YAZARLAR

Ya beni sararsa memleket hasreti

Aile kökleri bu topraklardan bir şekilde geçen en yetenekli futbolculardan biri olan Mesut Özil, bir global dünya vatandaşı. Spor ise uluslar üstü bir kavram artık ulus devletin sığlığı ile lümpen bakış açısının darlığı arasına sıkışamaz.

Sporun vatanı var mıdır? Dünyanın en zorlu sorularından biri. Her ne kadar son yıllarda ulus devlet kavramı yeniden gündeme gelmeye başlasa da sınırların kalkması için uğraşılan dünyada ülke şampiyonlarının düzenlendiğini düşünürsek, genel düşüncenin sporun milleti vardır yönünde olduğunu söylemek gerekir. Peki, gerçekten sporun milleti olabilir mi? Dünya ve Avrupa şampiyonları bu yönden doğru mudur?

Global dünyanın özellikle de çevrim içi insan sayısının artmasıyla spor, dünyevi değerlerin belki de en önemli ortak paydalarından biri haline geldi. Çok uluslu takımlar, aslında çok uluslu milletleri beraberinde getirdi. Lakin, kulüp aşamasında aşılan ulus devlet, iş milli maçlara gelince foyasından sıyrıldı. Lümpenlik, diğer alanlarda özgürleşme talebi olanları spor ve millet kavramlarında bastırdı. O sebeple günümüzün global dünyası ile el ele veren endüstriyel spor anlayışı bile ülke seçimi konusunda sporcuları mahalle baskısından uzak tutamıyor.

Örnek mi Mesut Özil. Kuşkusuz ki aile kökleri bu topraklardan bir şekilde geçen en yetenekli futbolculardan biri kendisi. Dünyanın en büyük futbol takımlarından forma giydi. Halen de dünyanın en büyük futbol liglerinden biri olan İngiltere Premier Ligi’nde Avrupa’nın en önemli futbol takımlarından biri olan Arsenal’de oynuyor.

Milli takım seçimi sırasında vatan haini seviyesine çıkmasına karşın tatillerde bu toprakları ziyaret etmesi, milli takım seçimi sonrasında Türkiye hakkında pek kötü konuşmaması, cumhurbaşkanı ile olan sıcak ilişkisi derken Türkiye halkıyla Mesut arasındaki buzlar pek uzun süre orada kalmadı.

Halbuki, Mesut’un Türkiye yerine Almanya Futbol Milli Takımı’nı seçme sürecine dair söylediği şeyler Türkiye gibi bir ülkede çok tartışılabilirdi. Geçen yıl çıkan ‘Futbolun büyüsü ve gerçekleşen hayaller’ isimli otobiyografisinde Mesut milli takım seçimi için şunları söylemişti: “Annem Gülizar, Türkiye için oynamamdan yanaydı. Erdoğan amcam da bu görüşteydi. Babam, amcama karşı çıktı. 'Mesut Almanya'da doğdu. Almanya'da okula gitti. Futbol oynamayı Alman okullarında öğrendi. Bu yüzden Almanya için oynamalı' dedi. Ağabeyim Mutlu da 'Mesut Almanya için oynamak zorunda' dedi. Ailemin bütün sözlerini dinledim ve kendi düşüncelerimi oluşturdum. Ben aslında en baştan beri babamla aynı şeyi düşünüyordum.” Benim kişisel görüşüme göre Mesut doğru olanı yapmıştı. Doğduğu, futbol ve kişilik alt yapısının oluşturduğu ülkeyi tercih etmişti. Ama bu sözler Türkiye’deki birçok kişiyi kırabilecek cümleler. Sonuçta Mesut gerçek vatanının Türkiye değil Almanya olduğunu açıklamış oluyordu bu sözlerle.

İşte o Mesut, geçen gün evlendi. Eski Türkiye güzellerinden Amine Gülşe ile hayatını birleştiren yıldız futbolcu için Acun Ilıcalı’nın attığı tweet ise durumu biraz karıştırdı. Ünlü televizyoncu soysal medya hesabından “İkinize de ömür boyu mutluluklar diliyorum. İnşallah bu sene vatan hasretin de sona erer” ifadelerini kullandı. Yani bir nevi Mesut’un gurbette zorla yaşadığını, kendisini ait hissettiği topraklardan ve takımdan (Daha önceki bir röportajında kariyerini sonlandırmadan tuttuğu takım olan Fenerbahçe’de forma giymek istediğini söylemişti) kendisinin pek de istemediği şekilde uzak kaldığını ima etmiş oldu.

Oysa ki takım ve ülke tercihi Mesut’un çok da güzel açıkladığı gibi kendisini ait ülkeyi tercihiydi onunkisi. Yani bir memleket hasretinden söz etmek mümkün değil. Olsa olsa tanınırlık ve siyaseten de desteklenmiş bir kariyer sonunun kendisi için iyi olacağını düşünüyor olabilir Mesut. Yoksa bir toprak özlemi değildir. Olmamalı da zaten.

Kişisel tercihi ile Türkiye’de oynamayı tercih etmesine kimsenin diyecek bir şeyi olamaz. Bunun kendisi için doğru adım olduğunu düşünmesi kendi tasarrufu. Ama bunu bir memleket özlemi olarak görmek ve göstermek işin sancılı kısmı.

Zira Mesut bir global dünya vatandaşı. Spor ise uluslar üstü bir kavram artık ulus devletin sığlığı ile lümpen bakış açısının darlığı arasına sıkışamaz.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’