YAZARLAR

IŞİD biterken

Son günlerde uluslararası haber ajanslarına yeni IŞİD kayıtları düşüyor. IŞİD bu sefer filmi çeken değil, çekilen. Hangisi kaç vahşete imza attı, kaç insanı boğazladı, kaçını hayata dönemeyecek kadar yaraladı, belki hiçbir zaman bilinmeyecek. Katlettikleri açısından adalet hiçbir zaman yerini bulamayacak belki. Ama bu dehşet filminin son sahnelerini izliyoruz.

2014, yaz ayları. Türkiye’de çözüm süreci devam ediyor. Kara bayrağıyla gelip Kürt ve Arap coğrafyalarını istila eden, çorak Ortadoğu topraklarında yetişen bir fideye bile tahammül etmeyip ayak basabildiği her yeri kanla sulayarak çöle çeviren IŞİD, kanser hücreleri gibi yayılıyordu. Bugün bile dağılmamış olan karanlığın o en zifiri günlerinde, oturup IŞİD’in vahşet videolarını izlemiştik.

Bir-iki tanesini hatırlayalım.

KAYIPLAR VE KAYITLAR

Elleri arkadan bağlanmış genç bir sivil yere oturtulmuş, şaşkınlıkla etrafındaki kara giysili, yüzü maskeli silahlı güruhu süzüyor. Güruhun içinden terlikli bir yetkili, kalabalığı bir hilal şeklinde hizalıyor. Genç adamı çekiştirerek kaldırımdan aşağıya indirip dizlerinin üstünde çöktürüyor. Katil, birkaç defa tabancayı genç adamın ensesine dayayıp geri çekiyor ve tekrar kalabalığa hiza veriyor. Anlaşılan gencin kafasından sekecek kurşuna adamlarının hedef olmaması için uğraşıyor. Bu esnada biraz sonraki vahşeti kayda alacak olanlar öne çıkıyor. Genç adam tepkisiz; yalvarıp yakarmıyor. Sadece arada bir etrafı süzüyor ama arkasına hiç bakmıyor. Kameralar kayıtta. Güruhtaki homurtu yerini sessizliğe bırakıyor. Katil arkadan yaklaşıyor ve genci ensesinden tek mermi sıkarak öldürüyor. Gencin ağzından, gözlerinden kan fışkırırken kalabalık Allah-u Ekber nidalarıyla yeniden hareketleniyor ve cenazenin üstüne yürüyor. Kamera tezahürat edenlere dönüyor ve kayıt bitiyor, ekran kararıyor.

Bir başka kayıtta elleri arkadan bağlanmış genç bir sivilin etrafı, yüzü maskeli katillerle çevrilmiş. Biri gencin kafasını tutmuş, bir diğeri bacağını. İki yana doğru çekiştiriyorlar. Derken elinde demir bir sopayla başka bir yüzü maskeli yaklaşıyor ve önce sol sonra sağ bacağını parçalayana kadar gence darbeleri indiriyor. Yer belli ki bir şehir merkezi. Bazı siviller elleri ceplerinde, kayıtsızca olup biteni izliyor. Allah-u Ekber nidalarıyla tezahürat sürerken kayıt bitiyor, ekran kararıyor.

Başka bir videoda görünen çocuk yaşta bir asker. Gözleri bağlı, diz çöktürülmüş. Etrafı kan isteyen güruhla çevrili. Bir sonraki sahnede çocuk asker yere sırt üstü devrilmiş olarak görülüyor. Gırtlağına dayanan bıçak kısa sürede derinlere iniyor. Kayıt bitiyor, ekran kararıyor.

Başka bir videoda ise bu defa kurbanlar IŞİD’li. Beş kişiler. Elleri arkadan bağlı ve diz çöktürülmüş vaziyetteler. Irak askerleri tarafından vücutlarına indirilen tekme darbeleriyle sarsılıyorlar. İçlerinden IŞİD tişörtlü olanı önce yalvarıyor. Kâr etmeyince hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve korku içinde titremeye başlıyor. IŞİD’li belki de ilk defa yaptıklarının benzerine maruz kalacağını idrak ediyor. Yüzleşme sarsıcı oluyor. Onun tiz sesli yalvarması askerleri keyiflendirip güldürüyor. Kayıt bitiyor, ekran kararıyor.

Yakın tarihimiz, çoğumuzun unutmak istediği bu türden vahşet görüntüleriyle dolu.

IŞİD FİLMİ BİTERKEN

Son günlerde ise uluslararası haber ajanslarına yeni IŞİD kayıtları düşüyor. IŞİD bu sefer filmi çeken değil, çekilen. Çoraklaştırdıkları topraklarda dizlerinin üstüne çöktürülmüş yüzlerce eski katil görünüyor bu kayıtlarda. Daha düne kadar dünyanın dört bir yanına korku ve dehşet saçan, soğukkanlı analistlere “IŞİD artık kalıcı, herkes buna alışsın” dedirten “yaramaz çocuklar” çökertildikleri meydanda değersiz birer çuvalı andırıyor. Hangisi kaç vahşete imza attı, kaç insanı boğazladı, kaçını hayata dönemeyecek kadar yaraladı, belki hiçbir zaman bilinmeyecek. Katlettikleri açısından adalet hiçbir zaman yerini bulamayacak belki. Ama bu dehşet filminin son sahnelerini izliyoruz.

Dünya izledikçe, seyirci kaldıkça uzayan IŞİD filmi “iyi sonla” bitiyor görünse de artık “iyilerin” bu yıkıntıların arasında bayram edecek hâli yok.

Oysa “medeniyete” dair ne varsa yok etmeye odaklanmış, terörizmin en ari halini icra ederek büyüyen ve Ortadoğu’nun bağrına hançer gibi saplanan bu vahşet örgütünün “medeni” yaratıcıları, destekçileri, ortakları şimdi ışıltılı salonlarda muhasebeye girişecek. Bölgesel ve uluslararası güçler elde kalan IŞİD artıklarını bile kazanca çevirmek için hummalı pazarlıklar yapacak.

YA IŞİD KALACAKTI YA İNSANLIK

IŞİD’in gerçek mağdurları ise yeni kâbusların beklentisiyle yaralarını sarmaya çalışacak.

Dikkat edilirse Kürtler, Aleviler, Ezidiler, Türkiye’de IŞİD katliamlarına maruz kalanların yakınları, sevenleri, “medeni dünya”, IŞİD’in bitişini halaylarla, danslarla kutlayamıyor bile. Çünkü yasları devam ediyor. IŞİD hançeri, saplandığı yerden çıkarılsa bile yarasının acısı uzun süre kanayacak, sızlayacak.

Arkada sayısız tabut, katledilmiş yaşlı, genç, tecavüz edilmiş kadın, köleleştirilmiş çocuk varken, diz çöktürülmüş savaş artıklarının karşısına çıkıp oynayacak hâl yok kimsede.

Elbette herkes biliyordu ki, bu coğrafyada ya IŞİD kalacaktı ya insanlık. Fakat IŞİD bitiriliyor olsa da, çoraklaştırdığı bölgede insanlığın yeniden yeşermesi hâlâ uzak ihtimal.


İrfan Aktan Kimdir?

Gazeteciliğe 2000 yılında Bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Birikim, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık yaptı. Bir süre İMC TV Ankara Temsilciliği’ni yürüttü. "Nazê/Bir Göçüş Öyküsü" ile "Zehir ve Panzehir: Kürt Sorunu" isimli kitapların yazarı. Halen Express, Al Monitor ve Duvar'da yazıyor.