YAZARLAR

NBA'in Oscar'ları ve tartışmaları

NBA'de MVP ödülü vererek ne yapmış oluyorlar? "Bu sezonun en önemli adamı budur" demiş oluyorlar. NBA yönetimi son 30 yıldır bu işlerde eyyam yapıyor ama son 10-15 yıldır işin iyice suyu çıktı diyebiliriz.

NBA'de Oscar'lar verildi. “Sahiplerini buldu” demek isterdim ama ne yazık ki bulmadı. "Algıda seçicilik" diye bir şey vardır günlük hayatta. Örneğin; mesleği kunduracılık olan bir usta birinin evine misafirliğe gittiğinde, ilk önce yerdeki ayakkabıları fark eder. Bütün gününün ayakkabılar içinde geçiyor olması günlük hayatında da zihninin bunun üzerinde çalışmasına neden olur. Şimdi biz de Türk futbolunda ve genel olarak spor dünyasında “Eyyam kokan hareketler”e o kadar alışık olduk ki, artık bilinç altımızda bir “algıda seçecilik”e sahip olduk. Dünyada bir eyyam akademisi kurulsa herhalde birçok ünlü akademisyeni, dekanı bizim ülkemizden çıkacaktır.

Kim ne ödülü almış önce bir sıralayalım:

Giannis Antetokounmpo (MIL) – MVP (En Değerli Oyuncu)

Luka Doncic (DAL) – Yılın Çaylağı

Lou Williams (LAC) – Yılın En İyi 6. Adamı

Rudy Gobert (UTA) – Yılın En İyi Savunmacısı

Pascal Siakam (TOR) – MIP (Yılın en çok gelişme gösteren oyuncusu)

Mike Budenholzer (MIL) – Yılın Koçu

NBA'de birçok bireysel ödül veriliyor ama tabi ki en 'babası' normal sezonun MVP ödülüdür. (MVP yani “most valuable player”, Türkçesi “En Değerli Oyuncu” ödülü olmuş oluyor) Yani bu ödülü vererek ne yapmış oluyorlar? "Bu sezonun en önemli adamı budur" demiş oluyorlar. NBA yönetimi son 30 yıldır bu işlerde eyyam yapıyor ama son 10-15 yıldır işin iyice suyu çıktı diyebiliriz. Hatta 'kim, hangi yıl kazandı, kazanmamalıydı ve kazanmalıydı' gibi ayrıca bir yazı yazacağım önümüzdeki günlerde. Bu yazıda bir bölüm açmak isterdim ama bu yaz sıcaklarında uzun uzun roman gibi bir yazı ile sizi başbaşa bırakmak istemiyorum.

Luka Doncic'in 'Yılın Çaylağı' olması ve Pascal Siakam'ın 'En Çok Geliştirme Gösteren Oyuncu” olması çok şaşırtıcı değil. Bence fazlasıyla hak ettiler bile. Yılın Savunmacısı ödülünü geçiyorum. Rudy Gobert'e verildi. Verilebilir, verilmeyebilirdi. Verilmesi normal olduğu kadar verilmemesi de normal olacaktı. İstatistikler şudur budur, Lou Williams'ın “6. Adamı” olmasını da anlayabiliyorum. Ama Yunan süper yıldız Giannis'in neden “En Değerli Oyuncu” seçildiğini anlayamıyorum.

  1. Giannis, ligi domine etmedi ve damga vuracak ortaya bir oyun koymadı.
  2. Koçu yılın koçu olan bir oyuncunun ligin en değerli oyuncusu ödülünü alması bence garip.
  3. Milwukke Bucks ne yaptı? Favori olarak çıktığı Toronto Raptors serisinden neredeyse süpürülerek elenecekti.
  4. Giannis süper bir atlet olabilir ama takımını bir yere taşıyabilecek kadar oyununu geliştirmedi. Bu Giannis ve Bucks takımı Doğu Konferansı değil de Batı Konferansı'nda olsaydı belki de playoff'lara giremeyecekti. Girse bile ilk turda elenecekti.
  5. Toronto serisini kaybetmiş olabilir Bucks. Basketbolda bunlar var ama problem serinin çok kritik virajlarında ve kırılma anlarında sahadan silinmiş olmasıydı.

Kevin Durant, playoff'larda 2 hafta önce sakatlanmış olsaydı bugün başka bir şey konuşacaktık. Çünkü o zaman muhtemelen Golden State'ten sonra şampiyonluğun ikinci favorisi Houston Rockets belki de şampiyon olmayı başaracaktı. James Harden, bugün elinde MVP kupası, gözünde güneş gözlükleri kameralara poz verirken izliyor olacaktık.

Sezon içinde James Harden'ı benim kadar eleştiren çok az spor yorumcusu oldu. James Harden'a medyada "dokunulmaz" muamelesi yapılırken ben paramparça etmekle meşguldüm. Onun özel hayatına, çalışma ahlakına, moleküllerine kadar girdim. Ama tabii nasıl olumsuz eleştiriyorsak, olumlu sözler söylemekten de gocunmayacağız. James Harden, bu sezonun tartışmasız "En Değerli Oyuncusu"dur. 30-40 küsur maç 30 sayı ve üstü atma rekoru, kaç tane 50 sayı ve üstü atma başarısı, tripple-double serileri. Yani bu işler öyle kolay işler değil. Medyada şu tip konuşmalar yapılıyor; işte "Vay efendim, sadece sayı atıyor..."muş.

Neden “Yılın Savunmacısı” ödülü veriliyor da “Yılın Hücumcusu” diye bir ödül verilmiyor sizce? Çünkü resmi olarak olmasa da gayrı resmi olarak şöyle bir gerçek vardır; ligin en iyi hücum oyuncusu zaten ligin en değerli oyuncusudur.

Yanlış anlaşılmasın James Harden, Houston Rockets'ı tek başına bir şampiyonluk adayına dönüştürdü. Pascal Siakam, bu sezon ligin "En Çok Geliştirme Gösteren Oyuncu” ödülüne layık görülmüş olabilir ama bundan 10 yıl sonra belki de kimse hatırlamayacak Pascal Siakam'ı. Houston Rockets olağanüstü bir kadro mühendisliği ve kadro kalitesi olmamasına rağmen Harden bu takımı belirli bir seviyenin üzerinde tuttu.

Oylamayı ikinci sırada tamamlayan Paul George'un bile bu ödülü Giannis'ten daha çok hak ettiğini düşünüyorum. Russel Westbrook gibi topu kimseye vermeyen bir oyuncu ile aynı takımda olmasına rağmen takımını play-off'lara taşıdı. Keza performansını gösterip taşıdığı Thunder takımının ne oynadığı bile belli değildi. Öyle saçma sapan, sahada ne yaptığını bile bilmeyen bir oyun yapısıyla sezonu götürdüler. Yani Giannis gibi bir sistem içerisinde de değildi Paul George.

2006 ve 2007'de Kobe Bryant'ın olması gereken ödülün Steve Nash ve Dirk Nowitzki'ye verilmiş olması bu işin iyice ayyuka çıktığı zamanlardır. Biri Kanadalıydı, diğer Alman. Giannis de Yunan. 12 yıl sonra yeniden bir Avrupalı oyuncunun NBA'de bu ödülü alması NBA'in global pazarlama stratejisinden biridir. Çok açık. Yanlış anlaşılmasın Giannis ligin çok önemli bir oyuncusu. Ama ödülü almak başka bir meseledir. Yoksa Giannis belki önümüzdeki yıllarda ligin marka yüzü haline gelecektir.

İlginç bir detay daha vereyim; 2000'li yılların başında Tracy McGrady ve Kobe Bryant aynı spor ayakkabı markası ile anlaşmalıydı. Kobe Bryant, Lakers'ta oynadığı için ve şampiyonluktan şampiyonluğa koştuğu için markanın ana yüzüydü ve o oluşturulan algı ile bir MVP kalibresinde oyuncu olarak değerlendiriyordu. Peki Tracy McGrady ne zaman patlama yaptı? Kobe Bryant, o marka ile yollarını ayırıp başka bir marka ile anlaşınca geride kalan Tracy McGrady markanın tek marka yüzü oldu ve bir anda ligin elit oyuncusu, hatta MVP kalibresinde bir oyuncu olarak değerlendirilmeye başlandı. 'Bütün bunların ne ilgisi var?' derseniz, çok basit, sadece parçaları birleştirin.

Yazıyı bitirmeden arka direğe doğru şöyle bir orta keseyim size; son 4-5 yılın MVP seçilen oyuncuları not ederek listeleyin ve yanlarına anlaşmalı olduklarını spor ayakkabı markalarını yazın. O zaman neden FIFA Ballon D'Or'un bile kaç yıldır iki oyuncu arasında gidip geldiğinin mantığını çözersiniz.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.