Akdenizli Picasso’dan İzmir gösterisi
Modern sanat tarihinin hırçın dehası, Fransa ve İspanya özelinde, dünya kültürünün ortak mirası Pablo Picasso, uzun bir aradan sonra yeniden bambaşka bir kurguyla Türkiye’de. İzmir Arkas Sanat Merkezi’ndeki ‘Picasso: Gösteri Sanatı’ sergisinde, ustaya ve yaşamına ait 90’a yakın özgün parça, disiplinler ötesi bir yaklaşımla, 5 Ocak’a dek ücretsiz izlenecek.
Paris’teki Picasso Ulusal Müzesi, Fondation Julio Gonzalez, Opera Garnier ve Belçika’nın başkenti Brüksel’de yer alan Kontaxopoulos-Prokopchuk Koleksiyonu’ndan derlenen 83 orijinal eser ile, daha önce görülmemiş bağları ‘gösteri sanatı’ yaklaşımı içinde yansıtan tasarım, desen ve fotoğraflar, ilk kez İzmir’deki Arkas Sanat Merkezi’ne taşındı.
Paris’ten İzmir’e uzanan bir köprü vazifesi gören sergide, Picasso’nun tüm hayatı boyunca etkilendiği gösteri dünyasına ait eserleri ilk kez bir araya geliyor, bambaşka bir Picasso görülüyor.
Girişim, yaklaşık iki senedir Akdeniz’e kıyısı bulunan dokuz ülke nezdinde, yetmişin üzerinde kurum ile işbirliği içinde devam eden Picasso Akdeniz projesi ekseninde çok disiplinli bir proje olarak, farklı küratör gözlükleri eşliğinde türlü ülkeleri geziyor.
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin vaktiyle milyonu aşkın ziyaretçiyi ağırlamış Picasso İstanbul’da isimli sergisinden bu yana görülen bu en ‘resmi ve orijinal’ etkinlik, geçen hafta içinde yapılan açılışı sebebiyle, destekçisi olduğu Fransız hükümeti ve resmi sponsoru İzmir Büyükşehir Belediyesi başta gelmek üzere, birçok yerli ve yabancı kültürel simayı da, aynı amaç doğrultusunda bir araya getirdi.
Mavi, pembe ve kızılın seviştiği ılık imbatlı, şarap mayhoşu bir izdihamda kapılarını açan, 5 Ocak’a değin yer alacak serginin açılışını, koleksiyoner ve Arkas Holding kurucusu, işadamı Lucien Arkas ile, Başkan Tunç Soyer, Fransa’nın İzmir Başkonsolosu Bertrand Buchwalter, Paris Picasso Ulusal Müzesi Müdürü Laurent LeBon ve sergi direktörü Müjde Unustası ile sergi küratörü Jean - Luc Maeso birlikte yaptı.
Açılış konuşmasında heyecanını gizlemeyen Lucien Arkas, serginin çocuklara yönelik ücretsiz atölye faaliyetlerine bilhassa atıfta bulunarak, “Eğitim her şeyin temeli,” dedi ve şöyle ekledi: “Gençler için çok şey yapıyoruz. Eğitim sadece matematik ve hukuk değil. Sanatın önemini bilmeleri için birilerinin onlara sanatı sevdirmesi lazım. Gaye bu. Sanatı meslek edindirebilmek lazım. (...) İnşallah başarılı olur ve İzmir'i tekrar bir sanat şehri yapmaya başarılı oluruz...”
Arkas’ın da altını çizdiği gibi, etkinlik kapsamında merkezde 5-7 ve 8-10 yaş gruplarına özel olarak, cumartesi atölyelerinin düzenlenmesi tasarlanmış. Hafta içi ise, okul gruplarına özel sergi gezisi ve grup çalışmaları hedefleniyor. Bunlar için, müzeye rezervasyon yapılması gerekiyor. Hattı sadece İzmirlilerin değil, İstanbul, Bursa gibi pek çok yerden ziyaretçinin, bu sergiyi görmesi şimdiden hedeflenmişe benziyor.
Salı ve pazar günleri arasında 10:00-18:00, perşembe günleri ise 20:00’ye dek izlenebilecek sergi hakkında söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Picasso’nun Akdenizli kimliği ile, İzmir ve çevresinin tarihi, kültürel kökenleri arasındaki ortaklığa işaret ediyor. “İzmir bir Akdeniz şehri ve tarihsel olarak Levant bölgesinin en büyük, gelişmiş liman kenti, en büyük metropollerden biri. Heykel, müzik, resim gibi birçok yenilik, burada üretilmiş. Burada birçok sanat akımı doğmuş. Örnek: Artemis heykeli,” diyen Başkan Soyer’in bu tarihsel değer üzerinden verdiği mesaj ise hayli derin: “Heykel ilk bakışta bir kadın heykeli gibi görünse de, yaşamın tezatlarını, insan ve diğer varlıklar arasındaki ilişkileri yansıtan bir soyut heykeldi,” diyen Soyer, konuşmasında İzmir için kültür ve sanat alanında yapmayı düşledikleri projelere gönderme yaparak, somutu soyuttan çoğaltmayı hedef olarak gözettiklerini belirtiyor. Sanatın sadece tek bir değil, tıpkı bu sergide ve Picasso’da görüldüğü gibi, tüm dallarında farklı akımlarının oluşması için bir iklim yaratmanın gerekliliğine değinen Tunç Soyer, bu vesile ile Lucien Arkas’a bir kez daha teşekkürlerini ifade ediyor. Soyer ayrıca, İspanya Büyükelçisi ile de aynı duygular içinde olduklarını, kültürü tüketen değil, üreten projeler için bir araya geleceklerini müjdeliyor. Başkan ayrıca gelen bir soru üzerine, İzmir’de kullanılmayan eski elektrik santralinin de çocuklara yönelik bir bilim müzesi veya sinema olarak değerlendirilebileceğinin sinyallerini veriyor.
Gerek Picasso’nun tarihsel ve entelektüel dostluklarını gerekse onun sahne ve gösteri sanatlarına yönelik eğilim ve bereketini, türlü aksesuar, kostüm, sanat ürünü, fotoğraf, desen, el yazması ve tıpkı basım ile özgün baskılar ile yansıtan ‘Gösteri Sanatı’ sergisi, modern ustanın kabaca şu başlıklardaki emeklerinin bir derlemesi: Parade, Tricorne ve Pulcinella Balesi, Boğa Güreşleri ve Sirk. Etkinliğin en anlamlı kesimini ise, bir mıknatıs gibi her yaş ve disiplinden aydını etrafında toplayan Picasso’nun ‘galaksisi’ denilen görsel, işitsel ve fotografik koridorları oluşturmakta. Öte yandan, merkezin karşısında yer alan İzmir Fransız Kültür Merkezi de, 31 Aralık’a değin Fransız çağdaş sanatçı Bernard Pras’nın Picasso temalı, şaşırtan bir yerleştirmesine ev sahipliği yapıyor. Pras, bir optik illüzyon mantığı güderek ürettiği ve yalnızca belli bir noktadan görüldüğünde kendini belli eden Dora Maar (Picasso’nun tutkunu olan hayat arkadaşı) imgesiyle, İzmir’i ve üstadı yine yalnız bırakmıyor.
Sergi vesilesiyle yaşanan heyecanı, Paris Picasso Müzesi Müdürü Le Bon da gizlemiyor. Sözlerine Atatürk ile Picasso’nun aynı yıl doğmuş olmalarıyla başlayan müdür, buradan Fransız şair Paul Elouard’ın ‘Tesadüf yoktur, randevular vardır’ sözüne sekerek, özetle şöyle konuşuyor: “Örneğin kendisinin 1942 tarihli ‘Boğa Kafası’ adlı yapıtını alın, bu gidon ile bisiklet başını, Marcel Duchamp’a benzer biçimde bir araya taşımış. (...) Sayın Arkas, gördük ki siz Bay Jean – Luc Maeso’yu bizden kapmışsınız. Bakın, Fransa’da korkunç bir söz vardır, ‘Futbolda hep Almanya sonunda kazanır,’ denir. Ama artık bu değişti. İşte, sanatseverlikte de hep, bir kişi kazanıyor. O da Sayın Lucien Arkas. Ben, gerçekten çok filantropistle (sanatsever, hayırsever kimse) tanıştım ama, bunun özünü sizde gördüm. Burada para sadece bir araçtır. Yaşasın İzmir, yaşasın Picasso, yaşasın Arkas!”
Bu övgü dolu sözler üzerine mikrofonu alan küratör Maeso ise, günümüzde bir müzenin, bir özel kuruma kendi birikiminden 62 orijinal eseri verebilmesinin, nadir olduğunu vurguluyor. Maeso sergide özellikle Picasso’nun bale üzerine serilerine dikkat çekerek, kendisindeki şaka duygusu ile, Jean Cocteau ile olan sıkı dostluğuna atıfta bulunuyor. Maeso ayrıca Picasso’nun emek verdiği, Jean Paul Sartre ve Albert Camus ile Simone de Beauvoir gibi figürlerle olan ilişkisine de değinerek, onun sunduğu ‘Kuyruğundan Yakalanan Boğa’ kitabına değiniyor ve amacın başka türlü bir Picasso’yu gösterebilmek olduğunu vurguluyor.
İzmir Arkas Sanat Merkezi’ndeki Picasso: Gösteri Sanatı’nın basın toplantısında soru yönelttiğim Paris’teki kıdemli müze müdürü LeBon’a, Picasso ve günümüz dünyasındaki sorunların da benzerliğini düşündüğünde hiç ‘Picasso ve göç’ konusunu işleyip işlemeyeceğini sorduğumda ise, şu yanıtı veriyor:
“Önümüzdeki sene, Paris Göçler Tarihi Müzesi’nde Picasso: L’etranger – Yabancı Picasso sergisini açmak için hazırlık yapıyoruz. Günümüzde ‘yabancı’ addedilen bir sanatçının, ülkemiz Fransa’ya yerleşmesinin siyasi boyutları da bulunuyor. Bildiğiniz gibi, kendisi Fransa vatandaşı olacaktı ama, dönemin Vichy hükümeti bunu reddetti. İşte yeni sergimizde de bu İspanyol dehayı, bir yandan da bizim kültürümüzü görebileceğiz. Zira kendisi, evrensel olanı seçmiştir ve bu sergideki boğa kafası, bunun emsalidir.”
Netice değil, başlangıç yerine, bu son derece bilgilendirici, samimi ve şeffaf açılışta söz tekrar ev sahibine, Başkan Soyer’e dönüyor ve kendisi şu ‘vizyon’u, gelen bir soru üzerine İzmirliler adına ‘beyan ediyor’:
“Akdeniz bir bütün ve bu sergi bir tesadüf değil. Dolayısıyla, bizim başından beri yapmaya çalıştığımız bu Akdeniz çanağı vurgusu güçleniyor. Kültür ve sanat meselesinde, sadece sanatı tüketen biri olduğumuzu düşünmeden, yeni ekolleri doğuracak bir iklim ve üretim yapmayı, kentin arka sokaklarında da istiyoruz. Yetenekli çocukları ortaya çıkaran orkestra ve tiyatrolar kurmak için hareket ediyoruz. Bay Arkas'ın girişimi son derece değerlidir.”
Hal böyle iken, bir gazetecinin ‘Peki ya İzmir Bienali yakın mı?’ sorusu üzerine ise, sanatsal damak zevki herkesçe bilinen Bay Arkas’ın yanıtı ise, her zamanki gibi uyarıcı ve yine pek sevimli oluyor: “O şimdilik soru olarak kalsın.”
Son bir not: “Picasso: Gösteri Sanatı” sergisi için hazırlanan, konusunda uzman yazarların makalelerinin yer aldığı sergi kataloğu ise, Picasso’nun farklı çalışma alanlarına odaklanan bilimsel araştırmalara ışık tutacak bir kaynak olarak, birçok kütüphanede yer almayı daha şimdiden hak ediyor.
Bilgi: www.arkassanatmerkezi.com
Ne içindeymişiz, serginin… 09 Ekim 2022
Yüzünde yüzyılı taşıyan ressam: Lucian Freud 02 Ekim 2022
Komet’i kuyruğundan tutabilmenin cüreti 24 Eylül 2022
Varlık ve hiçlik arasından, Godard’a projeksiyon vakti 18 Eylül 2022 YAZARIN TÜM YAZILARI