YAZARLAR

Şimdi şöyle yazalım: Vandal Ekrem, sözde futbol maçına...

M: Şu mazbata ısrarına fetiş filan diyelim. Aynı sayfaya bir yerlere de Almanya’daki bazı festivallerden zincirli herif fotoğrafları koyun. Y: Resmen dahiyane müdürüm. Kimin aklına gelirdi. Çağrıştırma yöntemi diyorsunuz yani. M: Evladım biz bu saçı sakalı değirmende ağartmadık. Sudan’da olanları da ilk sayfadan giriyoruz. Darbenin bize yönelik olduğunu şeyapalım. Y: Sudan’la... biraz şey olmasın müdürüm...

Gazetede, M (haber müdürü) ve Y (yamağı), seçim sonrası...

Y: Selamün aleyküm müdürüm.

M: Aleyküm selam.

Y: Ne geceydi ama müdürüm değil mi, vallahi uyku tutmadı.

M: Uyku zamanı mı şimdi! Su uyur düşman uyumaz, unutma.

Y: Haklısınız müdürüm, ben yorgunluk bakımından...

M: Vatanın bekası söz konusu, sen hâlâ yorgunluk diyorsun yahu.

Y: Çok doğru müdürüm. Müdürüm, dün geceden duruma göre kullanmak üzere iki manşet hazırlamıştık emriniz üzere. Fakat o talihsiz karışıklık olunca bu sabahı “Demokrasi kazandı, ittifak oy oranını korudu” ile güzel idare ettik.

M: Evet evet, diğer özgür basınla istişare ettikten sonra attık sabahki manşeti, güzel oldu. Yarın için henüz karar verilmedi.

Y: Doğrusu da bu müdürüm, tek ses, tek yürek olmalıyız Allah’ın izniyle.

M: Herhalde yani.

Y: Bu İmamoğlu denilen herif çok konuşuyor, yarım saatte bir açıklama yapıyor. Binali başkanın sözlerini mi girelim ne yapalım?

M: Ondan önce şu AA işini halledelim. Diğer özgür basın bu konuda da karar verecek bugün, bir şeyler yazmak gerekiyor. Vesayet makamı YSK tuttu, “AA benim müşterim değil” filan dedi üzerine vazifeymiş gibi.

Y: Çok talihsiz bir açıklama müdürüm, bunlar vesayetin kalıntıları hep. Bence çok gereksiz bir kurum bu YSK.

M: Kardeşim her konuda kararı bir merkez verir olur biter. Seçimde çok başlılık olur mu ya. Herkes kendi hesabını yapıyor. Bütün terör örgütleri oturmuş oy sayıyor ya. Hangi demokrasi bunu hazmeder be! Demokrasi dediğin, birliktir dirliktir.

Y: Her zamanki gibi çok haklısınız müdürüm. Neymiş, yirmi bin oy farkla seçim kazanmışlar ba ba ba!

Zaman geçer...

Telefonda, P (patron) ile:

M: Evet efendim. Aleyna aleyküm selam efendim. Allah razı olsun, yok uyumadık, böyle günlerde uyunur mu efendim. Çok haklısınız... Tabii efendim belediye konusu önemli... Haklısınız efendim, dört ihalede bizatihi yer alıyoruz... Evet efendim... Hiç sormayın efendim, önümüzdeki hafta düzenleyeceğimiz “Memleketimizin Beka Sorunu” konferansı için de her hazırlığı yapmıştık... Onun için belediye yüklüce bir kaynak ayırmıştı Allah razı olsun... Haklısınız efendim, üç beş oya feda edemeyiz... Bekadan yürüyelim isterseniz... Evet efendim, ‘sandık kurullarında terörist organizasyon,’ teması dikkat çekici olur inşallah... Haklısınız efendim, bu seçimde şaibeyi fark etmemek mümkün mü... Şaibe olmasa nasıl kazansınlar... Tek parti dönemi zihniyeti, evet bunu da ilk sayfaya alalım, haklısınız efendim... Yarına... ‘Sandıklarda büyük dalavere’ olduğuna dair... Evet... Darbe... Tabii efendim, her sandıkta değil, kaybettiklerimizde... Zaten normali de bu efendim... Başörtüsü mü? Efendim bu mevzuyu seçim sonucuna... Haklısınız neden olmasın, bir yere sıkıştırırız... Dindarların iktidarına Haçlı saldırısı... Evet... İmamoğlu için Pontus filan diyorlar... Yazar arkadaşlara da mesajı iletelim efendim... Konuya hassasiyetle eğilirler, zaten belediyeyle yakın ilişkileri var efendim, merak etmeyin... Tabii, ‘her şeyin fazlası zarar, demokrasi bir ilah değildir,’ güzel bir düşünce hattı olur efendim... Merak etmeyin, en güzel bir biçimde anlaşılmıştır Allah’ın izniyle... Hanımefendiye hürmetler efendim... Allah razı olsun efendim... Selam ve dua ile.

Y: Patron mu aradı müdürüm?

M: Evet evet. Diğer özgür medyayla birlikte karar verip hep birlikte atacağız başlıkları Allah’ın izniyle. Allah başımızdan eksik etmesin büyüklerimizi. Tuttukları altın olsun.

Y: Tabii müdürüm, altın eylesin ki biz de mağdur olmayalım.

M: Zevzeksin ya!

Y: Özür dilerim müdürüm.

M: Şimdi bir iki silahlı, poşulu fotoğraf bulun, sandık fotoğraflarının altına üstüne yerleştireceğiz.

Y: Silahlı adamlar mı vardı sandıkların başında müdürüm?

M: Evladım sen bu zekâyla her gün bu binanın yolunu nasıl buluyorsun!

Y: Affedin müdürüm.

M: Silahlı örgüt üyeleriyle sandık görevlileri arasında bir münasebet olduğunu düşünecek insanlar, neyini anlamadın.

Y: Helal olsun müdürüm, kimin aklına gelirdi böyle bir şey! Allah vatanımızı milletimizi korusun.

M: Amin. Bir de konuşalım yazarlarla ufak ufak şu ‘sandık darbesi’ mevzusunu işlemeye başlasınlar.

Y: Tamam müdürüm.

M: Böyle şey olur mu ya, yok efendim meclis seçiminde bize oy vermişler ama başkan için vermemişler, kim inanır buna ya.

Y: Kadir İnanır, yazalım mı müdürüm?

M: La havle kuvvete...

Y: Pardon müdürüm, espri olarak...

M: KHK’li teröristlerin seçildiği yerlere ilişkin haberi de görünür yere koyalım mutlaka.

Y: Tamam müdürüm, az daha bu teröristlerin yönetimine geçecekti belediyeler!

M: Tabii ya, hele şu yaşlı Kürt siyasetçinin mazbata inadı! Adam hem yaşlı, hem hasta hem Kürt, bir de belediye başkanı olacak iyi mi?

Y: Müdürüm inanılır gibi değil hakikaten, devletimizin şefkatini yanlış anlıyor bu adamlar ya. Hem o da KHK’li değil miydi?

M: Yok o değilmiş ama haberi, “KHK’li olmamakla birlikte KHK’lilerle aynı düşünceleri paylaşıyor” tadında verelim.

Y: Çok iyi olur müdürüm inşallah. Hem bir insanın KHK’li olması için KHK’li olmasına da gerek yok ki, KHK’li gibi hissetmesi yeter kanaatimce.

M: Aferin be, bak sonunda sağlıklı düşünmeye başladın hergele.

Y: Sağolun müdürüm, sizin büyüklüğünüz.

Telefonda, GYY (genel yayın yönetmeni) ile:

M: Evet abi... Patronla konuştuk, bazı uyarılar yaptı Allah razı olsun... Evet abi haklısınız, resmen algı operasyonu noktasında CHP... Evet abi, bunların dedeleri de böyleydi... Haklısınız o biraz dikkat çekti, Binali başkanın ortalıkta görünmeyişi... Evet... Evinden bir iki fotoğraf koyalım, projelerin başında... Harika olur, ‘şimdiden çalışmaya başladı, her şey İstanbul için’ temalı... Evet... Beka sorunundan devam etmeyi düşünüyoruz, yerinde olur abi, haklısınız... Büyük oyun... Dış mihrakların müdahalesi... Not alıyorum abi... Evet, resmen organize usulsüzlük var... Haklısınız abi, bizim sandık görevlilerini okey oynamaya götürmüşler... Evet çok haklısınız abi, resmen mazbata fetişizmi bu, harika manşet olur... Diğer özgür basınla da mutabık mıyız?... Harika, Allah hepsinden razı olsun inşallah... Tabii abi, fetiş lafı cuk oturur oraya... Hiç sormayın, inanın uyuyamadım abi, adam resmen bizim patronların ailelerini tehdit ediyor ya... Haklısınız resmen tek parti zihniyeti bu... O haberi parlatalım doğru... Adı geçenlerin ailelerinin uyuyamadığını, travma yaşadıklarını filan... ‘Vandal Ekrem,’ evet iyi başlık olur... Maça gidip halkı tahrik etmiş bir de ‘sözde’ İmamoğlu... Tabii abi, futbol İngiliz icadı değil mi... Evet büyük oyun orada zaten... Bazı sözde taraftarlar da buna tezahürat yapmış... Yersen... Allah korusun yarın bütün camileri ahır yapar bu adamlar... Tamam Allah’ın izniyle, merak etmeyin abi, en mükemmel biçimde işleriz...

M: Şu mazbata ısrarına fetiş filan diyelim. Aynı sayfaya bir yerlere de Almanya’daki bazı festivallerden zincirli herif fotoğrafları koyun.

Y: Resmen dahiyane müdürüm. Kimin aklına gelirdi. Çağrıştırma yöntemi diyorsunuz yani.

M: Evladım biz bu saçı sakalı değirmende ağartmadık. Sudan’da olanları da ilk sayfadan giriyoruz. Darbenin bize yönelik olduğunu şeyapalım.

Y: Sudan’la... biraz şey olmasın müdürüm...

M: Senin işin mi ya bunu sorgulamak, kardeşim Yeni Zelanda’yı unuttun mu? Nerede bir darbe, bir cinayet var, elbette dünya liderliğimize yöneliktir, bunun nesini anlamıyorsun ya!

Y: Haklısınız müdürüm.

M: Dünyanın en büyük havaalanını açıyoruz, Alman’ı İngiliz’i hasetten çatlıyor, tanzim soğan satışlarıyla varlık kuyrukları oluşturuyoruz, sayın damat bey herkesi hayran bırakan ekonomi programları açıklıyor, işadamları destek olacaklarını söylüyor... pat Sudan’da Beşir olayı... Rastlantı mı lan bunlar!

Y: Düşününce, hakikaten resmen büyük bir komplonun parçası.

M: Hâlâ demokrasi diyor bazı lavuklar, ulan memleket mevzubahis memleket, demokrasi mi yiyip içeceksin... Vatan hainleri... Nerede bir gavur icadı var, bu bölücü siyonist terörist CHP zihniyeti onu destekliyor... Ne demokrasisi ya... İsviçre’ye git kardeşim!

Telefonda, GYY (genel yayın yönetmeni) ile:

M: Evet abi, buyurun... Evet fark her geçen gün kapanıyor Allah’ın izniyle... Aslında beş yıl oy sayılırsa bu sorun hallolacak gibi... Espri noktasında söylemiştim abi... Evet abi... Su sayaçlarının yanında bir iki silahlı adam fotoğrafı mı... Haklısınız abi, biz de düşündük onu, terör örgütleriyle bağlantılı şahıslar şimdiden sayaç okumaya başladı diye... Çok doğru abi... Evet, sayın büyüğümüzün seçmen soyadı açıklaması... Vallahi çok mantıklı geldi bana da... Soyadından kime oy verildiğini anlayıp onların kayıtlarının imha edilmesi noktasında... Kesinlikle abi, Senanur ile Arya bir mi şimdi! Kesinlikle abi, açık bir sahtekârlık... Fakat şu ‘İmamoğlu’ soyadı biraz kafa karıştırmasın... Neyse biz onu bir biçimde çözeriz inşallah... Evet abi, evleri dolaşıp seçmen arayan polis hikâyesi de çok büyütüldü, haklısınız... ‘Emniyet mensuplarımız ev ev dolaşıp vatandaşa hâl hatır soruyor, her ihtiyaçlarıyla ilgileniyor,’ şeklinde aktaralım Allah’ın izniyle... Merak etmeyin, aleyna aleyküm selam abi...

Y: Müdürüm şu kara delik fotoğrafını haber yapacak mıyız?

M: Bize ne evladım Amerika’daki kara delikten, Batı'nın teknolojisini alalım, kara deliğin kime ne faydası var, özenmeyin böyle şeylere!

Y: Haklısınız müdürüm.

M: Şu soyadından oy verdiği partinin anlaşılıp kayıtların silinmesi meselesi var bir de.

Y: Evet müdürüm, bana da mantıklı göründü ama İmamoğlu’nun soyadını açıklamak zor olur mu?

M: Onu şöyle yapalım: ‘O soyadına layık olamamış!’ ‘Sözde İmamoğlu’ da olabilir!

Y: ...

M: Bakma öyle boş boş, ne evlatlar var.

Y: O da doğru müdürüm, beş parmağın beşi bir olmuyor nihayetinde.

M: Tamam o zaman.

Y: Müdürüm Cuma saati geliyor.

M: Aman kaçırmayalım; yeni açılan camiye gidelim diyorum, büyüklerimizle birlikte olalım Allah’ın izniyle.

Y: İyi olur müdürüm, Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin...

M: Amin.


Murat Sevinç Kimdir?

İstanbul'da doğdu. 1988'de Mülkiye'ye girdi. 1995 yılında aynı kurumda Siyaset Bilimi yüksek lisansına başladı ve 1995 Aralık ayında Anayasa Kürsüsü asistanı oldu. Anayasa hukuku ve tarihi konusunda makaleler ve bir iki kitap yayınladı. Radikal İki ve Diken'de çok sayıda yazı kaleme aldı. 7 Şubat 2017 gecesi yüzlerce meslektaşıyla birlikte OHAL KHK'si ile Anayasa ve hukukun bilinen ilkelerine aykırı bir biçimde kamu görevinden atıldı.