YAZARLAR

Kısa evlilikte de süresiz nafaka olur çünkü...

Kısa süreli evlilikler için de uzun süreli evlilik sonrası ileri yaşlarda boşanmış çiftler için de yoksulluğa düşme ihtimali olan tarafa, peşinen süre sınırı konmaksızın yani kanun yer aldığı şekliyle “süresiz” yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hakkaniyetin gereğidir.

Kadınların nafaka hakkı diğer pek çok kadın kazanımı gibi yıllardır tehdit altında. Özellikle yoksulluk nafakasını düzenleyen kanun maddesinde geçen “süresiz olarak” ibaresi saldırıların hedefinde. Süresiz ibaresi nafaka karşıtlarının manipülasyonuyla farklı şekillere sokularak tanıtılmaya çalışılıyor, topluma. Halkın geniş kesimi de siyasi partiler gibi yasal çerçevenin çarpıtılarak yorumlanmış halinden etkilenmiş görünüyor. Özellikle “üç ay evli kal ömür boyu nafaka öde” ve “kadınlar boşandıkları erkekleri SGK olarak kullanıyor” şeklindeki iddiaları gerçek zannederek “bu kadarı da çok yanlış” diyenlere rastlıyoruz. Oysa bunlar gerçek değil yasanın çarpıtılmasıyla ileri sürülen gerçek dışı iddialar.

Medeni Kanun Madde 175 ile düzenlenen yoksulluk nafakasındaki “süresiz olarak” ibaresi, 2011 yılında Kestel hakimi tarafından da anayasaya aykırılık gerekçesiyle iptal ettirilmek istenmişti. Bugün de en çok tartışılan ve çarpıtılan süresiz ibaresine Anayasa Mahkemesinin getirdiği açıklama halen geçerli:

“İtiraz konusu “süresiz olarak” ibaresi, nafaka alacaklısının her zaman ölünceye kadar yoksulluk nafakası alacağı anlamına gelmemektedir. Kanun koyucunun 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 175. maddesinde “süresiz olarak”  ibaresine yer vermesinin amacı, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eş tarafından, şartları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır.

Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, ahlâki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesi yer almaktadır. Yoksulluk nafakasının amacı nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir.

İtiraz konusu kuralda, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşen eşi korumak için diğer eşin, koşulları bulunduğu sürece, herhangi bir süre sınırı olmaksızın yoksulluk nafakası vermesi düzenlenmiş olup bu yükümlülüğün sosyal hukuk devleti ilkesinin gereği olarak getirildiği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 10. ve 41. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.” http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120626-25.htm

Aile Mahkemesi Hakimi Şerafettin Sanver de süresiz ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş ve reddedilmişti, 2015 yılında. Anayasanın “esastan görüşülerek karara bağlanmış bir yasa hükmü hakkında on yıl dolmadan yeniden esas hakkında inceleme yapılamayacağı” hükmünü kesinleştiren maddeleri gerekçe gösterilerek usulden ret edilmişti. Yani 2022 yılına kadar süresiz ibaresinin anayasaya aykırılığı yönünde esastan inceleme yapılması mümkün değil, bu durumda. Fakat Şerafettin Sanver, AYM’nin ret çevabı üzerine kendi bakış açısını yeniden gözden geçirmek yerine 2016 yılında başka bir dosya hakkında, yoksulluk nafakasına süre sınırı getiren bir karar alarak, topu Yargıtay’a atmıştı. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/evlilik-kadar-nafaka-40064331 Üç aylık evlilik sonrası boşanan taraflardan henüz öğrenci olan kadın iki yıl yoksulluk nafakası takdir eden kararıyla, kısa süreli evlikler için yoksulluk nafakasına, kanun hükmüne aykırı olarak iki yıl süre sınırı getirişini de Medeni Kanun madde 4 ile açıkladı. Medeni Kanun M / 4- “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”

Hakimin takdir yetkisi, hukuka ve hakkaniyete göre karar vermeyi gerektirirken bu olayda Hakim Sanver’in hakkaniyete değil erkek çıkarına göre karar verdiği açıktır. İlgili dosyada henüz öğrenci olan kadının iki yıl içinde öğrenimini tamamlamasını, hemen iş bulup yoksulluktan kurtulmasını öngörmüş. Şahsi öngörüsünü ise hukuk ve hakkaniyet gereği gibi sunmuş kararında. Anılan kararın haberi ise “üç aylık evliliğin nafakası olur mu” alt başlığıyla sunulmuştu. Üç aylık evliliğin de üç günlük evliliğin de otuz yıllık evliliğin de nafakası olur, hem de süresiz ibaresiyle yoksulluk nafakası olur diyeyim peşinen. Sonra da hakim Sanver’in yanılgısına işaret ederek kendi gerekçemi açıklamaya çalışayım.

Yoksulluğa düşecek olan eş, boşanma davası sırasında veya boşanma hükmü kesinleştikten sonraki ilk bir yıl içinde nafaka talep etme hakkına sahip. Bir yıl dolduktan sonra yoksulluğa düşen eşin nafaka talep etme hakkı bulunmuyor. Ancak nafaka yükümlüsü ve alacaklısı ilk nafaka kararından sonra da nafakanın kesilmesi, indirimi veya arttırılması yönünde dava açma hakkına sahip hukuken. Dikkat etmemiz gereken husus, ilk nafaka talep etme hakkına zaten süre sınırı getirilmiş olduğudur. Yoksulluk nafakası için süre sınırı zaten talep etme hakkı sırasında getirilmiş, hukukumuzda. Habere konu dosyada Hakim Şerafettin Sanver’in en önemli yanılgısı, yoksulluk nafakası talep etme süresinin zaten baştan sınırlandığı gerçeğini dikkate almayışı.

İlgili dosya örneğine göre söylersek üç ay evli kaldıktan sonra boşanırken tedbir nafakasını takip edecek şekilde iki yıl yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olan kadın, iki yılda öğrenimini tamamlayamadığı ve iş bularak yoksulluktan kurtulamadığı takdirde tekrar nafaka talep etme hakkına sahip olamayacak. Ama hakim süresiz ibaresine sadık kalarak iki yıl sınırı getirmese, nafaka yükümlüsü (eski koca), kadın iş sahibi olup yoksulluktan kurtulduğunda nafaka iptal davası açma hakkına sahip zaten. Bu durumda ülkenin ekonomik şartları, kadın istihdam oranları ve ilgili dosyadaki kadının yaşayabileceği özel şartlar, karşılaşabileceği olumsuzluklar en ufak bir ihtimal olarak bile hakimin kararına yansımadığı için getirilen süre sınırı, kadına yönelik ciddi haksızlık yaratabilecektir. Süresiz ibaresi, peşinen getirilecek süre kısıtının, hayatın gerçekleriyle örtüşmemesi ihtimali göz önüne alınarak düzenlemiş. Kısa süreli evlilikler için de uzun süreli evlilik sonrası ileri yaşlarda boşanmış çiftler için de yoksulluğa düşme ihtimali olan tarafa, peşinen süre sınırı konmaksızın yani kanun yer aldığı şekliyle “süresiz” yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hakkaniyetin gereği.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.