Şerif kasabaya döndü: Tim Duncan
Tim Duncan 2016'da basketbolu bıraktığından beri ortalarda çok görünmüyordu. Yeniden Spurs camiasında yer alabileceği düşünülüyordu ama bir anda hayal gerçek oldu. Duncan, 19 yıl öğrenciliğini yaptığı, her başarıyı beraber kazandığı hocası koç Gregg Popvich'in yardımcısı oldu. Yani kısaca şerif kasabaya döndü.
NBA'de bu yaz 'olağanüstü hal' ilan edilmişcesine transfer haberleri art arda patladı. Neredeyse her gün başka bir konuyu, başka bir oyuncuyu konuşur olduk. Geçtiğimiz günlerde San Antonio Spurs, eski oyuncusu Tim Duncan'ın yardımcı koçluk görevine getirildiğini açıkladı. 'Fırsat bu fırsattır' diyelim ve bu hafta köşemizde biraz Tim Duncan'dan bahsedelim.
Benim tabirimle o NBA tarihinin en “underrated” süper yıldızıdır. Neden mi? Bugün dokuz NBA finali görüp ancak üç şampiyonluk kazanabilmiş LeBron James'i bile Michael Jordan'la kıyaslıyorlarken Tim Duncan'a asla hiçbir tartışmanın içinde yer vermiyorlar. Yanlış anlaşılmasın; Tim Duncan, San Antonio Spurs'ü altı kez NBA finaline taşımış ve beş şampiyonluk kazandırmıştır. Yani bir bakıma Spurs tarihinin Michael Jordan'ıdır o. Tim Duncan, sadece San Antonio camiasını sırtında taşımamıştır, bugün birçok oyuncunun ligde iz bırakmasına neden olmuştur.
Manu Ginobili, Arjantin basketbolunun çok önemli bir oyuncusu olabilir. Tony Parker da Fransa basketbolunun. Bu oyuncular önemli, buna söylenecek bir şey yok. Ama bu iki oyuncu Tim Duncan'la oynamasaydı bugün NBA kariyerleri belki de bu kadar uzun sürmeyecekti. Tim Duncan gelmeden önce camianın marka yüzü ve temsilcisi David Robinson bile o gelene kadar parmağına bir şampiyonluk yüzüğü takamamıştı. Hatta bir adım daha ileri gidelim ve konunun içine Kawhi Leonard'ı da çekelim. Kawhi Leonard, kariyerine San Antonio'da Tim Duncan'la başlamasaydı erken yaşta şampiyonluk görebilecek miydi? Belki daha sonra gittiği Toronto Raptors'ı da şampiyon yapamayacaktı. Tim Duncan, gerçekten birçok oyuncunun kaderini etkilemiştir.
2000-2001-2002 yıllarında ligi adeta domine eden bir Los Angeles Lakers vardı. Shaquille O'Neal ve Kobe Bryant'lı o Lakers lige resmen ambargo koymuştu. O 'Lakers Hanedanı'nı bitiren kimdi? Yine bu adam. 2003 Batı Konferansı Yarı Finali'nde kralı tahttan indirdi. Bence Lakers için kaybedilen o sezon 2004 yazında takımın dağılmasının asıl sebebiydi. Çünkü eğer Lakers dördüncü kez üst üste şampiyon olsaydı Karl Malone ve Gary Payton gelmeyecekti. Shaq yine ligin kralı olacaktı. Kobe Bryant'ta herhangi bir arıza çıkarmayacaktı. Çünkü kazanmış olacaklardı. Kaybedilince asıl bütün sıkıntılar ortaya dökülür. Shaq aldı başını Miami'ye gitti. İki sene içinde 2006 yılında Miami Heat'i şampiyon yaptı. Çok uzatmayalım; yani Tim Duncan'ın ligin seyrine bile bu kadar etkisi oldu esasında.
Tim Duncan, NBA'de 2002 ve 2003 yıllarında iki kez ligin MVP'si (En Değerli Oyuncusu) olmuştur. Üç kez finallerin MVP'si seçilmiştir. 2000 yılında Shaq ile beraber All-Star MVP'sini paylaşmıştır.
Biliyorsunuz son yıllarda sürekli bir 'GOAT' tartışması vardır basketbol dünyasında. Goat İngilizcede keçi anlamına gelir aslında ama bu sadece bir kısaltma. GOAT yani 'Greatest of all time' cümlesindeki kelimelerin baş harflerinden kuruludur. 'Greatest of all time' da gelmiş geçmiş en büyük oyuncu demektir.
Michael Jordan'ın spor dünyasının “Jesus”u olduğu konusunda herkes hemfikirdir. O, bir milattır. Bugün üç şampiyonluk yüzüğü ile LeBron James'e bu tartışmanın içinde yer vermek, beş şampiyonlukla Kobe Bryant hiç yokmuş gibi davranmak... Sanki Tim Duncan diye biri basketbol oynamamış gibi. Kaldı ki bunlar sadece güncel örnekler. NBA tarihi çok büyük oyuncular görmüştür. Sırf yaşı yetmediği için birçok spor yorumcusu ve yazarın tanıklık edememesi, o büyük efsanelerin yaşamadığı anlamına gelmez. O yüzden bu tür tartışmalarda genel olarak 'saçmalama' ve 'saygısızlık' mevcuttur. Tim Duncan konusunda gerçekten haksızlık ediliyor zaten.
Tim Duncan'ın şampiyon olduğu beş sezona bakın; 1999, 2003, 2005, 2007 ve 2014. Yani 90'larda, 2000'lerde ve 2010'larda olmak üzere üç dönemde şampiyonluk kazanmıştır. Sadece böyle bakmayalım. Asıl can alıcı nokta şurası: Çok farklı rakiplerle çok farklı basketbolların oynandığı dönemlerde şampiyonluk kazanması. Gerçekten muazzam bir başarı hikayesi.
Tim Duncan her şeyden önemlisi gerçek bir lider. Sahada ve soyunma odasında, her alanda. Genel spor dünyasında, profesyonel sporlarda alışılmış lider tiplerinden değildir aslında Timmy. Çünkü genel olarak spor kamuoyununa ve taraftar zihinlerine aşıladıkları lider tipi ile uzaktan yakından alakası yok. Popüler kültürün bize sunduğu lider profili hep sert görünümlü, ciddi tavırlıdır; herkese bağırıp çağırır. Tim Duncan ise bu öğelerin hiçbirini içermiyor. Hamurunda yok. Tamamen sakin, iş ciddiyeti olan, iletişimi güçlü ve yapıcı. Bu onu esasında özel kılan bir profil NBA kültürü için. Bu yüzden belki sadece takım arkadaşları değil, rakiplerinin de gıpta ile baktığı biri. Yani bu saygınlık yüzüklere dayalı bir algı değil.
Tim Duncan 2016'da basketbolu bıraktığından beri ortalarda çok görünmüyordu. Yeniden Spurs camiasında yer alabileceği düşünülüyordu ama bir anda hayal gerçek oldu. Duncan, 19 yıl öğrenciliğini yaptığı, her başarıyı beraber kazandığı hocası koç Gregg Popvich'in yardımcısı oldu. Yani kısaca şerif kasabaya döndü. Tim Duncan'ın antrenörlük serüveni başlıyor böylelikle. Bakalım kariyeri nasıl şekil alacak ilerleyen zamanlarda? Ama bir gerçek daha varsa o da şu: San Antonio şehri ve taraftarı onu saha kenarında da olsa görmeyi çok özledi.