YAZARLAR

Morales'in sol yumruğu

Evo Morales’in Ankara Üniversitesi’ndeki konuşmasının konusunu okuyorum; ‘Bolivya’nın Kamulaştırma Alanındaki Deneyimleri’. O zaman Bolivya Devlet Başkanı ile Türkiye Cumhurbaşkanı arasındaki sıkılmış sol yumruğun ayırıcı çizgisinin farkı ortaya çıkıyor. Kamulaştıran adam, özelleştiren adam fotoğrafı bu, artık nereye asmak isterseniz

Ödüm patlıyor şu Maduro’dan sonra, özellikle Latin Amerika’dan bir ‘sol’ görüşlü devlet başkanı gelecek, Nusret’e filan gidecek, bir buçuk et siparişi verecek, kabak benim başıma patlayacak diye. Yüreğim ağzımda Evo Morales’in açıklamalarını okuyorum. Gazete Duvar’da bir haber başlığı ‘Morales: Türkiye’nin desteğiyle evrensel ücretsiz sağlık hizmetine başladık.’ diyor.

Ne oldu ya, diyorum birden. Türkiye’de sağlık hizmeti parasız oldu, mesela katkı payları kalktı, ilaçlara hiç para ödenmiyor da artık, şimdi desteklerimizle Bolivya’yı da mı ücretsiz yapıyoruz. Ne biliyim, ben burada yokken, hani sayımlı mevsimden önce bir gün, mesela zorunlu genel sağlık sigortası prim ödemeleri filan da mı iptal edildi. Yani hasta olsanız da olmasanız da peşin peşin prim aldıkları, peşin satan sağlık kalktı da, devlet-i sultan-i vergilerimizle artık sadece S-400 almakla kalmıyor, mesela öksürük şurubu paramızın tamamını da mı ödüyor?

Bir saman nezlesi hissi uyandırıyor haber.

Allah'tan haber kaynağı Anadolu Ajansı da, insan sorgulamadan geçemiyor. Bilimsel bile olmayan bir kuşku insanın boğazına düğümleniyor, çok şükür ki

Sonra haberin altını okuyorum ki Evo Morales böyle bir şey dememiş tabii ki. Yoksa bir kez daha kendimden kuşku duyacaktım. Çünkü Bolivya’da ne zaman sağlık ücretli hal aldı, onu da kaçırmışım diye hayıflanacaktım. Halbuki Morales’in dediği gibi ‘ücretsiz sağlık’ 2009 Bolivya anayasasına göre 10 yıldır bir insan hakkı. Yani Türkiye’nin hediye edeceği dört böbrek nakli makinesi ile ‘ücretsiz evrensel sağlık hizmeti’ başlasa, dağıt dağıt dur, dörder makine. Bütün insanlık en azından hastayken bir istifade etsin bari şu devlet denilen şebeleden.

Sonra Evo Morales’in Ankara Üniversitesi’ndeki konuşmasının konusunu okuyorum; ‘Bolivya’nın Kamulaştırma Alanındaki Deneyimleri’. O zaman Bolivya Devlet Başkanı ile Türkiye Cumhurbaşkanı arasındaki sıkılmış sol yumruğun ayırıcı çizgisinin farkı ortaya çıkıyor. Kamulaştıran adam, özelleştiren adam fotoğrafı bu, artık nereye asmak isterseniz. En son şeker fabrikaları mesela.

Metin Yeğin, Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales (soldan sağa)

Ben Evo Morales’le La Paz’da onun evinde konuşurken anlatıyordu; "Özelleştirme. Artık açığa çıkmıştır. Kesinlikle her şeyi doğal haline sokmak gerekir. Ayrıca öbür açıdan baktığınızda görüyorsunuz ki üstlendikleri işi de becerememektedir. Kamusal hizmetlerde özelleştirmeden iki yıl sonra biz her şeyi geri aldık (naturalize ettik.)"

Kamulaştırmayı daha çok ‘naturalize etmek’ olarak kullanıyordu; "Bunun anlamı da biz naturalizasyonu sadece bazı kardeşlerimiz için değil, bütün herkesin iyiliği için savunuyoruz. Aynı zamanda biz naturalizasyonu özellikle kamu hizmetleri için (su, eğitim, elektrik...) mutlaka savunuyoruz. Kamu hizmetinin özelleştirilmesi insan haklarına aykırıdır. Kamu hizmetleri kesinlikle halkın halka hizmetidir ve çok önemlidir. Neoliberaller onu da satmak istiyorlar ki bu halkın en temel ihtiyaçlarının satılmasıdır." diyordu.

-Yani Che’nin katilinin gözündeki katarakt ameliyatını bile ücretsiz yapan Kübalı doktorların örgütlediği, ücretsiz sağlık hakkının yanına ihale ile dört makine satın alıp koymuşsunuz o kadar ki bu da başka bir endüstriyel tıp tartışması-

Fotoğrafa şimdi bir daha bakın, Cumhurbaşkanlığı tören kıtasının karşısında Evo Morales’in sıkılmış sol yumruğu hâlâ, son Bolivya anayasasının simgesi. Yani bir insan hakkı olarak ücretsiz sağlık hakkı, kamulaştırma ve 37 tane resmi dili olan bir ülkeyi gösteriyor.

Gerisi bir Anadolu Ajansı haberi sadece, sayımlı mevsimlerin boş esintisi yani…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...