YAZARLAR

'Biz idamla yargılanırken Devlet Bahçeli neredeydi!'

Geçtiğimiz hafta CHP’ye katılan Yaşar Okuyan, ‘Mamak’ta hücrede bir jilet parçası bulsaydım intihar edecektim. Buralardan gelmiş bir adam olarak Tunç Soyer’e babası üzerinden yapılan eleştirilere karşı çıkıyorsam burada başka bir mana var’ diyor ve Soyer kararı nedeniyle CHP ile İYİ Parti’ye yüklenen Devlet Bahçeli’ye soruyor: Biz idamla yargılanırken sen neredeydin?

Ülkücü hareketin gençlik liderlerinden, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, tam bir hafta önce CHP’li oldu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun rozetini taktığı Okuyan, “Sol-sağ ayırt etmeden artık bu oyunu bozmak zamanıdır” dedi.

Okuyan’a zamanlamasını sorduk; CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’in, 12 Eylül döneminin askeri savcılarından olan babası Nurettin Soyer sebebiyle eleştirilmesi üzerine bu kararı verdiğini anlattı. Şaşırtıcı çünkü Nurettin Soyer, “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası” iddianamesinde Alparslan Türkeş gibi Yaşar Okuyan için de idam istemişti.

12 Eylül döneminde cezaevi yıllarında geçirdiği ameliyat sonrası kaptığı Hepatit-B virüsüne bağlı karaciğer yetmezliği nedeniyle iki yıl önce karaciğer nakli geçiren Okuyan, “Milletvekili veya bakan değilim ama 1711 kişi başvurarak karaciğerinin yarısını vermek istedi. Benim bu insanlara borcum var” dedi. Okuyan halen, 2013 yılında bir grup siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum örgütü temsilcisi ile birlikte kurdukları Temiz Seçim Platformu’nun başkanlığını yapıyor.

Yaşar Okuyan

24 Nisan 2018’de, Genel Başkan Yardımcılığını yaptığınız Vatan Partisi’nden, Genel Başkan Doğu Perinçek’in, CHP’nin İYİ Parti’ye 15 milletvekili vererek yardım etmesini eleştirmesi üzerine istifa ettiniz. Peki CHP’ye katılmaya nasıl karar verdiniz?

Sayın Tunç Soyer’i tanımam. CHP’nin 9 Şubat Pazar günü Ankara’daki aday tanıtım töreninde tanıştık ama bu süreçte defalarca telefonda konuştuk. Adaylık için adı geçtiğinde babasının istismar konusu yapılacağını tahmin ettim. Temiz Seçim Platformu olarak Kemal Bey’le (Kılıçdaroğlu) görüşmeye gittiğimizde “Şu an CHP’nin zarar almaması lazım çünkü söz konusu olan Türkiye meselesidir. Tunç Soyer’in babası konusunu istismar edecekler. Siz lütfen polemiğe girmeyin, bu konuyu bana bırakın” dedim. Nitekim hemen istismara başladılar.

Sizin için idam isteyen birinin oğlunun adaylığına saldırılıyor ve siz buna karşı durmak için partiye katıldınız, öyle mi?

Evet, benim CHP’ye giriş nedenim budur! Bakın bu konuyu istismar malzemesi yapmalarının İzmir’de bir tesiri yok ama özellikle İYİ Parti ile ittifakın olduğu Orta Anadolu’da, Karadeniz’de, mesela Erzurum’da eski Ülkücü gelenekten gelenler üzerinde etkisi olur bunun. Yeni yetmeler bilmez! O dönemden MHP Genel Merkezinde 2-3 arkadaş var. Onların dışındakiler de. “Bak, Türkeş’i asmaya çalışan bir adamın oğlunu getirdiler” diyecekler. Şimdi çıkmış Devlet Bahçeli, “Ülkücüleri idamla yargılayan…” diye bağırıyor. Biz idamla yargılanırken sen neredeydin?

KONUŞACAKSAM BEN KONUŞURUM!

Konuşacaksam ben konuşurum! 564 sanıklı davada Alparslan Türkeş birinci, ben 6’ncı sıradayım. İdamla yargılandık. Üç yıla yakın cezaevinde kaldım. Nurettin Soyer ayrıca “sorgulamada bana hakaret ettin” diye hakkımda iki kez suç duyurusu yaptı. Evet, o benim üzerime yürüdü, ben de onun üzerine yürüdüm. Allah rahmet eylesin. Tunç Bey’in babasının yazdığı 975 sayfalık o iddianamede yani MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası iddianamesinde benimle ilgili suçlamalar var; bir de ilaveten Alparslan Türkeş’in illegal tüm faaliyetlerinde en yakını diye yazılmış benim için. Peki soruyorum Devlet Bahçeli’ye, sen neredeydin?

ÜÇ KİŞİYİ AFFETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL!

Ben ve benim gibi MHP içinden gelen ve o süreci yaşayanların üç kişiyi affetmesi mümkün değildir: Kenan Evren, Nurettin Soyer ve Raci Tetik. Raci Tetik denilen adam benim tutuklu olduğum dönemde üçü sol görüşlü, ikisi Ülkücü gencin kafasını duvara vura vura öldürdü. (12 Eylül döneminin Mamak Cezaevi Müdürü E. Albay Raci Tetik, 2012 yılında Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na, tedavi gördüğü İstanbul Çamlıca TSK Özel Bakımevi’nde ifade vermişti. Komisyon Başkanı Nimet Baş ile Tetik’in Mamak’ta işkence yaptığı dönemin BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve MHP milletvekili Atilla Kaya’nın sorular yönelttiği Tetik, Sırrı Süreyya Önder’e işkence yapıldığını hatırlamadığını belirtmiş ve “pişman mısınız?” sorusuna “hayır” yanıtını vermişti. ÖAÇ)

MAMAK’TA BİR JİLET PARÇASI BULSAM İNTİHAR EDECEKTİM

Özlem Akarsu Çelik, Yaşar Okuyan

Mamak’ta 29 gün Taha Akyol ile hücrede beraberdik. Bir jilet parçası bulsaydım intihar edecektim. Şartlar o kadar fenaydı! Buralardan gelmiş bir adam olarak Tunç Soyer’e babası üzerinden yapılan eleştirilere karşı çıkıyorsam burada başka bir mana var. Daha acısı, tahliye olduk, bir hafta sonra gazetede bir haber yayınlandı. “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında iki genç hakkında mahkeme tekrar tutuklama kararı aldı” diyordu. Beni aldı mı bir sıkıntı! Hapse girmek mühim değil ama Mamak!!! Gece yarısı çocuklar yattıktan sonra ceketlerimin vatkalarını içeriden söktüm, jileti ikiye ayırdım, naylona sardım, birini bir vatkanın içine koydum, diğerini öbür vatkanın içine. Dört takım elbisenin ceketinin vatkalarında 5.5 sene jiletle dolaşmış adamım ben!

GECE DUVARA YAZI YAZANI TUTUKLADILAR, BAHÇELİ’Yİ UNUTTULAR MI?

Ben buralardan geliyorum! Devlet Bahçeli neredeydi o zaman? Ne yapıyordu? Şimdi bağırıyor, ‘Ülkücülere bilmem ne yapan adamın oğlunu biz kabul etmeyiz!’ Sen neredeydin ha! Gece duvara yazı yazanı aldılar, seni unuttular mı?

BAHÇELİ, TUNÇ SOYER’İN BABASINA, KENDİSİNİ TUTUKLATMADIĞI İÇİN MİNNETTAR OLMALI

Babası Nurettin Soyer üzerinden Tunç Soyer’i eleştireceğine, Sayın Devlet Bahçeli’nin yerinde olsam eskileri kurcalamam, giderim Tunç Soyer’i ziyaret ederim, babasının kendisini içeri atmadığından dolayı minnettarlığımı oğluna söylerim.

Beyefendinin, bırakın sanık olmayı, o davada tanıklığına bile başvurulmamıştır. MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında adının başında “Ülkücü” olan tüm kuruluşların başkan ve yöneticileri yargılandı. Ben de o dönem Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti başkanıydım. Ülkücü Sanatçılar Birliği, Ülkücü Öğretmenler Derneği… Hepsinin yöneticileri sanıktı. Bahçeli de o dönem Ülkücü Akademisyenler Derneği başkanı idi. Ne hikmetse beyefendi unutuldu. Unuttular onu(!) Diyorum ki kendisine, karıştırma eski defterleri!..

BAHÇELİ, KALAŞNİKOF YAKALANAN BEYAZ TOROS’U İÇİN KARAKOLA BİLE ÇAĞRILMADI

.

Başka neler var o eski defterlerde? Bir kısmını kitabınızda ima etmiştiniz.

Tarih 23 Şubat 1978… Sayın Devlet Bahçeli, Gazi Üniversitesinde asistan. Ülkücü birkaç öğrenci, Adana’ya gideceğiz, bize arabanızı verir misiniz diyor. Beyaz Toros. 01 FE 994 plakalı. Bahçeli arabasını bu gençlere veriyor. Adana’dan dönüşte Ankara yakınlarında polis aramasına takılıyor bu araba içinde bu dört kişiyle. Bagajda portakal sandıklarının altında iki tane kalaşnikof, 700’e yakın mermi bulunuyor. Bu dört kişiyi Emniyet’e götürüyorlar. Sorgular, yargılamalar, tutuklamalar… Bu silahlar Devlet Bahçeli’nin arabasında yakalanıyor. Araba ve arabanın sahibi belli. Soru şu: Karakola bile çağrılmazsa arabanın sahibi, bu ne demektir? O dört gençten ikisini Sayın Bahçeli yıllar sonra milletvekili yaptı. O kadarını söyleyeyim.

ALPARSLAN TÜRKEŞ MEKTUBUNDA 'MİT İLE ALAKALIDIR' DEMİŞTİ

Rahmetli Alparslan Türkeş’in 1983’te kaleme aldığı el yazısı mektubunu gösteriyorum televizyonlarda, bunun için “MİT ile alakalıdır, gençler bundan uzak dursun!” diye yazıyor o mektubunda. 564 sanıklı davada, Beyaz Toros’u yakalandığında, hepsinde gözden kaçmış bu beyefendi, nasıl olmuşsa! Sayın Devlet Bahçeli bu sorulara açıklık getirirse ben de memnun olurum. Ben sadece iddiaları tekrarlıyorum. Karakola çağrıldı mı, savcıya ifade verdi mi, mahkemeye gitti mi? Açıklasın bunları.

Ben tahliye oldum, sonra diğer arkadaşlar tahliye oldu. Alparslan Türkeş Bey tek başına kaldı cezaevinde. Devreye girildi falan, Dışkapı Mevki Askeri Hastanesi’ne aldırdık kendisini. Orada yarbay, binbaşı falan, 5-6 doktor subay arkadaşımız var. Onlar bize doktor önlüğü giydiriyor, stetoskop veriyor. Alparslan Türkeş Bey’in odasına giriyoruz. Dinleme olur diye A4 kâğıda yazıyordu “Şu avukata para ödenmesi gerekiyor” gibi talimatları. Benim söylediğim mektubun aynı mealini bir başka arkadaşa da yazmıştı. Alparslan Türkeş, el yazısı mektubunda Devlet Bahçeli için “nereden çıktı bu!” diyor, “arkadaşları kışkırtıyor, MİT ile alakalıdır, uzak durun” diyor.

TÜRKEŞ, 'MİT MUTLAKA ADAM SOKAR, BARİ BİLDİĞİMİZ BİRİ OLSUN' DEDİ

Ama 1987 yılında Alparslan Türkeş, Bahçeli’yi kendisi çağırmış ve Bahçeli, Milliyetçi Çalışma Partisi'nin (MÇP) genel sekreteri seçilmişti. 1997’de Türkeş’in ölümünün ardından yapılan olağanüstü kurultayda da MHP’nin genel başkanlık koltuğuna oturdu.

Alparslan Türkeş, Bahçeli’yi genel sekreter yapınca birkaç arkadaş yanına gittik, “Efendim siz buna MİT ajanı demiştiniz, aldınız genel sekreter yaptınız” dedik. Hiç unutmam, rahmetli dedi ki, “Oğlum, MHP gibi partiye MİT mutlaka adam sokar. Bari bildiğimiz biri olsun.” Bir başka rivayet de İngiliz istihbaratıyla ilişkili olduğu.

Sen ana avrat sövüyorsun. “Her yere Ne mutlu Türküm diye yazmazsam namerdim! Senden bunu hesabını sormazsam şerefsizim!” diyorsun. Sonra birden pat! Ne oldu da oraya stepne gibi yanaştın, yedek lastik oldun?!

MHP’NİN 50’NCİ DEĞİL 54’ÜNCÜ YILI

Devlet Bahçeli şimdi çıkmış MHP’nin 50’nci yılını kutluyor. O partinin kuruluşunda ben vardım, ben! Sen neredeydin! Kuruluş dediği tarih de yanlış. Bugün MHP’nin 50’nci değil 54’üncü yılı. Alparslan Türkeş, 1 Ağustos 1965 günü Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) Büyük Kurultayında Genel Başkanlığa seçildi. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde Ankara milletvekili oldu. 8-9 Şubat 1969, genel kongrede Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin, adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirmesinin tarihidir. Tarihi, Alparslan Türkeş’in 1965’te genel başkan olmasından alacaksın. Bunu bile beceremiyor!

Sizin Bahçeli ile ilgili imalarınızın benzerlerine Vatan Partililer muhatap oluyor. Gülen Cemaatinin tezgâhı olan Ergenekon-Balyoz soruşturmalarında tutuklanarak hapis yatmış Vatan Partisi yöneticilerinin siyasi iktidar lehine açıklamaları için “AK Parti-Ergenekon ile iş birliği yaptı” deniyor.

Benim bu konuda şahit olduğum bir olay yok. Bazen öyle bir görüntü olduğu doğrudur ama nereden baktığınıza, konusuna göre değişiyor. Doğu Bey’in bugün bu coğrafyayla ilgili tespitleri, Çin’le, Rusya’yla, İran’la, Bağdat Merkezi Hükümeti ile Suriye yönetimi ile ilişkiler konusunda söyledikleri yüzde yüz doğru zaten. ‘PKK’nın üzerine gidiyor mu? Gidiyor. FETÖ’nün üzerine gidiyor mu? Gidiyor. Biz onu destekliyoruz’ diyor. Ben ise samimiyetini sorguluyorum, güvenmiyorum.

OĞLUNUN ÖLÜSÜ ÇÖPLÜKTE BULUNAN MEHMET AKİF’E NE DİYECEĞİZ!

Nurettin Soyer üzerinden Tunç Soyer’i yıpratmaya çalışmaya devam ederler mi?

Baba ve evladını birlikte değerlendirmek olmaz. O zaman Mehmet Akif’e ne diyeceğiz! Mehmet Akif’in uyuşturucu kullanan oğlunun ölüsü Balat’ta bir çöplükte bulunmuştur. Nihal Atsız’ın oğlu, Yağmur denilen beyefendi, babasının vasiyetini kamuoyunun önünde rezil etmiştir. Cumhurbaşkanının yeğeni de sekiz sene önce İstanbul’da 50 kilo esrarla yakalandı, dört yıla mahkûm oldu. Şimdi ben çıkıp “…senin de yeğenin…” desem haklı olur muyum, olmam! (Olay gerçekleştiğinde Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, soruşturma aşamasında ‘Bu konuda ben gerek valim, gerek emniyet müdürüme açık ve net söyledim. Gereği neyse açık ve net yapın dedim. Ben yeğenliğimden silmişimdir. Benim doğrularımla ve ilkelerimle kaynaşmayan bir yapısı vardır’ demişti. ÖAÇ) Benim kardeşim 12 Eylül’den önce TKP’liydi. Gitti soyadını değiştirdi, “Ekim” yaptı, Ekim Devriminden (gülüyor). Bıraksın Devlet Bahçeli, Tunç Soyer’in babasını da benim sorularıma yanıt versin!