Ya ‘The Beatles’ hiç olmasaydı!

“Yesterday”, The Beatles şarkıları eşliğinde biraz bugünün gençliğine, biraz müzik dünyasının hallerine, biraz aşka, biraz da dostluğa dair eğlenceli bir film olarak kayıtlara geçebilir. Danny Boyle’un en iyi filmleri arasında sayılabilir mi? Bunu söylemek zor. Ama yönetmenin önermesi akılda kalacak filmlerinden birisi olacağı kesin; “The Beatles olmasaydı. Halimiz nice olurdu!”

28 Haziran Cuma 2019 Saat: 00:01

The Beatles hiç var olmamış olsa dünya nasıl bir yer olurdu? “Mezarını Derin Kaz”, “Trainspotting”, “28 Gün Sonra”, “Milyoner” ve “127 Saat” gibi önemli filmlere imza atan İngiliz yönetmen Danny Boyle yeni filminde bu sorunun peşine düşüyor bir bakıma.

İngiltere’nin küçük bir kasabasında yaşayan Jack Malik, şarkıcı olma hayaliyle öğretmenlikten vazgeçmiş, yarı zamanlı işlerde çalışıp müzikle uğraşan genç bir adam. En yakın arkadaşı ve menajeri Ellie ile birlikte tanınacağı günü bekliyor.

Bir akşam vakti bisikletiyle evine doğru yol alırken, bütün dünyada 12 saniyeliğine elektrikler gidiyor. O sırada Jack’e bir otobüs çarpıyor ve yaralanıyor. Hastanede kendine geldiğinde kaybettiği şey yalnızca iki dişi olmuyor. Bir anda bütün dünyanın The Beatles’tan haberdar olmadığının farkına varıyor. Sadece Beatles değil, kola ve sigara da hiç var olmamış.

Bu durumu fırsata çevirmeye karar veren Jack, başta “Yesterday” olmak üzere hatırladığı bütün The Beatles şarkılarını söylemeye başlıyor. İlk başlarda ilgi görmese de bir süre sonra büyük bir patlama yaşanıyor ve tüm dünyaca tanınır hale geliyor. Öte yandan Ellie ile çocukluktan bu yana süren ilişkileri de farklı bir yola doğru evriliyor.

“Yesterday”, Danny Boyle için kişisel bir hikaye olarak da kabul edilebilir. İngiliz bir sinemacı olarak The Beatles’a hayranlığını hiçbir zaman gizlemeyen, çocukken ikiz kardeşiyle grup üyelerinin taklitlerini yaptığını her fırsatta dile getiren yönetmen için ortaya izlenilir bir film koyduğunu söyleyebiliriz.

Film sorduğu sorunun (The Beatles hiç olmasaydı dünya ne kaybederdi?) yanıtını tatmin edici bir şekilde veremiyor belki ama hem olgunlaşma hikayesi hem de romantik komedi olarak seyircinin ilgisinin diri tutmayı başarıyor. Sorusunun cevabını verememesi kısmına gelince, Jack’ın The Beatles şarkılarını söylemeye başladıktan sonra gördüğü ilgideki artış bir yana bu şarkıların müzik tarihinin en iyileri olduğu gerçeği tam olarak perdede hayat bulamıyor maalesef. Danny Boyle, bu etkiyi toplumsal bir zemine oturtup, geniş kitleler üzerindeki iz düşümlerini göstermektense daha çok ‘sektör içindeki’ (müzisyen, yapımcı) kimi karakterlerin ağzından şarkıları taltif etme yoluna gidiyor. Hal böyle olunca da filmde kendisini canlandıran pop yıldızı Ed Sheeran ile benze bir düzlemde kalıyor The Beatles’a olan ilgi. Danny Boyle belki de bize “bugün yaşasalardı pop yıldızlarının gördüğü ilgiyi görür, onlar gibi davranırlardı” demek istiyor. Ve bekli de haklıdır!

Öte yandan televizyon dizileri üzerine bir kariyeri olan Jack Barth’ın da el attığı hikayeyi senaryolaştıran Richard Curtis işin ‘romantik komedi’ kısmını iyi kotarıyor. “Dört Nikah Bir Cenaze”, “Notting Hill” ve Bridget Jones serisi gibi bu türün kalburüstü işlerinde imzası olan Curtis’in bu mahareti şaşırtıcı olmuyor haliyle.

Jack Malik’i canlandıran Himesh Patel, senaryonun el verdiği ölçüde karakterinin serüvenini üzerinde taşımayı başarırken, Ellie’ye hayat veren Lily James de ondan aşağı kalmıyor. Ama kendi adıma şarkıcıyı bir ‘ürün’ olarak gördüğü için yakınlık kurmayan, bugünün müzik piyasasının açgözlü yapımcılarının bir karikatürü olarak filmde yerine alan Debra’ya hayat veren Kate McKinnon’ı özel bir yere koymak isterim.

“Yesterday”, The Beatles şarkıları eşliğinde biraz bugünün gençliğine, biraz müzik dünyasının hallerine, biraz aşka, biraz da dostluğa dair eğlenceli bir film olarak kayıtlara geçebilir. Danny Boyle’un en iyi filmleri arasında sayılabilir mi? Bunu söylemek zor. Ama yönetmenin önermesi akılda kalacak filmlerinden birisi olacağı kesin; “The Beatles olmasaydı. Halimiz nice olurdu!”