Amazonlar yakılıyor, Karadeniz kurutuluyor
Karadeniz’de her vadi bir ekosistem. Amazon kadar olmasa bile kendine ait bir döngüsü var. Sadece ekosistem olarak değil, ekonomik sistem olarak da birbirlerine benziyorlar. Orayı da maden ocakları ve HES’ler istila etmiş.
Amazon Ormanları haftalardır yanıyor. Yangının anlamını, arkasındaki politikayı bilmeyince insan kendini çaresiz hissediyor. Bu hafta Elektrik Mühendisleri Odası’nın daveti ile katıldığım Doğu Karadeniz vadilerini ve HES’leri yazacaktım. Ama Amazon yangınlarını görmemek, üstünde çalışmamak olmazdı.
Neyse ki konuya çalışınca ortaya büyük bir benzerlik ortaya çıktı. Amazon’a bakınca Kaz Dağları’nı, Karadeniz’i görebiliyorsunuz.
AMAZON ORMAN DEĞİL, EKOSİSTEM
Amazon Ormanları dünyanın en büyük ekosistemi. Toplam 5,5 milyon kilometre kare alana sahip. Yani Türkiye’nin sekiz katı bir orman ekosistemi düşünün. Amazon Ormanları'nın yüzde 60’ı Brezilya’da. Kalan yüzde 40 ise diğer sekiz ülke Peru, Kolombiya, Venezuela, Ekvator, Bolivya, Guyana, Surinam ve Fransız Guyanası toprakları içinde.
Fotosentez yolu ile oksijen üretiminin üçte biri Amazon sayesinde oluyor. Aynı zamanda en büyük yağmur ormanı. Orman her damlasını bitkiler, hayvanlar ve organizmalar arasında paylaştırarak gezegende bilinen her 10 türden birine ev sahipliği yapıyor. 350 civarı Amazon yerlisi “Amazon Yağmur Ormanları ekosistemi” içinde büyük bir uyum içinde yaşıyor.
YANGINLAR: İKLİM KRİZİNDE BEŞİNCİ AŞAMA
2018’de Brezilya’da 1 milyon 347 bin hektar orman kaybedilmiş. Buna Amazon ülkelerini de ekleyin, Kolombiya 177 bin hektar, Bolivya 154 bin, Peru 140 bin hektar ile toplam 1,8 milyon hektar, yani 18 bin kilometrekareden fazla alandan bahsediyoruz. Özetle İstanbul’un 3,5 katı orman geçen yıl Amazon’da kaybedilmiş.
İkim krizinin beşince kademesi Amazon Ormanları'nın yok olması. İklim dengelerinin ilk göstergesi kutup yaz buzullarının erimesi, ki beş yıldır gündemde. İkinci aşaması ise Grönland buzullarını erimesi. Üçüncü aşaması mercan resiflerinin beyazlaşması. Dördüncü aşama ise Batı Antarktika buzullarının erimesi. Ama burada bir sorun var. Bütün bunlar küresel ısınma ile olan şeyler. Amazon Ormanları için şimdi konuştuğumuz şey bazı şirketlerin Amazon’u yok etmesi. Yani iklim krizine hızlandırmaya çalışıyorlar, şimdiye kadar yapılmış az sayıdaki iyi şeyi sıfırlamış oluyorlar.
AMAZON’UN DÜŞMANLARI
Amazon Ormanları'nın en büyük düşmanları kaçak ağaç kesimi, tarım ve hayvancılık için arazi açılması idi. 2000-2005 yılları arasında yok edilen ormanın yüzde 60’ı hayvancılık, yüzde 30’u tarım, yüzde 3’ü ise ağaç kesimi nedeniyleydi. Yangınlar, madencilik, altyapı projeleri ve barajlar tahribatta ancak yüzde 3 gibi bir paya sahipti. Amazon Ormanları'nda bitkiler, hayvanlar ve yerel halk barış içinde yaşarken onların karşısında küçük çiftçiler ve hayvancılık firmaları vardı. Ama bu resim sonradan değişti. Bir koldan maden şirketleri bakir Amazon Ormanları'nı ekonomiye kazandırmaya başladılar. Böylece sadece 2005-2015 arası ormansızlaşmada madenciliğin payı yüzde 10'a ulaştı.
Diğer koldan hidroelektrik santraller saldırıya geçti. Amazon Yağmur Ormanları ekosistemini öldüren bu yapılar o ekolojik dönüşümü keserek ormanın can damarlarını yok etmeye başladı. Amazon Nehri'ni besleyen Tapajos Havzası'nda 49 tane büyük HES programı var. Bu koca havzanın tamamen ölmesi, Tapajos Nehri'nin bir kanala dönmesi demek. Bu işin arkasında Çin ve AB’li şirketler var.
Önceleri Amazon Ormanları ekosistemini tarım ve hayvancılık için ağaç kesimi tehdit ediyordu. WWF’in 2015 yılında hazırladığı Yaşayan Ormanlar Raporu Amazonlar için sorunların sayısının arttığını ortaya koyuyor. Rapor (i)hayvancılık ve (ii)küçük çiftçi tarımına ek olarak artık (iii)endüstriyel tarım, (iv)altyapı ve (v)barajların da kırmızı çizgiye geldiğini ortaya koyuyor. Ayrıca (vi)orman yangınları ve (vii)madenciliğin de ormansızlaşmada ikincil role sahip olduğunu belirtiyor.
Özetle Amazon Ormanları ekonomiye bulaştırıldıkça battı. Battıkça daha kolay talan edilir hale geldi. Son dönemde ise Kaz Dağları gibi, Karadeniz’in vadileri gibi ne yaşanıyorsa aynısı Amazon ekosisteminde yaşanmaya başladı. Bir koldan HES şirketleri, diğer koldan maden şirketleri ve endüstriyel et kartelleri ile tarım endüstrisi de üstüne çökünce ortaya bu resim çıktı. Bu resme popülist ve otokritik rejim sevdalısı Bolsonaro da eklenince, bir anda Brezilya’da yılın ilk sekiz ayında 1 milyon hektardan, yani İstanbul’un iki katından fazla orman, çıkartılan yangınlarla yok edildi.
BOLİVYA DA YANIYOR: YANGIN BARIŞI KHK’Sİ
Uluslararası şirketlerin ve onlara arazi sağlayan yerli kartellerin başkanı olan Bolsonaro için elini rahatlatan bir hamle Morales’den geldi. Herkes Brezilya hükümetini konuşurken aslında Bolivya’da binlerce orman yangını çıkmış durumda. Çünkü dördüncü kez seçilen Eva Morales 9 Temmuz 2019 tarihinde 3938 sayılı KHK ile yangın barışının önünü açtı. KHK polisin orman yakanlara karşı sınırlarını gevşetti. Zaten KHK onaylanır onaylanmaz Bolivya’da da orman yangınları patladı. Böylelikle tabiat anaya haklarını veren devlet başkanı olarak bildiğimiz Eva Morales tabiat anayı yakmayı kolaylaştıracak bir yangın barışı KHK’si hizmete sokmuş oldu.
KARADENİZ VADİLER EKOSİSTEMİ
Karadeniz’de her vadi bir ekosistem. Amazon kadar olmasa bile kendine ait bir döngüsü var. Sadece ekosistem olarak değil, ekonomik sistem olarak da birbirlerine benziyorlar. Orayı da maden ocakları ve HES’ler istila etmiş. Araklı sel felaketinin yaşandığı Karadere Havzası'nda sekiz tane HES var. Su bir HES’den çıkıp diğer HES’e giriyor. Hele hele can suyu denilen şey koca bir yalan, doğrusu cam suyu. Ancak cam silersiniz. Hatta o bile yetmemiş, dere yatakları beton kanallara çevrilmeye başlanmış. Dere kenarındaki ağacın faydalanmasının önü kesilmiş. Tavşanın dere kenarından su içmesi imkansız hale getirilmiş. Hatta köylüler bile artık susuzluktan şikayetçi. Bir de üstüne vadi yataklarına duble yollarla asfalt, yolu genişletmek için dağ yamaçlarını tıraşlama ve o tahrip edilen dağ üstlerine yıkılmasın diye duvarlar yapılmış. Yani su borulara, dereler betona, vadi yatakları ise beton ve asfalta mahkum edilmiş. Yetmemiş, dere yataklarında iş makineleri ise kum ve çakıl çekerek ekosistemi kökten yok etmeye kararlı olduklarını göstermişler.
Amazonlar Türkiye’nin sekiz katı kadar büyük. Her yıl İstanbul’un üç katı kadar orman yok oluyor. Şimdiden İstanbul’un iki katı kadar alan yanmış bile. Bu işin ucunda Bolsonaro gibi çıkarcı bir devlet başkanı ve arkasında ise endüstriyel et ve gıda şirketleri, HES ve maden yatırımcıları var. Yanında Morales gibi çevreci görüntüsü veren Bolivya Devlet Başkanı'nı görüyoruz.
İKLİM KRİZİ İÇİN DERSLER
Karadeniz de, Amazon da bir ekosistem. Ama aynı zamanda ucuz bir ekonomik sistem. Amazonlardaki bu yangın iklim krizini çok daha fazla derinleştirecek. Artık elimizde bir milyon hektardan fazla karbonu tutan bir orman yok, üstüne yanarak tuttuğu bütün karbonu atmosfere verdi. Bu durumda bu sene beş kömür santrali kapatmamız gerekiyorsa bir tane yanan orman için bir tane de tutamayacağı karbon için kapatılması gerekiyor.
Karadeniz için şimdi iki tehlike var: Birincisi eskisi kadar yağsa bile o zaman sel yaşanmayan bölge artık bu kadar asfalt ve beton ile daha kolay ve daha çok sele teslim olacak. İkincisi ise suyunun yüzde 90’ı borulara hapsedilen bir yerde ekosistem zayıflayacak ve belki de ölecek. Düşünsenize suyunun yüzde 90’ını kaybeden bir vadi daha kolay kurumaz mı, daha kolay yanmaz mı?