Trump İngiltere’de kimin kuyusunu kazdı?
ABD, Brexit sürecindeki İngiltere’ye ticaret için sana kapım açık ancak “ayrıl da gel” dedi. Bu şartlı destek AB içinde olup ABD ile yakın ekonomik ilişkiler kurmak isteyen diğer üyelere de bir mesaj.
ABD Başkanı Donald Trump, bir devlet ziyareti için 3-5 Haziran arasında İngiltere’de bulunuyor. Pazartesi günü ziyaret resmi törenle başladı. Trump, üç günlük ziyaretinin ilk gününde Kraliyet Ailesi ve ABD onuruna veren yemeğe katıldı. Ertesi gün iş dünyası temsilcileriyle Başbakan Therasa May refakatinde bir araya gelen ABD Başkanı, ardından May ile baş başa görüşme gerçekleştirdi. İki lider görüşme sonrasında ortak basın toplantısı gerçekleştirdi.
Trump’ın ziyareti İngiltere siyaseti açısından sorunlu bir döneme denk geldi. Başbakan Theresa May 7 Haziran Cuma günü başbakanlık görevinden ayrılıyor. Üstelik koltuğun yeni sahibi henüz belli değil. Bunun yanında İngiltere’nin 31 Ekim’de AB’den ayrılması gerekiyor. Ancak bu cephede de işler yolunda değil. Hâlâ Brüksel ile Londra arasında ayrılık süreci ve sonrasına dönük mutabakat sağlanamadı. Yani Londra’nın okyanus ötesinden gelen konuğu bir nevi siyasi krizin tam ortasında geldi.
İngiltere ile ABD 1940’lardan bu yana çok yakın ve özel bir müttefiklik ilişkisine sahip. İki ülke hem NATO’da hem de Güvenlik Konseyi’nde sandalye sahibi. Ancak yılların müttefikleri bazı küresel konularda anlaşmazlıklar yaşıyor. İran Nükleer Anlaşması, Dünya Ticaret Örgütü’nün geleceği, Ortadoğu’ya dönük yaklaşım farkı, Paris İklim Anlaşması, Çin ile ilişkiler, özellikle Huawei konusunda Londra ile Washington’ın politikaları ayrışıyor. Bu üç günlük ziyaret tam da bu nedenle dikkatle izleniyor. Brexit sürecindeki İngiltere ABD açısından cazip bir hareket noktası. Bu yazıda Trump’ın İngiltere ziyaretini ve temaslarının sonuçlarını ele alacağız.
TRUMP NEDEN FRAK GİYDİ?
Trump Londra’ya vardığında kendisini Başbakan May ve beraberindeki heyet karşıladı. Ancak ayaküstü sohbet uzatılamadı, biraz bekleyen vardı. Hele ki bekleyen bir kraliçe ise Trump’ın koşarak gitmesi bile beklenebilirdi, neyse ki koşmadı. Havalimanında sonra Trump, soluğu Kraliçe II. Elizabeth’in yanında aldı. Geçen yıl kraliçe karşısında türlü potlar kıran Trump belli ki bu sefer ödevine iyi çalışmıştı, en azından resmi karşılama ve asker selamlamasında bir pot kırmadı. Derken Trump’ın, hiç kusura bakmayın pek yakışmamış, fraklı fotoğrafı basına yansıdı. Tabii kraliçe yine yanında. “Yahu nedir bu kraliçenin Trump merakı, bırak bir nefes alsın” diyenler vardır. Bırakamaz, Trump biraz haşindir, gider bin yıllık vazoyu kırar, prens diye bahçıvanın elini sıkar diye değil, devlet ziyareti olduğu için. Resmi ziyareti duyduk da bu devlet ziyareti neymiş diyorsanız buyurunuz.
Devlet ziyareti, bir devletin başının bir başka devletin başkanı ya da başı kimse onu resmi olarak davet etmesi demek. İngiltere’de kraliçe ülkenin başı. Her ne kadar Therasa May, Brexit sürecinde ömründen 30 yıl heba etse de kusura bakmasın baş o değil. Zira İngiltere’yi temsil etmek için kraliçe olunmaz, kraliçe doğulur (krallık rejimleri kan bağına dayanır ). Trump’ı da kraliçe davet etti. Ayrıca ülkenin başı sizi davet ediyorsa, hele ki İngiltere’yse, kıyafetinden törenine, selamından eldivenine 14 cilt kurallar manzumesini bilmek gerekir. Trump’a acır gibi olduk. “Yere batsın malı mülkü, ağız tadıyla bir yemek yiyemedik” demiş midir bilinmez, dediyse de içinden demesi ve yüzüne yansıtmaması şart.
Kraliçe İngiltere’nin başı olarak ABD Başkanı'nı ABD’yi yani devleti temsilen onurlandırıyor. Burada kişilerden bağımsız, aslında bir devlet ağırlanıyor. Devlet ziyaretinde Kraliçe Trump’ı değil, İngiltere, ABD’yi ağırlar. Bu nedenle seremoni yapılır ve özel kıyafetler devletlere saygı için giyilir. Geçtiğimiz yıl Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump’ın davetlisi olarak ABD’ye devlet ziyaretinde bulunmuştu. Nitekim iki lideri smokinle görmüştük. ABD’nin geleneği de smokin, İngiltere’de frak var. Durduk yere Trump neden frak giydi sorusunun da, kraliçe de insana bir nefes aldırmıyor yakarmasının ardındaki sebep de bu. Şimdi töreni geçip Trump’ın temaslarına bakalım.
TRUMP’IN YOLUNU GÖZLEYENLER KİMDİ?
Trump, İngiltere’de pek sevilen bir isim değil. Nitekim gelişiyle beraber törenlerden ziyade Londra sokakları protestolarla inliyor. Hatta Trump ile May basın toplantısı yaparken protesto seslerini duymak mümkündü. Benzer biçimde siyasetçilerin de bir kısmı Trump’a tepkili. İki muhalif parti ve Avam Kamarası Sözcüsü John Bercow, Trump onuruna verilen davete katılmayı reddetti. Ancak Trump’la görüşmek için can atanlar da var.
ABD Başkanı’nın Başbakan May eşliğinde iş dünyasının önde gelen isimleriyle bir araya gelmesi bu durumun ilk örneği. Brexit sancılarıyla sarsılan ülkenin sermayedarları, AB’nin boşluğunu yeni ticari ortaklarla doldurmanın peşinde. Bunun içinde savunma, finans, güvenlik, ulaşım gibi alanda geniş ortaklıkların olduğu ABD’den daha uygun bir aktör olamazdı. Trump söz konusu toplantıda ABD’nin İngiltere ile ticari ilişkilerinin gelişmeye hazır olduğunu söyledi. Ancak devamında gelen cümle ABD’nin AB’ye ve küresel ilişkilere bakışı açısından özet niteliğindeydi. ABD; İngiltere dahil bütün ülkelerle ikili anlaşmalar üzerinden ticari anlaşmalar yapmaya hazır.
TRUMP: İNGİLTERE SANA SÖYLÜYORUM AB ÜYELERİ SİZ ANLAYIN
Trump ile May basın toplantısındaki iki ülkenin farklı baktığı İran, Çin teknoloji devi Huawei, Paris İklim Şartı gibi konularda zamana ihtiyaç var vurgusu, tarafların hâlâ uzlaşamadığını gösteriyor.
Öte yandan Trump, aynı toplantıda İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının doğru olduğunu ve iki taraf arasında bir ticaret anlaşmasının yapılabileceğini ifade etti. Elbette Trump’ın kast ettiği, ikili anlaşma.
ABD, Trump yönetime geldiğinden bu yana Asya Pasifik Ortaklığı, İran Nükleer Anlaşması ve Paris İklim Anlaşması gibi çok taraflı metinlerden çekildi. Dahası, ABD çok taraflı anlaşmalar yerine devletlerle artık ikili anlaşmalar yapmayı tercih ediyor. Söz konusu durum birlik olarak hareket eden AB gibi yapılarla temelde uyumsuzluk demek.
ABD, karşısında bir birlik ya da bir masa etrafından bütünleşmiş devletler yerine devletlerle tek tek görüşmeyi tercih ediyor. Kuzey Kore ile müzakere sürecinde Trump Kim Jong-Un ile tek başına görüşmüştü. Benzer biçimde Rusya ile ilişkileri de Putin üzerinden yürütüyor. Bu durum Brüksel’i etkiler mi?
AB’nin oluşum sürecinde ABD ile SSCB arasında Soğuk Savaş başlamıştı ve söz konusu dönemde birlik olmuş, NATO ve AB şemsiyesi altındaki Avrupa ABD hem stratejik hem de ekonomik açıdan kıymetliydi. Ancak bugün ABD, hegemonik duruşu için yeni bir politik düzlemde hareket ediyor ve birlikte hareket eden ülkeler onun için gerekli değil. Bu nedenle ikili ilişkiler dış politikasındaki başat öğe.
ABD, Brexit sürecindeki İngiltere’ye ticaret için sana kapım açık ancak “ayrıl da gel” dedi. Bu şartlı destek AB içinde olup ABD ile yakın ekonomik ilişkiler kurmak isteyen diğer üyelere de bir mesaj. Aynı zamanda, Brüksel ile yollarını ayırmak isteyip alternatif durak bulamayanlara “korkmayın ben varım” mesajı. Belki Trump, İngiltere’den şimdilik istediklerini almadan dönüyor, zaten acelesi de yok gibi. Ancak ABD’nin İngiltere’de verdiği mesajların ve ABD-İngiltere ilişkilerinin ritminin AB’nin geleceğine etki edeceği açık.
Mühdan Sağlam Kimdir?
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.
'Türkiye Kürtlerin aynı zamanda Ortadoğu realitesi olduğunu göremiyor' 20 Kasım 2024
'Ortadoğu’da Kürt meselesinin çözümü Türkiye'siz düşünülemez' 13 Kasım 2024
'Erdoğan Kürt Sorununu çözmeye değil stabilize etmeye çalışıyor' 04 Kasım 2024
Yapay zekanın açıldığı kapı: Nükleerin yeniden keşfi 30 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI