Milano’da karar verdim. Ne öyle banka, müze uğraş dur. Bir Prada mağazası soyuyorsun. Üsteki fotoğraftaki 1650 Euro’ya kazağı görünce buldum bu fikri. Mankenin üstündekiler 8 bin Euro’yu geçiyor. 40-50 bin Euro’ya çantalar varmış. Louis Vuitton mu ne var. Hem daha kolay bir soygun. 15-20 çanta al, içlerine de kazak filan doldur, 1 milyon Euro cepte. Satışı da kolaymış öğrendim bunu. ‘Elden çıkarmak’ deniyor bizim meslekte.

Faideli bilgiler işte size. Benden önce yaparsanız bir çanta parası atarsınız herhalde.

Brecht uyarlaması ile bitireyim ‘Banka soymak mı Prada’nın yanında hiçbir şey.’


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...