YAZARLAR

Yenilenebilir enerji paraları kime gidiyor?

Yenilenebilir enerji destekleri genelde piyasada yer bulamayan ve genelde HES dışında kalan kaynakları desteklemek içindir. Ama Türkiye’de durum böyle değil. Bu desteklerin yarısı HES’lere gidiyor.

İnşaat sektörünün ne kadar daraldığı, konut satışlarının düştüğü en önemli ekonomi haberi. Ama insanların pazar alışverişini azaltması ise detay. Ne yazık ki insanlar harcamalarını kısarak krize uyum sağlamaya çalışıyor. Yılın ilk dört ayında petrol tüketimi bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 5 azalmış. Dert ne yazık ki bununla bitmiyor. TÜİK tarımda üretici enflasyonunu yüzde 26,26 olarak açıkladı. Tarım üretimindeki maliyet artışı haliyle mutfağa da yansıyacak. Yani kriz sadece konutta değil, mutfakta da var.

Siyaset ekonomik krizi pek konuşmadığı gibi iklim krizini de konuşmuyor. Haziran ayında Türkiye’de kırılan sıcaklık rekoru yerini son günlerde olağanüstü serin bir yaza bıraktı. Ne güzel değil mi? Ama garip olan küresel toplam sıcaklıklar Türkiye’ye göre ölçülmüyor. Geçen hafta Kanada’nın kutba en yakın istasyonunda rekor sıcaklık ölçüldü. Bu durum yeterli değilmiş gibi aynı günlerde Türkiye’de bir dizi yerde su baskını yaşandı.

MEYVE BULAMIYORSANIZ S-400 YİYİN!

İnsanlar akaryakıt tüketimini kısarken, boğazından keserken iktidarın 2,5 milyar dolar verdiği S-400’ler gelmeye başladı. Yani halkın sefaleti bir yanda, S-400’leri indiren Antonov uçakları başka bir yanda. Ama daha fecisi Trabzon Arıklı’da daha yeni sel felaketi yaşamışken (geçen yıl Ordu’da çok üzücü sel felaketi yaşanmışken) ve üstüne aşırı iklim olayları bu kadar çoğalmışken iktidarın gündemi çok daha faklıydı.

BETONARME İKLİM EYLEM PLANI

Daha sükselisi ise “Karadeniz İklim Eylem Planı” idi. İktidar iklim eylemi planı ile açıkçası iklimi değiştirme eylem planı sundu. Planı Şehircilik Bakanı sunarken çok ilginç bir ifade kullandı. Bakanın “Sadece 15 dakikalık dolu yağışı 3 milyar liralık zarara neden oldu.” derken ardından “Bu maliyetle 12 bin konut inşa edebilir.” lafını eklemesi Bakan’ın iklim değişikliğine karşı tek önerisinin hâlâ beton olduğunu gösteriyordu. Dahası, önerilen eylemlerin hepsi aslında devletin olmadığının ispatıydı. Örneğin eylem planında yer alan “Trabzon, Rize, Ordu, Giresun, Artvin ve Samsun illeri öncelikli olmak üzere dere yataklarında yer alan binalar tespit edilecek ve uygun alanlar için kamulaştırma ve taşıma süreci planlanacaktır.” söylemi aslında devletin şimdiye kadar dere yataklarına bina yapmayla ilgili hiçbir işlem yapmadığını gösteriyordu. Yani iktidar iklim eylem planından bile hâlâ beton anlamaya devam ediyor.

KRİZİN FIRSATÇILARI HES'ÇİLER

Ülke iklim krizi ve ekonomik kriz ile uğraşırken dereleri, nehirleri tutmuş hidroelektrik santral sahipleri, yani HES’çiler çok mutlu. Mehmet Özdağ’ın Birgün’de yer alan çalışması yenilenebilir enerji desteklerinin aslında HES’lere yaradığını, aslında YEKDEM, yani yenilenebilir enerji destekleme mekanizmasının milyar TL’lik bir yalan olduğunu ortaya koyuyor. Yazıda şu paragraf çok şeyi özetliyor:

... Türkiye’nin uyguladığı Yenilenebilir Enerji Destekleme Mekanizması YEKDEM yenilenebilire değil HES’e, HES’e giden paralar ise iktidarın çevresindeki inşaatçılara gidiyor. 40 MW’ın üstünde Sabancı’nın 10 santral, Sanko ve İçtaş’ın beşer, Türkerler’in üç, Kolin, Limak ve Bereket’in ikişer, Cengiz, Kalyon ve Doğuş’un birer santralı olması bu fikri destekliyor.”

7,5 MİLYON ASGARİ ÜCRETLİNİN FATURASI HES'ÇİLERE! 

Yenilenebilir enerji destekleri genelde piyasada yer bulamayan ve genelde HES dışında kalan kaynakları desteklemek içindir. Ama Türkiye’de durum böyle değil. Bu desteklerin yarısı HES’lere gidiyor. Bu destekler o kadar büyük ki 2018’de 26 milyar TL’den fazla para, yenilenebilir desteklerine giderken ve bu paranın yaklaşık 11 milyar TL’si HES’lere ayrılmış.

HES’ler normalde piyasada üretici fiyatı olan 23,3 kuruşa bir kwh’lık elektrik satmak yerine yaklaşık 42 kuruşa elektrik satmış. 2018 yılında bütün vergiler dahil bir kilovat saatlik elektriğe bizim 46 kuruş ödediğimiz düşünüldüğünde HES’cilerin ne kadar çok kazandığı görülecektir.

Ancak asıl önemlisi piyasa fiyatlarından elektrik satsalar HES şirketleri yaklaşık 6 milyar TL para kazanacakken yenilenebilir desteklerini kendi hanelerine yazarak yaklaşık 5 milyar TL fazladan para kazandıkları görülüyor. Bu ise aylık 120 kwh tüketen 7,5 milyon evin bir yıllık elektrik faturası demek. Yani 7,5 milyon hanenin her ay TRT payı, belediye payı vergi vs. derken ödediği o kadar para TRT ya da belediyeden önce HES şirketlerinin cebine gidiyor.

Ancak 2019’da başka bir şey oldu ve YEKDEM maliyetleri inanılmaz yükseldi. 2018’de 55 kuruş civarında gerçekleşen yenilenebilir enerji destekleme mekanizması birim maliyetleri mayıs ayında zirve yaptı ve 155 kuruşu gördü. Yani vatandaş bir kwh elektriğe her şey dâhil 46 kuruş öderken yenilenebilir desteğinin üreticiye ödediği ortalama fiyat akıl almaz bir şekilde 1 TL 55 kuruşa çıktı. Şimdi bu artışta HES şirketlerinin payını siz hayal edin.

.

HES'E DESTEK GÜNEŞE KÖSTEK

Devlet yenilenebilir desteklerini HES’lere aktarırken köstekleri de güneşe aktarmayı çok iyi başarmış görünüyor. Lisanslı bir HES projesi YEKDEM’den dünyanın parasını alırken dağıtım bedeli için sadece 1,46 kuruş ödeme yapıyor. Ama lisanssız minik bir güneş santrali projesi ise dağıtım bedeli olarak tam 15,75 kuruş ödüyor. Yani bir güneş projesi devletten YEKDEM parası alıyor ve daha cebine koymadan bunun 15,75 kuruşunu devlet dağıtım şirketine veriyor. Böylece desteklenmesi gereken lisansız güneş enerjisi projelerinin paralarına dağıtım şirketleri ortak oluyor. Bu yüzden siz çatıdan güneş enerjisi satabilirsiniz laflarına inanmayın. O laf dağıtımcılara sizin üstünüzden kaynak anlamına geliyor.

MUTFAKTA, İKLİMDE KRİZ, BETONDA FIRSAT!

Pek çoğumuz için ekonomi denen şey sermaye transferi sanatıdır. Enerji de enerji ihtiyacı ile ilişkisi olmayan, enerji görünümlü bir sermaye transferidir. Tabii ki bu transferden sadece enerji şirketleri yararlanmıyor. HES’in bir yüzü enerji ise diğer yüzü çimento sektörüdür. Çimento HES inşaatlarının baş tacıdır. Böyle bakılırsa 7,5 milyon hanenin elektrik faturasının HES şirketlerini fazladan mutlu ettiğini, o mutlu şirketlerin de çimentocuları mutlu ettiğini görebiliriz.

Denklem basit, bizler için iklim krizi ve ekonomik kriz, HES ve çimento sektörü için fazladan para.


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.