YAZARLAR

İmamoğlu tıpkı 2002’deki Erdoğan gibi medyaya rağmen kazandı

17 yıl önce kendisi nasıl varlığını görmezden gelen medyaya rağmen kazandıysa seçimi, Ekrem İmamoğlu da onun yarattığı tek ses medya imparatorluğunun ambargosuna rağmen açık ara galip geldi.

Üst üste üç gün konuşmasa haber olan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin tek başına iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana ilk kez bir seçimden sonra ekranlara çıkmadı, Ekrem İmamoğlu’nu, sosyal medya hesabından tebrik etmekle yetindi.

17 yıl önce kendisi nasıl varlığını görmezden gelen medyaya rağmen kazandıysa seçimi, Ekrem İmamoğlu da onun yarattığı tek ses medya imparatorluğunun ambargosuna rağmen açık ara galip geldi.

2002'DE 'AK SAYFAYI AÇIYORUZ' DEMİŞTİ

Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçiminin ardından yaptığı konuşmada şöyle demişti, “İnşallah Türkiye’nin önünde yeni bir ak sayfa açılacaktır… Tüm vatandaşlarımızın yaşam tarzlarına saygılı, insanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesinden hareketle geleceğe yürüyen, anayasal kurumlarımızı daha iyi çalıştıran, Türkiyemizin Avrupa Birliği’ne giriş sürecini hızlandıran, ülkemizin dünya ile entegrasyonunu güçlendiren bir ekonomik programın uygulanması konusunda kararlı olan, böyle bir siyasi iradeyi inşa etmek için partimiz görev almaya hazırdır.”

Yola ak sayfa açma iddiasıyla çıkan Erdoğan tüm sayfaları karaladıktan sonra ‘Tek sayfa var, o da benim kafamda, size ne sayfadan!’ dediği bir noktaya geldi. 23 Haziran İstanbul Seçimiyle sözde ak sayfanın kapandığı tescil edilmiş oldu.

'TÜCCAR SİYASETİ' İFLAS ETTİ

Bu seçimin sonucu, Erdoğan’ın henüz taze başbakanken Mart 2003’te Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında “Biz tüccar siyaset yapacağız” sözleriyle duyurduğu yol haritasının iflas ettiğinin de ilanıdır. Ekrem İmamoğlu’nun galibiyet konuşmasında kurduğu, “Artık İstanbul’da israf, şatafat, kibir, ötekileştirme, ön yargı dönemi bitmiş, kardeşlik, sevgi dönemi başlamıştır” cümlesinin altının kalın kalın çizilmesi boşuna değil.

İmamoğlu’nun o tek cümlesi çok şey anlatıyordu. Bir cümlede “tek insan” yönetiminin alametifarikaları sıralanıyor, topluma yaşatılan sıkıntılardan kurtuluş reçetesi sunuluyordu.

TEK İNSAN REJİMİNDE SONUN BAŞLANGICINDAYIZ

Erdoğan’ın gelenekselleşecek olan balkon konuşmasıyla 2007 Genel Seçiminde tanışmıştık. Balkona Abdullah Gül ile birlikte çıkmıştı. İkisinin de yanında eşleri vardı. Sonraki seçimlerde de balkonda yalnız olmadı hiç, ta ki 24 Haziran 2018 Genel ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine kadar. O seçimden sora ilk kez balkona yalnız çıktı Erdoğan. Yanında sadece eşi vardı. Bu durum yalnız partisinin değil ittifakın ortak adayı olmasına bağlansa da o fotoğraf, “tek insan” rejiminin temsîli gibiydi.

Bugüne kadar tek insan rejimine yöneltilen eleştirilere kulak tıkayan Erdoğan, son bir yılda kendi kendini daha da yıprattı. Şimdi ‘her fırsatta dile getirdiği 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsa farklı bir tavır takınmak zorunda.

YILDIRIM ÖN ALMAK İÇİN Mİ HEMEN KONUŞTU?

Binali Yıldırım’ın dün seçim yasakları kalkar kalkmaz kameraların karşısına geçerek rakibi İmamoğlu’nu tebrik etmesi birkaç biçimde yorumlanabilir.

  1. 31 Mart Seçiminde henüz kazanmadan galibiyetini ilan ettiği için çok eleştirilen Yıldırım, bu defa mağlubiyetini ilan etmek amacıyla kameraların karşısına geçerek yıpranan imajını düzeltmek istemiş olabilir.
  2. Seçimi tekrarlatarak rakibiyle arasındaki oy farkını 13 binden 777 bine çıkaranlara tepkisini göstermek için bu yolu seçmiş olabilir.
  3. Millet İttifakı’ndan yapılacak ve tartışma yaratacak tüm açıklamaların önünü kesmeyi amaçlamış olabilir.
  4. Şu anda üstüne yorum yapmak için çok erken diyeceğimiz bir ihtimal daha var. Erdoğan ikinci kez girdiği İstanbul yarışında, yenileceğini görmüş ve bu açıklamayı Yıldırım’la birlikte planlamış olabilir. Aklında da şimdiye kadar hiçbir işaretini görmediğimiz “yeni bir sayfa açmak” olabilir, kim bilir!!!

KILIÇDAROĞLU 'İYİ BİR FARKLA KAZANACAĞIZ' DEMİŞTİ

Geçtiğimiz hafta Gazete Duvar yayınında konuk ettiğimiz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yayın öncesi yaptığımız kayıt dışı sohbette “Çok rahat kazanacağız hem de iyi bir farkla kazanacağız ama seçmenin sandığa daha fazla gitmesi için başa başmış gibi açıklamalar yapıyoruz” demişti.

Muhalefetin gördüğü bu tabloyu Erdoğan’ın görmemiş olması mümkün değil. Bu nedenle seçime saatler kala kamuoyuna duyurulan ve Kürt seçmeni etkilemeyi hedefleyen “Abdullah Öcalan’ın mektubu” sadece İstanbul Seçimi için atılmış bir adım olmayabilir. Ancak bir Kürde küfredip diğer Kürdün sırtını sıvazlayan ve “Kürt de olsa insandır” cümlesini kuran bir siyasetçi bundan sonra Kürtleri ikna edebilir mi, orası kuşkulu.

ERKEN SEÇİM YOK DESELER DE TARTIŞILACAK

Pragmatist bir siyasetçi olduğunu her kritik dönemeçte deneyimlediğimiz Erdoğan, 2023 hedefine ulaşmak için beklenmedik hamleler planlıyor olabilir. Ancak ne Millet İttifakı’nın ortağı Devlet Bahçeli’nin “Yeni bir erken seçim bahsi açmak ülkemize yapılacak en büyük kötülükler arasındadır” çıkışı ne de Erdoğan’ın son ana kadar sürdürdüğü “seçilseler de çalıştırmayız” tehdidi, AK Parti içinde sessizce kaynayan kazanın fokurdamasını engelleyemeyecek.