YAZARLAR

Bu seçimde de esamimiz okunmadı

Güle güle Lindsey. Bundan öncesini bizim de keyif almamız için yaşadın. Şimdi artık hayat tamamen senin. Biz aradan çıktık. Sana mutluluklar.

Bazen olayları sindirmek için bir süre geçmesini beklersiniz. Hemen tepki vermek doğru gelmez. Lindsey Vonn’un sporu bırakması da öyle benim için. Sakatlıkları, geri dönme çabalarının her birinin duvara toslaması, buna rağmen hiç vazgeçmemesi, yaptığı hareketin tartışılması derken izleme şerefine nail olduğumuz efsanelerden biri daha kaydı gitti.

Aslında onu ilk tanıdığımızda Lindsey Vonn bile değildi. Evet adı aynıydı da soyadı Kildow’du. Sene 2002’ydi. Salt Lake City, kayakta yerel kahramanını bulma çabasında bir Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmaya çalışıyordu. Aldığı hiçbir altın madalyanın kayak disiplinlerinde olmaması bir özeleştiriyi getirirken, herkesin üzerinde birleştiği bir isim vardı: Lindsey Kildow. Henüz 17 yaşındaydı. Herhalde ona o anda sorulsa 18 derdi. Kimsenin kendisinden bir beklentisi yoktu. Kendisi dışında. İlk altıya girmesi ona inanan küçük kalabalık dışında herkesi şaşırtmıştı. Lindsey ise asıl hedefine giden yolda ufacık bir adım attığını biliyordu. Hedef mi? Olimpiyat madalyası ve tarihin en çok yarış kazanan kadın sporcusu olmak. Ki bu hedefi yazılı halde lise yıllığında da bulabilirsiniz.

Bu ilk adımdan sonra hikaye gelişmeye başladı. Üst üste gelen iki dünya gençler gümüş madalyasından sonra, artık vakit tamamdı. İlk dünya şampiyonasına hazırdı. 2005 yılında ilk kez katıldığı organizasyondan iki tane (iniş ve kombine) dördüncülükle ayrılması, tüm gözlerin üzerine çevrilmesini sağladı.

Onu yeni tanıdığımız 2002’den beş yıl sonra, artık bildiğimiz soyadıyla değil, bundan sonra hafızalarımızdan çıkartamayacağımız soyadıyla anmaya başladık: Vonn. Minnesota’da dedesinin yönlendirmesiyle başladığı kayak serüveni, 2018’e geldiğinde dört dünya kupası şampiyonluğu, Amerikan tarihinin ilk iniş dünya şampiyonluğu, sekiz sezon kimseye bırakmadığı iniş dünya kupası şampiyonluğu, 20 kristal küre ve kayak tarihinde her disiplinde birincilik elde etmiş altı kadın sporcudan biri olma unvanlarıyla noktalandı.

Ama aklımıza kazınanlar sadece bu başarılar değil. Lindsey Vonn dediğimizde aklımızda her zaman gülen yüzü kalacak. Gözbebeklerimizin içine baka baka söylediği "Hayat çok hızlı değişir, tabii eğer siz buna izin verirseniz" sözleri zamanlı zamansız aklımıza üşüşecek. Ama en çok da şu cümlesi dönüp dolaşıp karşımıza çıkacak: "Kayağı erken bırakmak istemiyorum. Yapabileceğim her şeyi yaptığımı hissettiğim zamana kadar kayak yapmak istiyorum.”

Evet belki o hedeflediği her şeyi yaptı ama hiç bize sordu mu giderken? Böyle sporcular için her emeklilik biraz erken oluyor. İnsan izlemeye doyamıyor. Eğer bir sporcu son yarışında dünya şampiyonasında madalya kazanıyorsa, ‘Gitme’ diye haykırmak geliyor insanın içinden.

Kabul, her kaza artık daha çok canını acıtıyor, kabul her sakatlığın dönüşü çileyi katlıyor, kabul, biraz da az stresli yaşamın hayalini kurabiliyorsun. Ama…

Neyse hangi seçimde biz kazandık ki bu seçimde esamimiz okunsun. Yine bir oyumuz vardı, ama…

Güle güle Lindsey. Bundan öncesini bizim de keyif almamız için yaşadın. Şimdi artık hayat tamamen senin. Biz aradan çıktık. Sana mutluluklar.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’