YAZARLAR

Bol güneş, iki doz vitray, dört doz heykel, bir doz mimari

Hastanelerde sanata yer verilmesinin, özellikle soyut resimlerin acı çeken hastaların dikkatlerini dağıtarak acılarını azaltmaya yardımcı olduğunu saptayan akademik çalışmalardan bahsediliyor. Çalışmalarda hastane-sanat-iyileştirici güç üçlemesinin Ortaçağ kilise-hastanelerinden kalma bir özellik olduğuna da değiniliyor. Bu yazıda artık müze olan, görenin ruhuna iyi gelmemesi imkansız Hospital de la Santa Creu i Sant Pau’dan bahsetmek istiyorum...

Eskiden bir gazetenin video ekibinde çalışıyordum. Ted Talks, Vice gibi yabancı ve seçili yerli kaliteli içeriklerle donatılıp büyük ideallerle, bu içerikleri seven, takdir eden genç bir ekiple kurulan video bölümü, “tık almıyor” diye hızla bitmeyen geyikler yapılan futbol programlarından bölümlere, evlilik programlarından kesitlere ve komik kedi videolarına evrildi. Gelen giden tık almıyoruz diye bize atar yaptı, sonunda bastık yemek programı kavgalarını, “Öyle bir şey oldu ki!!!”, “Gözlerinize inanamayacaksınız!”, “Genç kız kapıdan girdi ve...” tarzı ucuz başlıkları, aldık tıkları, sen sağ ben selamet...

Bunu anlatıyorum çünkü, bugün anlatacağım konu, “sanatın iyileştirici gücü”. “Sanat iyileştirir” diye de aratabilirsiniz Google’da; zira aynı acayip yaratıcı başlıktan onlarca çıkıyor. Sanatın iyileştirici gücünü anlatacağım söz konusu binaya girdiğimde de “Gözlerime inanamadım!” iyi mi...

ETKİLİ BİR İLAÇ OLARAK GÜZEL SANATLAR

Geçtiğimiz haftalarda, popüler uluslararası sanat sitelerinden artnet’te Güzel Sanat İyi Bir İlaçtır: Dünyada Hastaneler Nasıl Sanatın İyileştirici Gücünü Deneyimliyor (Fine Art Is Good Medicine: How Hospitals Around the World Are Experimenting With the Healing Power of Art) diye bir yazı çıktı. Yazıda, hastanelerde sanata yer verilmesinin hasta memnuniyetini arttırdığını ve özellikle soyut resimlerin acı çeken hastaların dikkatlerini dağıtarak acılarını azaltmaya yardımcı olduğunu saptayan akademik çalışmalardan bahsedilmiş. Bu konuda farklı görüşlere ve hastane örneklerine yer verilen makalede, 1920’lerden beri topladığı sanat koleksiyonunda 6.800 sanat eseri ve 15.000 poster yer alan, Türkiye halkı olarak başarılarından çok değişik yönlendirmeler üzerinden tanıdığımız (“Rabbim dedi”) Cleveland Clinic’ten iyi bir örnek olarak bahsedilmiş. Anish Kapoor, Yayoi KusamaSol LeWitt, Sarah Morris, Vik Muniz, Eva Rothschild gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin bulunduğu koleksiyonda, seçim kriterlerinden biri, özellikle hastalara dokunabilecek, insani durumlarla ilgilenen sanatçılar olmasıymış.

Bugün Türkiye’ye baktığımızda, hastalar Samatya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde dev bir Bedri Rahmi Eyüboğlu mozaiğinin yanından geçip hastanenin merdivenlerinden iniyorlar; belirli üniversite hastanelerinin duvarlarında Türk sanatından örnekler görebiliyorsunuz; özellikle sanat için bütçesi olan özel hastaneler, son dönemde bu konuda atılımlar yapıyorlar. Sanat galerileri ile işbirliği içinde hastanelerde çok sayıda olmasa da sergiler açılıyor, hastaneler yavaş yavaş sanat eseri alımı yapıyorlar. Sanata büyük yatırımlar yapan Koç Grubu hastanelerinden birinde Operation Room adında uzun süredir yerleşik bir galeri de var. Son dönem ilgi çeken işlerden biri de Bahçeşehir’de yine özel bir hastanenin girişine başarılı işlere imza atan dijital sanat grupların bang.Prix, Nohlab ve ArtBizTech işbirliğinde kurulan ve 3 kat yükseliğinde, 48 ekrandan oluşan doğanın ahengine hastaları davet eden videowall işi Ab-ı Hayat oldu. Böylece yeni medya sanatı da Türk hastanelerine giriş yaptı.

.

DÜNYANIN EN BÜYÜK ART NOUVEAU KOMPLEKSİ

.

.


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.