Ankara’da sıradışı bir toplantı
Dünyadaki güç dengelerinin Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başladığı bu süreçte, geleceğin süper güçleri olarak Rusya’dan daha çok Çin ve Hindistan’ın mevcut küresel gücün yerini alacağını ifade eden Tullabi, bunu gerekçelendirirken büyük ölçüde nüfus faktörüne dayanıyor. Nüfus ve ekonomik güç üretemeyen küresel güçlerin düşüşe geçeceğini, yerini güçlü insani alt yapıya sahip Çin ve Hindistan gibi ülkelerin alacağını, AB’nin de yeterli nüfus üretemediği için 21. yüzyıl ortalarında çöküşle yüzleşeceğini kaydediyor.
Geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da mütedeyyin kitlenin çok da alışkın olmadığı, benzerlerinden oldukça farklı bir toplantı gerçekleşti. Dünyanın dört bir yanından gelen düşünür, yazar, araştırmacı ve akademisyenler Filistin ve Yüzyılın Planı ekseninde İslam dünyasının sorunlarını tartıştılar. Toplantının entelektüel kalitesini gösteren ibrenin zaman zaman limitleri zorladığına tanık olduk.
İslami kesimin düzenlediği toplantılar, genelde üzerinde ittifak edilmiş konuların yeniden teyit edildiği, daha çok hamaset ve sloganın egemen olduğu bir atmosferde geçer. Kitlenin bunu istediği düşünülür. İstisnalar hariç yeni bir tespit ya da analize rastlamak zordur. Ancak Ankara’da İslam Birliği Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun da katıldığı "İslam Dünyasının Geleceği ve Filistin" toplantısı ise bu açıdan biraz farklıydı. Elbette Filistin’in kaybedilme nedenleri ve işgal altındaki toprakların yeniden özgürleştirilmesi gerektiği, üzerinde ortaklaşılan konular olmakla birlikte küresel politik ve askeri düzenin seyrine, yeni yükselmeye başlayan güçler ve İsrail’in neden giderek kendini izole ettiğine ilişkin analizlerle zenginleşen tartışmalar, toplantının kalitesini artıran boyutlardı.
Kendisi Filistin’de Maocu bir aydınken İran İslam Devrimi'nden sonra bir grup Marksist aydınla birlikte Müslümanlığı seçen Hıristiyan kökenli Münir Şefik, Müslüman Kardeşler’in eski liderlerinden Kemal Hilbavi, Fas’ta Marksist-Leninist silahlı örgütün liderliğinden Tevhid ve Islah Hareketi başkan yardımcılığına gelen Muhammet Tullabi, Londra’dan toplantıya katılan Muhammed Hassani Filistin’de verilen mücadeleye düşünsel katkılar sunan ve direnişin teorisyenliğini yapan Sami el Aryan ve daha niceleri, ortaya koydukları çözümlemeler ve geleceğe ilişkin yaptıkları projeksiyonlarla toplantıya damgasını vurdu.
Münir Şefik, birçok kitabı Türkçeye de çevrilmiş, İslam dünyasının tanınmış düşünürlerinden. Beyrut merkezli Arap-İslam Kongresi başkanlığını yürüten Şefik, konuşmasında, başka şeyleri taklit üzerine kurulu insan zihninin yeni gelişmelere adapte olmakta zorlandığını ve algılayamadığını, aslında küresel siyasi ve ekonomik düzende önemli değişiklikler gerçekleşmeye başladığını ancak bizlerin küresel düzendeki bu değişikliği fark edemediğini ifade etti. Seksenli yıllarda Filistinli çocuk taş attı diye köylere girerek katliam yapan ya da Gazze’ye hava harekâtı düzenleyen İsrail’in, Başbakan Netanyahu’nın yakınına düşen ve sığınaklara kaçmak zorunda bırakan olayda hiçbir şey yapamamasının nedeninin bölgesel ve küresel düzendeki değişimde yattığını dile getirdi.
Şefik’e göre İsrail, arkasındaki ABD desteğine rağmen bölgede giderek devlet altı aktöre dönüşen direniş hareketleriyle baş edebilecek durumda değil. Direniş gruplarıyla İsrail arasında bulunan güç dengesinin artık İsrail lehine gelişmediğini söylüyor Şefik. Bu tespitlere benzer analizler aslında Amerikan akademik çevrelerinde de yapılıyor ya da akademik mahfillerde bu konular farklı yönleriyle tartışılan bir gerçeklik.¹ Uluslararası ilişkiler ve uluslararası küresel sistem üzerine çok sayıda yazı kaleme alan Gazete Duvar yazarlarından İlhan Uzgel de 2017’de yayınlanan yazısında şu ifadeleri kullanıyor: Dünya Sistemi yaklaşımını geliştiren Immanuel Wallerstein 1980’lerden beri ABD’nin düşüşte olduğunu, 'Pax Americana'nın bittiğini söylüyor. İlginç olan ABD içinde Noam Chomsky, Giovanni Arrighi, David Harvey gibi (Neo) Marksistlerin, Paul Kennedy gibi realistlerin, Richard Haass gibi liberallerin hep aynı noktada buluşması, içeriğini ve nedenlerini farklı tanımlasalar da, ABD’nin düşüşe geçtiği konusunda hemfikir olmaları.² Gerçi Uzgel, rakip güçlerin de içinde bulunduğu küresel ya da küresel olmaya aday gücün istememesi nedeniyle Amerikan düşüşünün gerçekleşmediğini savunuyor. Bu işin farklı bir yönü.
Toplantının diğer bir katılımcısı olan Tullabi de benzer görüşlere sahip. O, dünyadaki güç dengelerinin Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başladığı bu süreçte, geleceğin süper güçleri olarak Rusya’dan daha çok Çin ve Hindistan’ın mevcut küresel gücün yerini alacağını ifade ediyor. Bunu gerekçelendirirken büyük ölçüde nüfus faktörüne dayanan Tullabi, nüfus ve ekonomik güç üretemeyen küresel güçlerin düşüşe geçeceğini, yerini güçlü insani alt yapıya sahip Çin ve Hindistan gibi ülkelerin alacağını, AB’nin de yeterli nüfus üretemediği için 21. yüzyıl ortalarında çöküşle yüzleşeceğini kaydediyor.
Tullabi’nin bir başka tezi ise Ortadoğu’da demokratikleşmenin kaçınılmaz olduğu. Cezayir ve Sudan’daki barışçıl gösterilerin Arap Baharı’nın ikinci dalgası olduğunu savunan Tullabi’ye göre Arap rejimleri, derin devlet sayesinde bu gösterileri bastırmada başarılı olmuş gibi görünse de Arap dünyasında derin toplumla derin devlet yakın bir zamanda kapışacak ve eninde sonunda zaferin derin toplumun olacak. Tullabi’ye göre Filistin’in kurtuluşu ve özgürlüğüne kavuşması, demokratik ayaklanmaların başarıya ulaşmasıyla mümkün.
Tullabi’nin bir de hayli iddialı bir tezi var: İslam dünyasında tedvin asrının yeniden yaşanması gerekiyor. Tedvin asrı, Emevilerin son döneminde ikinci Ömer olarak kabul edilen, Ömer b. Abdülaziz döneminde hayata geçirilmiş olan çok önemli bir projeye verilen isim. Bu dönemde, kayda geçirilmemiş olan bütün hadis, tefsir, fıkıh ya da usulü fıkha ait ne kadar malzeme varsa hepsi kayda alınmaya başlandı. Tullabi, yeni bir yazım seferberliği başlatılarak bütün kaynakların Kuran-ı Kerim ve çağın gerekleri ışığında yeniden yazılması gerektiğini, zira ortaçağda kaleme alınmış kaynakların şu anki ihtiyacı karşılayamadığını ifade ediyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse Saadet Partisi’ne yakınlığıyla bilinen İSBAM’ın düzenlediği oldukça verimli bir toplantıydı, dünyanın dört bir tarafından gelen düşünürlerin önemli tespitlerinin derinlik kazandırdığı bu toplantıların aynı derinlik ve zenginlikte sürmesi dileğiyle….
¹Yıllardır tartışılan bu konuyla ilgili birkaç örnek vermek gerekirse:
https://www.brinknews.com/the-global-power-balance-shifts-toward-asia/
https://www.theatlantic.com/ideas/archive/2018/08/americas-global-influence-is-declining/568708/
The Changing Balance of the Power (Kitap)
https://www.jstor.org/stable/42740755?seq=1#page_scan_tab_contents
² https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/07/31/abdnin-bitmeyen-dususu/
İslam Özkan Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe Selam gazetesinde başladı. Bir dönem kitap yayıncılığı alanında faaliyet gösterdi. Ardından Filistinhaber, Time Türk, Dünya Bülteni, Birleşik Basın gibi internet sitelerinde editörlük, TRT Arapça, Kanal On4, Kudüs TV gibi televizyonlarda haber müdürlüğü ve TV 5'te program moderatörlüğü, bazı Arap televizyon kanallarının Türkiye temsilciliğini yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Sosyoloji ve Antropolojisi'nde doktora eğitimini sürdürmektedir.
İran-Azerbaycan-İsrail üçgeninde kompleks ilişkiler 07 Ekim 2021
Ahmet Örs: Modern dönemde hayattan kopan eğitim verimsizleşti 02 Ekim 2021
ABD’nin Afganistan’daki fiyaskosunun sırrı 01 Ekim 2021
'Diyanetin sahaya sürülmesi, AK Parti'deki erimeyi durdurmaz' 25 Eylül 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI