YAZARLAR

Kadınlar erkeklerden hakkını alacak elbette

Artık üç yıl boyunca İngiltere Kadınlar Futbol Ligi, Barclays’in isim sponsorluğu ile anılacak. Ve ilk kez kadın futbolu milyon dolarlık bir anlaşmanın altına da imza atmış oldu. Peki, bu yatırım bir pozitif ayrımcılık mı?

İnsan hayatı kendini tekzip etmekle geçiyor sanırım. Biliyorsunuz bu satırlarda bundan çok da geride olmayan bir tarihte artık futbol yazmayacağım gibi iddialı kelamlar kullanmıştım. Lakin aracı bazen geri vitese takmak gerekiyor. Sizin eliniz vitese gitmese bile götürürler. Kaçmaya çalıştıkça, ekonominin değil, kadınların görünmeyen eli devreye girer. Kırıp geçer klişeleri. Mesela ‘Kadın futbolu da ne ya’ diyen gevreklerin yüzüne çarpıverir gerçeği.

Evet, anlaşılabileceği gibi konumuz futbol. Ama kadın futbolu. Çok değil bir hafta önce kadınlar futbolunun ne derece büyük bir dönüşüm yaşadığını göreceğimiz gelişmeler oldu. Daha önce 2016 yılında İngiltere Premier Lig’in sponsoru olan Barclays, İngiltere Kadın Futbol Ligi’nin resmi sponsoru oldu. Tüm Avrupa’daki tek profesyonel kadın futbol ligi olan İngiltere Kadın Futbol Ligi, bu sayede çok önemli bir dönüşümün de adımını atmış oldu.

Artık üç yıl boyunca İngiltere Kadınlar Futbol Ligi, Barclays’in isim sponsorluğu ile anılacak. Ve ilk kez kadın futbolu milyon dolarlık bir anlaşmanın altına da imza atmış oldu.

Peki, bu yatırım bir pozitif ayrımcılık mı? Öncelikle modern dünyanın bu derece maliyetli bir pozitif ayrımcılık yapma gibi bir adımı olamaz. Bu bir veri olarak bir kenarda kalsın. Sonra da verilere gelelim.

TRİBÜNLERDE 61 BİN KİŞİ

İspanya’da kadınlar liginin zirvesindeki mücadelede Atletico Madrid, Wanda Metropolitano Stadı’nda Barcelona’yı ağırladı. Ve bu karşılaşmada Türkiye’nin çok da anlayamayacağı bir olay yaşandı. Çünkü ülkemizde 2018-2019 futbol sezonu ilk yarı Süper Lig seyirci ortalaması 13 bin 884. Atletico Madrid-Barcelona kadın futbol maçını ise 60 bin 739 kişi biletli olarak izledi. Evet yanlış okumadınız, neredeyse 61 bin kişi. Atletico Madrid Teknik Direktörü José Luis Sánchez Vera’nın da dediği gibi, bu kalabalık, futbolcuların başarısı sonucu oluştu. Aynı zamanda iki kadın kulüp takımının karşılaşması için dünya rekoru olarak kayıtlara geçen karşılaşmayı Katalan temsilcisi 2-0 kazandı. Derseniz ki bir kadınlar futbolu maçını en çok kaç kişi izledi? Cevabı 90 bin 185. ABD’nin Çin’i penaltılar sonunda yendiği 1999 Dünya Kupası finali, bu anlamda rekorun sahibi.

GÖLGE ETMEYELİM, TAKDİR EDELİM YETER

Kadınların Avrupa futbolunu fethi bununla da kalmadı. İngiltere’den ilk sponsorluk, İspanya’dan da dünya rekoru gelince İtalya geri kalamazdı. Kalmadı da. Juventus’un kadın futbol takımı Torino’daki Allianz Stadı’nın açılışını, Türkiye’de alışık olduğumuz türden bir tribün karşısında yapmadı. 39 bin kişilik coşkulu bir kalabalık karşısında Juve, Fiorentina’yı konuk etti. İlla merak ediyorsanız da, kazanan Sofie Pedersen’in golüyle ev sahibi oldu.

Bunca olan bitenden sonra futbol yazdım, kendi kendimi tekzip ettim diye beni suçlayabilir misiniz? Suçlamayın a dostlar. Sadece olan bitenin ne olduğunu birlikte takdir edelim isterim. Bunca ayrımcılık, bunca zorluk, bunca eşitsizlik arasında, dünyanın tüm kadınlarını takdir edelim. Sanmayın ki erkek egemen futbol hatta spor dünyasında kadın olabilmek kolay. Değil. Düşünün yıl olmuş 2019, endüstriyelleşmenin merkezi İngiltere’de kadın futbolu daha henüz sponsor bulabiliyor. Şampiyona 500 bin dolar ödül verilecek diye mutluluk yaşanıyor. Ama yine kalıplar dar geliyor kadınlara. Dünyanın en büyük futbol kulüpleri kadın futbolunun cazibesi karşısında diz çöküyor.

UMUT AZSA DA VAR

Elbet Türkiye’de de düzen biraz değişecek. Umudum az ama Beşiktaş’ın, Amed’in, ALG’nin, Konak Belediyesi’nin, Ataşehir Belediyesi’nin Karadeniz Ereğli Belediyesi’nin Hakkarigücü’nün, Fatih Vatan’ın, Kireçburnu’nun, Trabzon İdmanocağı’nın attığı adımlar elbet büyüyecek. Hasan Hüseyin Korkmazgil’den izinle eğip bükersek şiirini: Kadınlar, erkeklerden haklarını alacaklar elbette. Direnmekle, kurtulmakla, barışla ben amenna.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’