YAZARLAR

İyi uykular Türkiye!

Türkiye dün Sabahat Akkiraz tehlikesini atlattı. Selahattin Demirtaş tehlikesini atlattı. Kürdistan tehlikesini atlattı.

Ankara’da valiler var. Bu sayede Türkiye Sabahat Akkiraz tehlikesini atlattı. Düşünsenize, Sabahat Akkiraz konser verecek! Başımıza daha kötüsü gelebilir miydi? Gelemezdi. Valilik de bizi düşündüğü, bizi sevdiği için konseri “iptal” etti.

Gerekçe: “Kamu esenliği ve kamu güvenliği bakımından…” Sabahat Akkiraz çok tehlikeli. Esenliksiz. Türkü söylüyor. Deyiş söylüyor. Semah okuyor. “Gitme turnam gitme nereden gelirsin” diyor mesela söylediği bir semahta. Turnalarla konuşan kamuya neler yapmaz? Öyle böyle turna değil bu, “Allı da turnam telli de turnam.” Tel çok tehlikeli. Al çok tehlikeli. Al, kırmızı yani. Kızıl. Kızılbaşlık da var işin içinde. Allahtan, Ankara’da valiler var, konser iptal. Kurtulduk. İlerde kutlarız bu günü.

Kabile devleti mi burası? Muz cumhuriyeti mi? Hukuk devleti. Kabile devletinde konser niye iptal edilsin? Muz cumhuriyetinde şarkı söylemek kamu esenliğini güvenliğini niye etkilesin? Sabahat Akkiraz’ın konser veremediği ülkede kamu ne kadar esenlik, ne kadar güvenlik içindedir, değil mi? Hatta, emri hak vaki olup rahmeti rahmana kavuştuğumuzda, melaikeler gelip suale başladığında, “Sabahat Akkiraz’ın konser veremediği ülkeden geliyorum” derseniz, günahlarınızın hesabı sorulmuş sayılacakmış. Öyle makbul bir karar Ankara Valiliğinin kararı.

DAHA ÇOK YAZSIN

Ankara’da sadece valiler mi var, savcılar da var. Bu sayede Türkiye Selahattin Demirtaş tehlikesini atlattı. Duymadıysanız duyun, Selahattin Demirtaş tahliye olacakmış. Bunu duyan savcı zaten daha önce yöneltilmiş suçlamayı yeniden yöneltti. Tutuklama istedi. Türkiye bir hukuk devleti. Öyle her isteyen hakkında tahliye kararı verildi diye cezaevini terk edemez. Daha yazacağı çok öykü var, çok roman var. Kabile devletinde, muz cumhuriyetinde hapiste öykü roman yazılmaz, yazdığına göre hukuk devletiyiz, kesin. Savcı ister de yargıç durur mu? Kararı tefhim bile etmeden verir gider. Ankara’da yargıçlar da var.

TAM 18 YILDIR YASAKSIZ KİTAP!

Türkiye’nin insan kaynaklarını küçümsemeyin. Ankara’da vali varsa, savcı varsa, yargıç varsa başka yerde yok mu? Kars’ta da yargıç var. Ne sandınız? Düşünün, 18 yıldır yasaksız bir kitap var. Gerçi baskısı yok ama yasak kararı da çıkmamış. Ne var kitapta? Mitoloji filan. Yemezler: Yazar, PKK/KCK propagandası yapıyor. Adına bakın hele: “Meleklerin Küllerinden: Günahkâr Bir Irkın Yasaklanmış Mirası.” (Andrew Collins, Avesta Yayınları, 2002) Gerçi yazar Batılı, kitap birkaç bin yıl öncesini anlatmaya çalışıyor ama yemezler. Kitabı kime adamış? “Bu kitap uygarlığın temellerini atan Kürdistan halkına adanmıştır. Umarım sonunda layık olduğunuz bağımsızlık ve barışa kavuşursunuz” diyor adam.

18 yıldır herkes uyumuş. Su bile uyumuş. Ama yargı uyumaz. “Kürdistan” demiş. Bağımsızlık demiş. Barış demiş. Az kalsın özgürlük bile diyecekmiş. Bir kitap daha var: Rojbin Perişan, Toprağın Şarkısı, Aram Yayınları. Ne o öyle toprak, şarkı filan? Bir gün de inşaatın, TOKİ’nin şarkısını yazdınız mı?

Türkiye özgür bir ülkedir. Konser yasaklamak, kitap toplatmak, siyasetçileri hapiste tutmak serbesttir.

Savcılar, yargıçlar, valiler oldukça ne Sabahat Akkiraz, ne Selahattin Demirtaş ne başka birileri kamuya zarar verebilir.

Anti-hukuk iyi uykular diler.