Ümmeti parçalamak
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın Ali Babacan’la konuşmasını aktarırken sarf ettiği “ümmeti parçalamak” ifadesi babamın bir sözünü getirdi aklıma. Babam der ki, “Evladım biz kendisine, kul olacak ümmet aramayanlardanız. O yüzden bizim işimiz herkesinkinden zordur.” Babamın veciz ifadesinden yola çıkarak yeni parti girişimlerini “ümmetsiz” kalmayı tercih etmiş eski AK Partililere sordum.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül-Ali Babacan ikilisi ile Ahmet Davutoğlu’nun yürüttükleri iki yeni siyasi oluşum hakkında ilk kez bu açıklıkta konuştu. Partiden uzaklaşanlar için daha önce “Trenden inenler bir daha bu trene binemeyecekler” demekle yetinen Erdoğan, Bosna-Hersek dönüşü uçakta yaptığı açıklamada eski yol arkadaşlarını “ümmeti parçalamak”la suçladı.
“Yolunuz yolunuzdur eyvallah ama şunu unutmayın ki bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok! Siz bunu yapıyorsunuz. Bunun parçalanmasıyla da bir yere gidemeyeceksiniz, dedim. Şunu da söyledim, ‘Fazla da geç kalmayın’ dedim. Bizim dava arkadaşlığımızda bir şey var. Dava terk edilmez. Burada sonuna kadar hizmet söz konusudur.”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın Ali Babacan’la konuşmasını aktarırken sarf ettiği “ümmeti parçalamak” ifadesi babamın bir sözünü getirdi aklıma. Babam der ki, “Evladım biz kendisine, kul olacak ümmet aramayanlardanız. O yüzden bizim işimiz herkesinkinden zordur.” Babamın veciz ifadesinden yola çıkarak yeni parti girişimlerini “ümmetsiz” kalmayı tercih etmiş eski AK Partililere sordum. Aralarında bakanlık yapmış olanlar da var, milletvekilliğinin yanı sıra partinin Meclis komisyonlarında başkanlık görevinde bulunmuş olanlar da.
Günlerdir kamuoyuna haberler aracılığıyla yansıyan yorumlar, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kurması muhtemel iki siyasi partiye yakın duran veya buralarda yer almayı planlayanlara ait. Bu yazıya konu olanlar ise hem Recep Tayyip Erdoğan’ı hem de bu iki ismi eleştirenler veya hepsine mesafeli duranlar…
'DEVLETİN İÇİNDE CİDDİ BİR ÇEKİŞME VAR'
“Şu dönemde güçlü bir koruma kalkanı olmadan hiç kimse siyaset meydanına çıkamaz. Çıkabilenleri bu şekilde değerlendiriyorum. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun hem kendi açıklamalarını hem de haklarında yapılan olumlu yorumları okudukça şaşırıyorum. Hangi başarılarıyla yeni parti kurmaya adaylar acaba? Türkiye’ye ne vaat ettiklerini bilmiyoruz. Ayrıca bir özeleştiri yapmaları gerekmez mi? Özellikle de Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık yaptığı döneme ilişkin bir özeleştirisini duymadık bugüne kadar. Şu an Türkiye’nin önünde S-400 gibi çok önemli meseleler var. Devletin içinde şu an ciddi bir çekişme yaşanıyor. Böyle çekişmelerin olduğu dönemlerde sorunlar olağan bir şekilde çözümlenemez. Bu tabloya bakarak çok iyimser olmadığımı söylemek zorundayım. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde daha da otoriterleşeceğini öngörüyorum. İyimser olduğum nokta, halkın demokratik direncidir. Özellikle gençler sandığa gidiyorlar ve görünen o ki, gençler oy verdikçe AK Parti daha da kaybedecek. Bunun çok iyi farkındalar ama yapılan açıklamalara bakılırsa olumlu bir adım atacaklarını beklemek hata olur.”
'1 MART TEZKERESİNDE NE YAPTILAR?'
“Lütfen beni eski AK Parti milletvekili olarak takdim etmeyin. Ben özeleştirimi uzun zaman evvel yaptım, orada olmam hataydı. Beni kullandılar. Katıldığım her toplantıda da bunları söylüyorum. Hem Erdoğan’la hem Davutoğlu ile hem de Babacan’la mesai yaptım. Ahmet Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın tek adamlık rejimini eleştirmesine ancak gülerim. Kendisi de bir kibir abidesidir. Ali Babacan’a gelince… Onun arkasında Abdullah Gül var. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminde İngiltere Kraliçesi Türkiye’ye resmi ziyarette bulunmuştu. Tüm dünya tarafından merakla takip edilen bu tip ziyaretler tesadüfî işler değildir. Ali Babacan, Kemal Derviş’in programını uygulamak dışında hangi başarıya imza atmıştır, sorarım size. Haklarındaki müspet yorumları okudukça 1 Mart Tezkeresi geliyor aklıma. O günlerde nasıl tavır takınmışlardı bir anlatsınlar bakalım. Abdullah Gül mü karşı çıkmış o tezkereye, Ali Babacan mı?..”
'SİYASİ BİR CÜMLE KURMADAN SİYASET YAPMAK'
“Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu bu zor dönemde topluma lider adayı olarak sunulan kişilere bir bakınız. Bu kişiler neyi savunmaktadır, siyasi yelpazenin neresinde durmaktadır? Bunu sadece Ali Babacan ve AK Parti’den ayrılan diğer arkadaşlar için söylemiyorum. Örneğin Ekrem İmamoğlu da böyle. Siyaset yapmak istikamet ve irade beyanıdır. İstikametinizi belirler, iradenizi ortaya koyarsınız. Bunlarsız siyaset olur mu? Oluyormuş(!) Siyasi bir cümle kurmadan bir yerlere aday olmak, siyasetin tabiatına aykırıdır. Bizim halkımız kendisi savaşmak yerine birileri onun uğruna mücadele etsin ister, bir takım kahramanlara böyle paye verir. Şimdi bazı eski isimlerden medet umulduğunu görünce, bit pazarına nur yağdı diyorum, hiç kimse kusura bakmasın.”
'BU ELBİSE, BU TOPLUMA UYMADI'
“Ali (Babacan) Bey’i bakanlığı döneminde mesafeli, dengeli, çalışkan, disiplinli biri olarak tanıdık. Kendisi basınla her zaman mesafeli bir ilişki kurmuştur. Şu ana kadar suskun olmasını biraz buna da bağladım. Ekonomi alanında kendisinin sorumlu olduğu yıllara yöneltilen eleştirileri ekonomistler dile getirmeli. Ahmet Davutoğlu’nun kimlerle görüştüğünü bilmiyorum, bir tabanı olup olmadığına dair de yorum yapamam. Ali Bey’in çevresindeki arkadaşların daveti üzerine o ekibin birkaç toplantısına katıldım. Son gelişmelerin ardından Ankara’ya geldim, görüşmelerim sürüyor. İstanbul’a giderek orada da bazı temaslarda bulunacağım. Şu aşamada size ancak şunu söyleyebilirim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu elbise bu topluma uymamıştır. Bunu Sayın Erdoğan’ın kabul etmesi gerekmektedir ancak reddediyor. O nedenle hiçbir oluşumun içinde bizzat yer almamakla birlikte bu gelişmeleri de olumlu bulduğumu belirtmek isterim.”
Konuştuğum isimlerin aktardığı başka bilgiler de var. Örneğin, Ali Babacan’ın, Meclis’te grup kurmak için gerekli olan sayıya AK Parti’den koparacağı milletvekilleriyle rahatça ulaşabileceği yorumunda birleşiyorlar. Parti politikalarını kısık sesle de olsa eleştirenlerin ve bir sonraki seçimde AK Parti’den milletvekili adayı yapılmayacağına kesin gözüyle bakılan “muhalif” isimlerin Ali Babacan’ın partisine katılabileceğini söylüyorlar. Çeşitli toplantılarda açıklamalar yapan, sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu’nun ise yakında gazetecilere röportaj vermeye başlayacağını duyduk. Belki Babacan bir süre daha temaslarını sessiz sürdürecek. Ancak hem onun hem de Davutoğlu’nun, geçmişe ve geleceğe dönük sorulara kapsamlı yanıt vermeleri gerekiyor.