Yufka yürekli Trump ve kibrin sınırları
Kendi ekibiyle İran’ın savaşı göze alan tutumu arasında sıkışan Trump umutsuzca “İran’la her şeye yeniden başlamak önemli, İran’ı yeniden güçlü yapalım. Zengin bir ülke olacaklar. Çok mutlu olacaklar ve onların en iyi arkadaşı olacağım” diyor. Ama yeni yaptırım haberini de ekleyerek...
Savaş tacirleri İran’a karşı savaşı satmakta zorlanıyor. ‘En deli’ denilen Başkan Donald Trump’ın ‘yufka yüreği’ meğer bölgeyi cehennemin kıyısında frenleyen kararı aldırtmış! Körfez’de 20 Haziran’da saatler bir kez daha savaşa ayarlanmış haldeydi. İran, Hürmüz Boğazı’nda hava sahasına giren RQ-4 Global Hawk tipi Amerikan insansız uçağını düşürerek ‘üfürük’ muamelesi gören savunma kapasitesiyle ilgili şüpheleri dağıttı. Haftalardır ambargo yüzünden petrol satışının sıfırlanması halinde İran, Hürmüz geçişini bloke ederse petrol fiyatlarının nasıl 200, 300 hatta bin dolara fırlayacağı ve dünya ekonomilerinin nasıl alabora olacağına dair senaryoları okuyoruz. Körfez’de 3-5 tankerde delik açan ‘faili muğlak’ saldırılar, İran’a saldırı için bahaneler yaratsa da böyle bir şeyin bölgeyi nasıl bir ateş topuna dönüştüreceğine dair fikir vermeye yetti.
Amerikan insansız uçağının düşürülmesi İran’ın ekonomik olarak çok zor durumda olmasına rağmen Trump yönetiminin dayattığı koşullarda müzakereye oturmayacağını, gerekirse savaşa girebileceğini gösterdi.
Trump’ın bir ‘B Planı’nı içermeyen miyop stratejisi, baskıyı azami derecede artırarak İran’ı dizlerinin üzerine çöktürme ve müzakere masasına sürüne sürüne getirtme beklentisi üzerine kurulu. İran ise ambargoları zaten savaşa eş değer tutuyor. İran Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Hüsameddin Aşina "Amerikalılar savaş ve yaptırımların madalyonun iki yüzü olduğunu bilmelidir. Yaptırımların devamıyla savaşa gidiyorsunuz. Savaş istemiyorsanız yaptırımlarla ilgili bir şeyler düşünmelisiniz" diyor.
Baskıyı artırıp müzakere için araya Umman, Irak, İsviçre, Japonya ve Almanya’yı koyan Trump kafasındaki planla kendi kafasını duvara çarptı. Beyaz Saray’ın şahinler kanadının kafasında B Planı olarak müdahale var ama Trump içinde bulunduğu çıkmaz yüzünden bu tuzağa düşmek istemiyor. Trump’ın kendi anlatımına göre insansız uçağın düşürülmesi üzerine Beyaz Saray’daki acil durum toplantısında İran’a misilleme olarak üç yerin vurulması planı masaya konuluyor. Başkan olası kayıplarla ilgili net rakam istiyor. Çelişkili öngörülerden sonra üç yer için toplam 150 kayıp rakamı çıkıyor. Planlanan saldırıya 10 dakika kala Trump ‘durun’ diyor. Netice şahinler kanadı için hayal kırıklığı.
Trump “150 İranlı öldürmek istemedim. Herkes benim savaş çığırtkanı olduğumu söylüyordu. Şimdi aynı kişiler güvercin olduğumu söylüyor" diyor.
Wall Street Journal’ın kulis bilgilerine göre Trump saldırı kararından vazgeçerek ulusal güvenlik ekibiyle ters düştü. Hatta özel bir sohbette “Bu insanlar bizi savaşa itmek istiyorlar, çok iğrenç. Daha fazla savaşa ihtiyacımız yok” diyerek adamlarından yakındı. Peki, acil güvenlik toplantısında kim, nerede duruyordu? Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İran’ı bombalamak için can atanların başında geliyordu. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo vurmaktan yana ama Pentagon ve Dışişleri’nin kaygılarına da kulak verme eğilimindeydi. Başkan Yardımcısı Mike Pence misilleme seçenekleri tartışılırken vurmaktan yanaydı ama daha sonra Trump’a hak veren bir çizgiye kaydı. En kaygılı kanat ise Pentagon. Beyaz Saray’daki hava böyle.
Trump ilk açıklamasında meseleyi büyütmekten yana olmadığını, "Sanıyorum bir general veya biri yanlış yaptı. Neyse ki pilot yoktu; olsaydı fark yaratırdı” sözleriyle ortaya koymuştu.
İran cephesinden gelen iddialar ise tabloyu biraz farklılaştırıyor. Ne kadar doğrudur bilemeyiz ama medyaya sızan bir iddiaya göre CIA üçüncü bir taraf aracılığıyla İran’a, “Vuracağımız bir, iki ya da üç hedefi siz belirleyin” diye teklif sundu. Bu şekilde Trump için de itibarlı bir çıkış ve zafer havası elde etme imkanı olacaktı. İran boş bir kumsalın vurulmasını bile kabul etmeyecekleri ve karşılıksız bırakmayacakları yanıtını verdi. Daha sonra İran’ın da aslında hava sahası ihlalleri karşısında kendini tuttuğuna dair başka bir ayrıntı daha geldi. Devrim Muhafızları Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade insansız hava aracına eşlik eden P-8 (Poseidon) tipi casus uçağını vurmaktan kaçındıklarını açıkladı. Uçağın içinde 35 kişi varmış. Galiba Trump’a insansız uçağın vurulmasında kasıt olmadığını söyleten de bu ayrıntıydı.
Kendi ekibiyle İran’ın savaşı göze alan tutumu arasında sıkışan Trump umutsuzca “İran’la her şeye yeniden başlamak önemli, İran’ı yeniden güçlü yapalım. Zengin bir ülke olacaklar. Çok mutlu olacaklar ve onların en iyi arkadaşı olacağım” diyor. Ama yeni yaptırım haberini de ekleyerek. Ardından bir de Devrim Muhafızları’na ait roket ve füze sistemlerine siber saldırı olduğu haberini alıyoruz.
Trump’ın müzakere yolunu açmaya dönük stratejisi mevcut tablo itibariyle çıkmazda. İran dini lideri Ayetullah Hamaney, Trump yönetiminin güvenilir olmadığını belirtip müzakere kapısını kapattıktan sonra masanın kurulacağı zemin için geriye tek şey kalıyor: Önce ambargoların kaldırılması.
ABD ise “Önce müzakere” diye dayatıyor. Bu çıkmaz bölgeyi cehennemin eşiğinde tutmaya devam ediyor. Pompeo’nun geçen yıl açıkladığı 12 maddelik talepler listesiyle İran’ın hizaya sokulması planında ısrar eden kanatların geri çekilmeyeceği aşikar. Onlar için 11 Eylül’den beri Orta Doğu’yu dizayn etme stratejisinin sona bırakılan halkası İran. Irak gitti, Suriye harap edildi, Libya Libya olmaktan çıkartıldı. İran diğerleri kadar kolay bir ülke olsaydı 2003’te Irak’a elleri değişmişken onu da aradan çıkaracaklardı. İran’ın caydırıcı unsurları bugün daha fazla. İranlı General Gulamali Raşid’in “Savaş çıkarsa hiçbir ülke bunun alanını ve zamanını kontrol edemez” sözü bir blöf değil İran’ın arkasını getirebileceği bir tehdit. Bunun iyice anlaşıldığı görülüyor. CENTCOM olası bir çatışmada İran içinde vurulacak hedeflerle ilgili haritalar çıkarırken İranlılar da boş durmuyor. İran’ın Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve Afganistan’daki müttefiklerle ABD’ye karşı koyma stratejisini detaylandırmak üzere operasyon odası kurduğu söyleniyor.
İran’ın kapasitesiyle ilgili bir değerlendirme üstünlük karşılaştırmasını değil Amerikan çıkarları ve müttefiklerine verebileceği zararın boyutunu ele almayı gerektiriyor. Yani İran “Beni vuracaksan durma vur ama bedeli budur” diyor. Trump işadamı olarak maliyetten anlayanların başında geliyor. Üstelik 2020 seçimine de belasız girmek zorunda.
...
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Öcalan sahneye neden davet edildi? Ne tür oyunlar dönüyor? 24 Ekim 2024
Kelle koparma ya da ateşkes 21 Ekim 2024
Orta Doğu’da Rusya ile Çin’in hırs ve kapasite uyumsuzluğu 17 Ekim 2024
Erdoğan’ın İsrail korkuluğu ve Suriye’deki karşılığı 14 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI