Mezar soyguncuları neredesiniz, özledik sizi
Açtık hâlâ çalışıyordu televizyon, yanlışlıkla haberlere yakalandık, burada bir yerlerde ormanlar yanıyordu, bir bakan konuşuyordu, kayyımlar gülüyordu, mezar soyguncularının ölülerimizin altın dişlerini çaldığı, altın günleri özledik.
Bu yazıyı yazarken dehşetli bir yağmur yağıyordu. Ormanlar yanıyordu bir yerlerde hala. Kayyım denilen memurlar, sanki yetmez evetler gibi, daha çok mevkilere yerleşiyorlardı. Birden fazla ilimkurgu filmlerine yetecek kadar kötülük, dört başı mamur ve emre amade, kendi simgelerini, kendi başlarının üstüne taşıyordu. Neden 1968’lerde yaşamadık diye konuşuyorduk kendi aramızda. 1967 baskısı, İspanyolca, ‘Bolivya Günlüğü’ kitabının arasına kaldırım taşları koyar gibi yapıyorduk, o zamanlar altı kumsaldı biliyorduk. Che’nin fotoğrafına bakıyorduk kapağında, şarkılar çalıp içemeyecek kadar erken saatlerdi ve iki üç kadehle unutulamayacak kadar yoktu zaman makinesi.
Amazon’da 72.843 yangın çıktı bu yıl. Daha yılın bitmesine 4 ay vardı. Brezilya’nın faşist devlet başkanı Bolsonaro, tarım ve madencilik için Amazon kıyılarını geliştirme kararı aldığından beri yüzde 83 arttı yangın. Tesadüftür kesinlikle. Özellikle Mato Grosso ve Para eyaletlerinde tarım ve madenciliği geliştireceğini söylemişti faşist başkan. Tahmin ettiğiniz gibi daha çok oralarda çıktı yangınlar. "Bana daha önce kaptan testere derlerdi şimdi Nero’yum. Amazon’nun alevini ayarlıyorum" dedi
Sonra çıkardıkları toprağın parlak olanlarının üstüne siyanür döktüler, balıkların yüzmelerinden, kraliçe arılardan, papağan tüylerinden, rüzgardan, jaguar kürklerinden, yerli kızların saçlarından ve yaşayan ne varsa güzelden yapılmıştı toprak. Onu asitle yakıp, borsa filan yaptılar. Sayılar yükseldi ve daha yoksul olduk. Daha az ekmek kenarı kemirip, daha çok birbirimizden nefret ettik ve mutlaka Suriyelilerdi neden…
Sonra o altınlardan varak yaptılar ki kayyımlar tuvalet ve banyolarına döşesinler, kibarlıktan lavabo desinler, bin dereden su getirsinler, arınamasınlar.
-Başkan Bolsonaro’nun iyi bir tarafı var insan faşist diyebiliyor, uzaktan.-
Kutup buzulları yağıyor üstümüze dedim ben. Evdeki kimse cevap vermedi, ölmüyor gibi yapıyoruz daha çok.
Dam da akıyor zaten ama iyi bir yere, televizyonun üstüne. Biz televizyon seyretmiyoruz sadece belgeseller diyorduk herkese. Herkes öyle diyordu bir ara.
Açtık hala çalışıyordu televizyon, yanlışlıkla haberlere yakalandık, burada bir yerlerde ormanlar yanıyordu, bir bakan konuşuyordu, kayyımlar gülüyordu, mezar soyguncularının ölülerimizin altın dişlerini çaldığı, altın günleri özledik.
Zaman makinesi yoktu ve hala saat erken…