Kadınların başarısı sahiplenilmiyor
Bu yılın başında Laureus ödülleri verildi. Yine Türk kadın sporcuların başarıları görmezden gelindi. Bir şekilde birileri sahiplense bu başarıları, uluslararası alanda da görünürlük kazandırılabilinirdi bu başarılara.
Çok uzun bir süredir takip ediyorum Laureus'un her yıl verdiği yılın sporcusu ödüllerini. Uluslararası bir ödül olmasının dışında tabii ki en büyük katkısı yıl içinde başarılarını kaçırdığımız farklı sporcuların başarılarını da fark etmeme olanak sağladığı için takipte yarar gördüm hep. Bu sene bu ödüllerin töreni Türkiye'de de TRT'den televizyonlarda gösterildi. Instagram hesabından da bakabildiğim kadarıyla sadece Banu Yelkovan'ı görebildim etkinliği yakından takip eden olarak. Muhtemelen ya birçok spor muhabirinin bu konudan haberi yoktur ya da yerel gündem ağır bastığı için fazla ilgilenilmemiş de olabilir. İtirazım aslında bu ödül töreninin Türkiye'de az sayıda basın mensubu tarafından takip edilmesine değil. Bizzat ödül töreninin kendisine. Bilhassa da adayları seçenlere.
Voleybolda aldıkları başarılarla sevenlerini nasıl gururlanacaklarını şaşırtan bir dönem yaşamıştı Vakıfbank takımı Mayıs 2012'den Ocak 2014'e kadar. Tam 73 maç boyunca yenilmediler. Voleybola yeni başlayanlar için uyaralım, bu oyunda maçlar berabere bitmez, illa ki kazananı vardır. Yani 73 maç berabere bile kalmadı bu takım. Hani futbolda uzun süre yenilmeyen ama o yenilmezlik serisinin üçte biri beraberlik olan yani içinde önemli kayıpları da barındıran serilerle yenilmezlik serisi diyerek övünülüyor ya işte Vakıfbank'ın elde ettiği böyle bir şeydi o seride. Hatta daha fazlasıydı, 73 maçlık galibiyet serisini yakaladığı sürede Avrupa Şampiyonlar Ligi, Türkiye Ligi, Türkiye Kupası, Süper Kupa ve Dünya Kulüpler Şampiyonası'nı da kazanmıştı Vakıfbank. Bir voleybol takımının daha önce yapamadığını yaptı. 73 maç boyunca yenilmeden beş kupa kazanan bu takımdan haberiniz daha önce olmamışsa şanslısınız artık haberiniz var. Fakat sanırım Laureus'un hiç haberi olmamış o dönem. Yani koskoca organizasyon duymamış, sizin duymamanız da pek ayıp sayılmaz.
LOBİMİZ Mİ YOK?
Seri 2014 Ocak'ında sonlandığı için 2014'teki ödüle aday gösterilememiş olabilir Vakıfbank takımı ve fakat gelin görün ki yıl boyu hiç yenilmeyerek katıldığı tüm turnuvaları kazanan bir takım olarak Vakıfbank yenilmezlik serisi bitmeden de aday gösterilemez miydi? Pek tabii gösterilebilir ve 2014'te Bayern München'a verilen yılın takımı ödülünü büyük rahatlıkla alabilirdi. Bayern München daha önce sanki hiç aynı sene Bundesliga, Almanya Kupası ve Şampiyonlar Ligi kazanmamış gibi ödülü onlara verdiler. Adaylar arasında şaşılmayacak şekilde hiçbir kadın takımı da bulunmuyordu. Miami Heat, Red Bull Formula 1 Takımı, Brezilya Milli Takımı, Yeni Zelanda Ragbi takımı ve Bob ile Mike Bryan kardeşler tenis dalında adaylardı. Sportif açıdan değerlendirildiğinde sizce 2012'den başlayarak 2013 yılından itibaren 2014 Ocak'ına kadar çıktığı maçların hepsini kazanıp beş de kupa kazanan bir takımın burada olması gerekmez miydi? Bayern München'in kazandığı başarıyı her sene bir başka takım tekrar edebiliyorken, yani tekrarlanan bir başarıyı gerçekleştirmiş bir takımın ödül alması ne kadar anlamlı olabilir ki, tekrarlanması çok zor olan bir başarıyı gerçekleştiren takımın ödül alması varken!
2018'i enfes bir şekilde tamamlayan bir başka sporcu vardı Türkiye'de. İrem Yaman. 23 yaşındaki Ankaralı tekvandocu geçen sene katıldığı sekiz şampiyonada, ki bunların dördü Avrupa Şampiyonluğu diğeri de Dünya Şampiyonluğu, toplamda sekiz altın madalya kazandı. Ve sonunda da Dünya Tekvando Federasyonu tarafından "Yılın En Başarılı Kadın Sporcusu" ödülüne layık görüldü. Fakat Yaman 2019'da verilen ödüllerde Laureus'a Yılın Kadın Sporcusu ödülüne aday bile gösterilmedi. Kazanan Naomi Osaka oldu bu sene bu ödülü.
ALIŞIN BURADALAR
Türkiye'de bu kadınların bu tür uluslararası arenada yer alabilmeleri için yeteri kadar lobi faaliyeti yürütülmüyor olabilir. Derdim ödül almaları değil ancak burada bir hak yenme olduğu kadar umursamazlık da var. Umursamaz olanların içinde Laureus olduğu kadar sen, ben, benim spor medyam, uluslararası spor camiasındakiler de var. Saydığım iki örneğin o seneki rakipleriyle elde ettikleri başarılar karşılaştırılamaz bile. Fakat güçlü bir lobicilik yok ya da ya da yeterli seviyede sahiplenilmiyor anlaşıldığına göre. Ne federasyonlar ne de medya düzeyinde. Acaba merak ettim bu başarıları çok sevdikleri erkek takımlar ya da erkek sporcular kazansa neler olurdu? ''Alışın kadınlar geliyor!'' demeyeceğim, onlar çoktan burada ve herkesten de daha başarılı. Siz ne kadar görmek istemezseniz de onlar başarılarını gözünüze sokmaya devam edecek.